Likes traduction Turc
20,745 traduction parallèle
And just like prison, if nobody likes who you really are then, buddy, you better hide yourself away.
Ve tıpkı hapiste olduğu gibi, kişiliğinizi kimse sevmiyorsa o zaman kendinizi saklasanız iyi olur dostlarım.
He likes to wear this... "fur lined, sheepskin jacket..."
Koyun derisinden, kürklü ceketini giymeyi sever... "
Ooh, I think she likes you, buddy.
Sanırım seni sevdi.
This isn't the sort of thing he likes.
Onun sevdiği türden şeyler değil bunlar.
But Massa Tom likes me, Mama.
- Ama Sahip Tom beni seviyor anne.
Damn hard scheme for the likes of you.
Senin gibiler için programa uymak çok zordur.
Is that what your bookie likes to say?
Bahisçin sana böyle mi söylüyor?
I wanted to make it public... Just in case you've decided that no one likes collectors.
tahsilatçıların sevilmediğini... düşünme ihtimalinize karşın sevindirici bilgilerim vardı.
Andrey died because of the likes of you.
Andrey öldü... Sizin gibiler yüzünden.
The fat, lonely girl likes me.
Şişman ve yalnız kızımız benden hoşlanıyormuş çünkü.
Jesus likes the buddy system.
İsa, koordine çalışmayı severmiş yani.
He likes'em kinda kinky, you know?
Bunlar biraz kıvrımlı olmayı sever, anlıyor musun?
It's just that when he has to process a lot of emotions, sometimes he likes to do Nick Cannon's solo from Drumline.
Bazen böyle aşırı yoğun duygular içindeyken Nick Cannon ın Drumline . parçasındaki soloyu çalıyor.
That means she likes men and women.
Yani hem erkekleri hem kadınları beğeniyor.
And you know what? I think he likes you, too.
Ayrıca bence o da senden hoşlanıyor.
I don't know, I don't think Wally likes me too much.
Bilmiyorum, Wally'nin beni sevdiğini pek sanmıyorum.
For a guy who likes to run, that's kind of a big deal.
Kaçıp gitmeyi seven bir adama göre büyük ilerleme.
Kind of surprised to hear the lieutenant governor likes you.
Vali Yardımcısının senden hoşlanmasına şaşırdım.
Well, the warden likes you.
Müdür seni seviyor.
You see, I gave my sister my assurance that if she waited until the age of 25, she could do as she likes.
Kardeşime söz verdim. 25 yaşına kadar beklediği takdirde istediğini yapmakta özgür olacaktı.
Well, the way I look at it, if she really likes the fella...
Gördüğüm kadarıyla, onu gerçekten seviyorsa...
- Let her have what she likes.
- Ne istiyorsa karşılayın.
See, I think maybe Michael likes working with you for other reasons.
Bence Michael seninle çalışmayı başka nedenlerden ötürü... seviyor. Ne sanıyorsun bilmiyorum ama
- Too bad she likes me.
Ne kadar kötü ki benden hoşlanıyor.
But today I was going to witness a bout, the likes of which, had never been seen before in Haryana.
Ama bugün bizzat tanık olacaktım. Öyle bir müsabaka ki, Haryana'daki kimsenin daha önce görmediği cinsten.
You know how she likes her secrets.
Sırlarını ne kadar sevdiğini biliyorsun.
Now, the icing on the cake is that she likes to flaunt her 10 years experience with MI6.
İşin güzel yanı MI6 ile 10 yıllık tecrübesiyle övünmekten hoşlanması.
I think she likes me.
Galiba benden hoşlanıyor.
I'm not one of those who likes to see sunsets next to another man.
Günbatımını başka adamlarla seyretmeyi seven erkeklerden değilim.
Uh... maybe he likes it.
- Belki de hoşuna gitmiştir.
He actually likes to think about things.
Bir şeyler üzerine kafa yormayı seviyor.
Aw, see. He likes you.
Bak, seni seviyor.
She likes cats, so... sure.
Kedilere bayılır, bu yüzden eminim.
She also likes girls.
O da kızlardan hoşlanıyor.
Well, she likes peeing in cups.
Bardaklara işemeye bayılıyor.
Oh, he just likes to get into my head, keep us tied together.
Aklıma girip, seninle kalmamı sağlamak istiyordu.
He likes pranks, huh?
Eşek şakası seviyor, öyle mi?
You wrestle a pig... You get dirty, and the pig likes it.
Domuzla dövüşürsen, hem kirlenirsin hem de domuzun hoşuna gider.
I see why my brother likes you.
Kardeşimin seni neden sevdiği anlaşıldı.
- Alice likes to talk.
- Alice konuşmayı da sever.
He's exactly the kind of tech guy the KGB likes to use.
Daire temizdi, adam KGB'nin kullanmayı sevdiği tarzdaki bir bilgisayarcıydı.
You don't know what Brent likes.
Brent'in neyi sevdiğini bilmiyorsun.
She likes to hide, I don't know why.
Nedense saklanmayı seviyor.
Very prickly, likes to keep to himself.
Çok huysuzdur ve insanlardan uzak durmayı sever.
.. Besides, Toby likes a bit of turbulence, he says it is like being on a ride at the fairground.
Ayrıca Toby türbülansı biraz seviyor. Panayırda atlıkarıncaya binmek gibi olduğunu söylüyor.
Yes, well, our Brian likes to do things in his own way.
Evet, Brian'ımız işleri kendi şekliyle halletmeyi sever.
He just likes saying "space missiles."
Sadece uzay füzesi demeyi seviyor.
They're out of the fruit roll thingies that jake likes.
Ellerinde Jake'in sevdiği şu meyveli zımbırtıdan kalmamış.
Those are "likes."
Onlar "like."
"Likes"?
"Like" mı?
Oh, the warden likes you.
Carroll'ın dediğine göre... Müdür seni seviyor.