English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Liaison

Liaison traduction Turc

1,001 traduction parallèle
And now, if I may, sir, I'll take you to the liaison officer between the Free French squadron and our own Captain Freycinet.
Şimdi izin verirseniz sizi Fransızlarla bizim bölük arasında iletişimi sağlayan irtibat subayı Yüzbaşı Freycinet'ye götüreceğim.
No, no, I'm nothing but a liaison officer, and I reached England by another route.
Hayır, ben basit bir istibat subayıyım ve İngiltere'ye başka bir yolla geldim.
Get the air liaison officer and find out what planes he's got to shellack those hills in the next 30 minutes.
Hava yolları görevlisini ara ve elinde ne uçaklar olduğunu öğren.
It's called "Liaison."
Markası, "Liaison".
You had a liaison with a man whom we did not approve.
Rızamız olmadan bir erkekle yattın!
The planes are maintaining close liaison with the ground, reporting isolated cars and campers.
uçaklar yerle sıkı irtibatlarına devam ediyor ve... terk edilmiş araba ve karavanları rapor ediyorlar.
I was just offering myself as a liaison...
Sadece yardımımı sunuyorum...
The liaison officer... Grade III frostbite, both legs.
İrtibat subayı... 3. derece donma, her iki bacakta.
I know about your liaison with Aleko and...
Aleko ile ilşkinizi biliyorum...
Free French liaison right here in London.
Özgür Fransa Kuvvetleri irtibat subayı oldum. Londra'da.
Major Huglin is assigned as your liaison.
Binbaşı Huglin irtibat subayınız olacak.
Our liaison officer will meet you there and convey you to the submarine.
İrtibat subayımız sizinle orada buluşup sizi denizaltıya ulaştıracak.
Liaison officer aboard the American submarine, Sawfish.
Amerikan denizaltısı Sawfish'in irtibat subayı burada.
I coordinated the Navy day parade in Milwaukee... and I was the special liaison officer for the Eleventh Naval District.
Milwaukee'deki donanmanın geçit törenlerini düzenliyordum. Ayrıca 11. donanma bölgesinin özel bağlantısını sağlıyordum.
- Liaison?
- Ne ile bağlantısını?
You see to liaison
İrtibatı sen kur.
As a liaison officer, you don't know?
Bir irtibat subayı olarak nasıl bilmezsin?
Clerk, general guide, liaison. Any capacity you wish to use me.
Memurunuz, genel rehberiniz, metresiniz.Siz nasıl değerlendirmek isterseniz.
He'll act as liaison between our governments and assign men to accompany you on your details.
Kendisi hükümetler arasında bir irtibat subayı gibi hareket edecek... ve faaliyetlerinize yardımcı olması için gerekli adamları görevlendirecek.
Since you're senior British officer, you are to be liaison between the prisoners and the colonel.
En kıdemli İngiliz subayı olduğunuz için, Albayla tutsaklar arasında irtibatı siz kuracaksınız.
I've been attached there for the last 10 months. Liaison work.
İş nedeniyle 10 aydır oradayız.
I'll be glad to act as your liaison... so you won't be bothered having to present your case... personally to the brotherhood.
Severek senin bağlantın olurum böylece durumunu Kardeşliğe şahsen iletmek zorunda kalmazsın.
Yes, with the RAF squadron as liaison officer... but that is all I'm permitted to tell you.
Evet, bir RAF filosunda irtibat subayı olarak... Sana sadece bu kadarını söyleyebilirim.
I was liaison to your headquarters in London during the war.
Savaş sırasında Londra'da merkezinizle gizli irtibattaydım.
I am Marko, liaison to the Partisan Army in this district.
Ben Marko. Bölgedeki partizanlardan sorumluyum.
You'll be my liaison officer, we'll call it.
Sen benim bağlantı memurumsun, öyle adlandırırız.
- Personal liaison for Admiral Broderick.
- Amiral Broderick'in kişisel bağlantısı.
You, Gascoyne, will be my liaison officer, an aeronautical correspondent.
Siz Gascoyne, benim irtibat subayım... ve havacılık muhabirim olacaksınız.
Group Captain Pritchard here will be your Air Force Liaison.
Grup Yüzbaşı Pritchard burada senin hava kuvvetleri bağlantın olacak.
In the shadows we began to fight... the unpredictable progress of the police roundups... severing the links that bound one group to another... suspending all meetings, all contacts, setting new liaison networks.
Polis baskınlarının önceden kestirilemez artışı grupların irtibatını sağlayan hatların kesilmesi tüm toplantıların, tüm bağlantıların askıya alınmasını yeni iletişim ağı kurma çabaları yüzünden mücadelemizi gizli saklı köşelerde vermeye başlamıştık.
Colonel Lebel, General de Gaulle's liaison, assigned to General Bradley.
Albay Lebel, General de Gaulle'in irtibatı General Bradley tarafından imzalandı.
If you want police cooperation at Walliston, we've put in Inspector Mendel down there as our liaison officer.
Walliston'da polisin işbirliğini istiyorsan... Müfettiş Mendel'i irtibat memurumuz olarak tayin ettik.
Your wife's liaison with Dolokhov is a secret to no one but yourself.
Karının Dolokhov'la olan ilişkisini senden başka herkes biliyor.
Look, you're supposed to be the liaison officer.
İrtibat subayisin.
Ladies and gentlemen of the jury, the day after his mother's demise, he sported on the beach, began an illicit liaison with a young lady, and watched a comedy at the movies.
Jürinin saygıdeğer bay ve bayanları sanık, annesinin ölümünden sonra sahilde spor yaptı genç bir bayanla yasak ilişkiye başladı ve sinemada komedi filmi izledi.
I shall need a representative from among you. Liaison between the forces of the occupation and the civil population.
Birinin halk ve işgal güçleri arasında ilişki kurması gerek.
No man wants a liaison with a woman with eight children.
Hiçbir erkek 8 çocuklu bir kadınla münasebet istemez.
- What's a liaison?
- Münasebet ne?
I am not having an affair, and I'm not having a liaison.
İlişkim yok, münasebetim de.
Ensign Chekov remains on the surface to act as liaison between the captain and the Enterprise.
Chekov ise Kaptan ile Enterprise arasında iletişim için aşağıda kaldı.
Let's set up the liaison.
Şimdi sadede gelelim.
During World War II, he fought with the dutch resistance, Acting as a liaison with the french marquis.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Fransız Markisi ile işbirliğinde gibi davranarak Hollanda direnişi ile uğraştı.
Liaison with a crowned head? Compromising letters?
Kraliyetten biriyle gizli bir ilişki?
Gentlemen, this is Lieutenant Columbo, our local police liaison.
Beyler, bu Komiser Kolombo. - Yerel polis teşkilatından.
Dorothy, you're in charge of the security and liaison
Dorothy, bu harekâtın güvenlik ve irtibatından sorumlusun.
How much has this brief liaison cost you so far?
Bu ilişki şimdiye kadar ne kadara mâl oldu sana?
And, even more important, he was in the Resistance when Cross was liaison.
Ve daha da önemlisi, Cross'un bağlantıları varken Direniş'teydi.
Our liaison agent is somewhere ici.
Bağlantıda olduğumuz adam burada olacaktı.
- After tonight's debacle, an efficient liaison officer wouldn't come amiss.
- Bu akşamki yenilginden sonra, iyi bağlantıları olan bir memur gerekebilir.
But Shilov forced your liaison man to give himself up.
Şilov kaçtı ve işbirlikçinizi teslim olmaya zorladı.
I'll act as liaison between my company and the nayy.
Firmam ve donanma arasında irtibatı sağlayacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]