Liners traduction Turc
147 traduction parallèle
Italian liners couldn't compete for speed, so they built floating art palaces instead.
İtalyan transatlantiklerinin hızı yüksek değildi. Ama yüzen sanat sarayları gibiydiler.
With new stabilizers, modern ocean liners are as steady as rowboats.
Sevgili dostum, yeni dengeleyiciler sayesinde, modern okyanus gemileri artık bir kayık kadar sarsılmaz oldu.
Their feet gets itching, and the next thing you know, they're packed and gone, waving at the rest of us from them ocean liners.
Yerlerinde duramıyorlar, bir de bakmışsın toplanıp hepimize el sallayarak transatlantiklere binip gidiyorlar.
Major Napier, for one... who has no traceable income but makes frequent trips on luxury liners.
Binbaşı Napier... Kayıtlı bir geliri yok ama sıklıkla lüks gemilerle seyahatlere çıkıyor.
Usually work the luxury liners.
Genellikle lüks gemilerde üçkağıt açarlar.
No doubt many Americans, especially party liners, wish that Hal Phillip Walker would go away, disappear like the natural frost... and come again at some more convenient season.
Hiç şüphesiz ki, bir sürü Amerikalı, özellikle siyası parti idarecileri Hal Philip Walker'ın yok olup gitmesini her zayıfın yok olduğu gibi gitmesini ve daha uygun bir zamanda gelmesini istiyor.
In their Macks, their Jimmys, their K-Whoppers, fruit liners, garbage trucks, dump trucks and even limousines...
Mack'ler, Jimmy'ler, donduruculu kamyonlar, meyve kamyonları, atık kamyonları, çöp kamyonları, hatta limuzinler.
There would now be great fleets of interstellar transports being constructed in Earth orbit small, unmanned survey ships liners for immigrants, perhaps great trading ships to ply the spaces between the stars.
Dünya yörüngesinde inşa edilen yıldızlararası taşımacılık yapan büyük gemilerimiz olur, küçük insansız gözlem araçları yolcu gemileri ve belki de büyük ticaret filoları uzayı arşınlıyor olurdu.
Don't take refuge in one-liners, okay?
Laftan gümrük alma, tamam mı?
Just line up the liners for us
Sadece bize gemileri hazırla yeter.
The way you built to your one-liners, nice and relaxed.
Esprilerini inceledim, çok hoş ve sakinlerdi.
Were the first few one-liners strong enough?
Yeterince güçlüler miydi?
Some of the material is good, but some of the one-liners, for instance, are not very strong.
Bazı espriler güzel ama mesela bazı espriler yeterince etkili değil.
If I had the talent, one-liners for Michael Jackson, two-liners for Helen Keller, if it wouldn't be stretching her too much.
Eğer yeteneğim olsaydı. M ichael Jackson için bir satır Helen Keller için iki satır. Tabi bu eğer onu kızdırmazsa.
- Sounds like one of his one-liners.
- Önceden hazırladığın sözlere benziyor.
- You're putting down one-liners?
- Bu sözleri mi küçümsüyorsun?
Buses seat eighty-four people... even if you rip out the toilets... but ocean liners- - ocean liners hold thousands!
Otobüsler 84 kişilik... tuvalet diye bağırsan bile... ama Okyanus hatları, binlerce!
I'll have the hard-liners... wringing their handkerchiefs out before I'm through.
Ben işimi bitirmeden taviz vermeyen tiplerin.. .. mendillerini sırılsıklam etmelerine izin vereceğim.
Now, ladies and gentlemen... the Copacabana is proud to present the king of one-liners...
Şimdi beyler bayanlar Copacabana sizlere mizahlı sözlerin efendisini gururla sunar.
And cried out : " Lord, thy one-liners are as good as thy tricks.
Ve haykırdılar : " Efendimiz, şakalınız da numaralarınız kadar iyi.
Well, the city's been rehabbing manholes with fiberglass liners.
Evet, şehrin tüm rögar kapakları fiberglasslarla iyileştiriliyordu.
Parades and ocean liners and those little trains that go through amusement parks.
Geçitler, vapurlar ve o lunaparklara giren küçük trenler.
I spent a great many years developing computer systems for these cruise liners, including this baby.
- Yıllarımı, okyanus gemilerinin bilgisayar sistemlerini yapmak için harcadım. Bu bebek de dahil tabii.
This includes commercial transport, passenger liners and private cruisers.
Buna ticari nakliye gemileri, yolcu gemileri ve hususi gemiler de dâhildir.
As soon as this destroyer came through the gate... the other ships identified themselves as commercial liners.
