Lice traduction Turc
849 traduction parallèle
Won't feed a pair of lice
Kafanız bir pireyi besler anca.
You're gonna wake the lice.
Bitleri uyandıracaksın.
When I think what goes on in the minds of these lice, I wanna vomit.
O aşağılıkların akıllarından ne geçtiğini düşündükçe kusasım geliyor.
I sell combs for lice
Satarım bit için tarak
To forget his beard ridden with lice
# Unutmak sakalının bitlenmesini
The feelings, even the words you say... - covered in lice, cockroaches and slime.
Hisler, hatta söylediğin sözler bit, hamaböcekleri ve balçıkla kaplı.
Wherever you look, stairways climb steeply like ladders, or descend into dark, putrid chasms and slimy porticos, dank and lice-infested.
Dört bir tarafta, dimdik yukarı çıkan yahut karanlığa doğru inen merdivenler kokuşmuş dar sokaklar bit kaynayan, pislik içindeki üstü kemerli geçitler görürsünüz.
Once was enough for me I hate the lice and the stench!
Bir kere gitmek bana yetti. Bit ve kötü kokulardan nefret ediyorum!
Or have you had enough of death and lice and men chopped up?
Yoksa ölüm, bit ve doğranan adamlardan bıktın mı?
You'd be a sight more humiliated if Mr. Kennedy's lice gets on you.
Bitleri size geçerse, daha çok küçük düşersiniz!
" Even the lice
" Bitler bile mutlu
Says "Positively kills fleas, lice, and other scourges".
Bak, tahta kurusu, pire ve benzeri böcekleri öldürür diye yazıyor.
They are lice. They sting.
Bu bitler gerçekten sokuyor!
Bugs and lice!
- Ciğeri beş para etmeyen herifler.
The big heat for Lagana, for Stone and for all the rest of the lice.
Lagana'nın, Stone'un ve diğer kan emicilerin pislikleri.
The lice will try to run.
Pislikler kaçmaya çalışacak.
Scabies, lice, strange diseases.
Bitler, uyuz veya zührevi hastalıklar.
All those people shouting and swearing, always being on the road, that world of misery, lice, disease.
Bütün o bağıran, küfreden insanlar yoktu. Hep dört teker üzerinde, bir dünya sefalet, bitler, hastalık...
Eight hundred Indians working for me on nearly 200,000 acres of river bottom, eaten by flies, worms, lice.
800 kızıl derili ve 200.000 hektarlık nehir yatağı. Sinek, solucan, pire ve ormandan kapılan daha birçok hastalıktan ölen adamlar.
I'll lead the little lice in the chair one by one and throw the switch on.
O böcekleri birer birer oturtup elektrik vereceğim.
These are all we have left to imagine a night of piercing cries, of checking for lice, of chattering teeth.
İnsanın içine işleyen çığlıkların atıldığı o geceyi sizlerin hayal gücüne bırakıyoruz, Buzlardan sakınmayı, titreyen dişleri.
From a pack of lice?
Bu kadar savaşçı arasından mı?
- The people have been plagued by thirst, they've been plagued by frogs, by lice, by flies, by sickness, by boils.
Gönder onları. İnsanlar susuzluk çekti, kurbağa, kene ve sineklerle uğraşmak zorunda kaldı. Fazlasına dayanamazlar.
Was it a miracle that flies and lice should bloat upon their carrion and spread disease in both man and beast?
Sineklerin ve kenelerin leşlerle beslenip, hastalık yayması mucize miydi?
They're the lice that live on the conquerors.
Fethedenlerle yaşayan pireler.
It's not murder to squash ticks and lice.
Kenelerle bitleri ezmek cinayet değildir.
And there he is with Laura now, in my house, the two of them, as cozy as lice in a locket.
Şimdi Laura ile birlikte ikisi de benim evimde. Bir dolaptaki bitler gibi rahatlar.
It took more than a big mouth to get rid of the lice who infested every bend of the road you ride so safely on.
Güvenle gittiğiniz o yolların her kıvrımını istila eden serserilerden kurtulmak sadece çene çalmakla olmadı.
I have finished with the lice, I have nothing to do.
Pisliğini temizledim, yapacak işim yok.
Tell the colonel we've occupied this place we're taking these lice as prisoners.
Albaya burayı istila ettiğimizi ve... -... onları tutsak aldığımızı söyle.
Do you mean that this thing gives these lice the right to raid and loot?
Yani bu şey, şu pisliklere baskın yapıp yağmalama hakkı mı veriyor?
- What's wrong, we got lice?
- Yasak. Niye bizim başımız kel mi yani?
Do you have lice?
Bitlendin mi?
It creates feuds among inmates. Other prisoners complain of lice and fleas.
Mahkûmlar arasında kavgaya neden oluyor Diğer mahkûmlar bit ve pireden şikayet ediyor.
You'll die covered with lice.
Her tarafın bitlenmiş bir şekilde öleceksin.
D'you knowthat there's lice in Company 5?
Şirket 5'te bit olduğunu biliyor musun?
You were covered with lice when I found you.
Seni bulduğumda saçın başın bit içindeydi.
- Lice.
- Kene.
- Lice?
- Kene mi?
The lot lice get their jollies from it.
Keneler bundan büyük keyif alıyor.
Look, I know I'm supposed to know, but what's lot lice?
Bilmem gerektiğini biliyorum ama kene de neyin nesi?
The patients are slum people, full of fleas and lice.
Hastalar gecekondu mahallelerinden, bitli ve pireli insanlardır.
I grew up in a neighbourhood where they checked your head for lice once a month and gang fights took the place of birthday parties.
Öyle bir muhitte büyüdüm ki her ay kafanda bit konrolü yapılır doğum günü partileri yerine çete savaşları olurdu.
He was hiding in a cellar, feeding lice.
Mahzende saklanıp bitleri besliyormuş.
Fighting, marching, lice!
Savaş, sefer, bit!
Lice, fighting and marching.
Bit, savaş, sefer!
If you want to wear your hair long, clean it else you ´ ll soon get lice and smell.
Uzun saçı seviyorsanız, yıkayın yoksa bitlenir ve kokarsınız.
Her hair is full of lice and she is evil smelling!
Saçları bitli ve berbat kokuyor!
These must be lice.
Bit var galiba.
Keep your lice.
- Bu iğrençliğine devam et.
Foreigners! - Lice!
Asalaklar.