Destroyer geçitten çıkar çıkmaz gemiler kendilerini ticari yolcu gemileri olarak tanıttılar.
But back in Tehran, the hard-liners seized the embassy... and overnight, the whole country changed.
Ama Tahran'da, mollalar konsolosluğu basmışlar... ve gece ülkede devrim oldu.
Because if you did, I might have to respond to your pathetic, little under-the-breath one-liners.
Çünkü eğer var olsaydın, o zavallı, alçak sesle söylediğin şeylere cevap verebilirdim.
Had the respect of the, uh, old liners, the reformers...
Muhafazakârlara, reformculara saygısı olan... Ne anlatmaya çalışıyorsun Molly?
Why don't we stuff them all in bin-liners and take them with us?
Neden hepsini çöp poşetine koyup yanımıza almıyoruz?
Well, why don't you tell that to the poor Joe who gets his arm ripped off because you and the bottom-liners wouldn't spend 5 bucks for a lousy safety shield!
Bunu basit bir emniyet kalkanı için beş dolar daha harcamayan sen ve sadece kâra bakan insanlar yüzünden kolu kopan işçiye de söylesene!
And if this is a move to appease the hard-liners in his government it may be just the bone he needs to regain control of his own house
Bu hamle kendi hükümetinin katı adamlarını barışa sürükleyecekse şahsi hükmünü ele geçirmek için ona büyük bir fırsat olur.
Robert Shatford Dale Murphy Michael Moran David Sullivan Alfred Pierre may you rest easy, long-liners in fair winds and calm seas.
Robert Shatford Dale Murphy Michael Moran David Sullivan Alfred Pierre... Derin denizin balıkçıları, sakin rüzgarlarda ve durgun denizlerde huzur içinde yatın.
THE WORST PART IS I THINK I'M STEALING PANTY LINERS.
İşin en kötü tarafı sanırım külot astarı çalıyorum.
Bin liners?
Çöp torbası?
I'M CHECKING PANTY-LINERS.
Haklı.
Syrian hard-liners are gaining influence.
Suriyeli bağnazlar güçleniyormuş.
How about your caskets and liners?
Peki tabutlarınızı?
They were gone a year. They circled the globe on liners like this one...
Bir sene süren keyifli bir balayıyla zaman geçirdiler.
Italian liners couldn't compete for speed, so they built floating art palaces instead.
İtalyan transatlantiklerinin hızı yüksek değildi. Ama yüzen sanat sarayları gibiydiler.
Liners, destroyers, they're all the same, oil-driven steam turbine.
Yolcu gemisi, destroyer, hepsi aynıdır, petrolle çalışan buhar türbinleri.
I've just got the coffee cups left. - There are more bin liners in the store cupboard.
Ben sadece geriye kalan kahve kupalarını aldım.
- Got any bin liners?
- Hiç çöp poşeti var mı peki?
You're good with the one-liners.
Kısa cümlelerde iyisin.
I mean, I've heard tell of fancy ladies such as yourself shipping out with big luxury liners and the like but a registered companion on a boat like this?
Yani, duyduğum kadarıyla sizin gibi süslü püslü hanımlar büyük lüks gemilerle filan seyahat edermiş kayıtlı bir Dam böyle bir gemide seçerse...
The new generation ceramic liners are strong... yet they're lightweight and resilient.
Yeni nesil seramikler güçlüdür... esnektir ve hafiftirler.
If I had the talent, one-liners for Michael Jackson, two-liners for Helen Keller, if it wouldn't be stretching her too much.
Eğer yeteneğim olsaydı. Michael Jackson için bir satır Helen Keller için iki satır. Tabi bu eğer onu kızdırmazsa.
Then, before we could respond, we had a second message that had been dictated by a bunch of hard-liners.
Sonra daha cevap veremeden ikinci bir mesaj aldık. Bu ise sert birileri tarafından yazılmıştı.
Whereas the secretary character has some great one-liners and wears sensible suits.
Ama harika gömlekler ve rahat takımlar giyen.. sekreter karakteri var.
Built a shipping empire with cruise liners.
Gemicilikle bir imparatorluk kurdu,
The first of grocery stores, paper mills apartment buildings, factories, forests, ocean liners.
İmparatorluk üstüne imparatorluk. İlk market zincirleri. Kağıt fabrikaları apartmanlar.
I'll avoid quoting hard-liners.
Ütopik yasal araçları savunları. çünkü onlar denklemdeki güç unsurunu görmezden geliyorlar. artık böyle alıntılar yapmayayım.