Loco traduction Turc
620 traduction parallèle
President's loco, calling me a private and Sheridan a shavetail.
Bu başkan deli. Bana er, Sheridan'a emir subayı diyor.
Why, they're plumb loco.
"PINKY" WASHINGTON, FRANK JAMES'E YARDIMCI OLMAKTAN İDAMA MAHKUM EDİLDİ. Bunlar zırdeli.
You're loco, brother.
Yanılıyorsun, kardeşim.
- Custer's liable to go loco about this.
- Custer çıldıracak.
- Why, it's plumb loco to...
- Neden, çok mu zırdelice....
He acted just like he was loco, but I was an expert, of course.
Bir Loco gibi davrandı. Ama ben bir uzmandım.
This one here, he's loco.
Bu, delidir. Tam bir katildir.
It drove'em plain loco.
Hem de hepsini.
If I'm not loco, so do I.
Kafayı yemediysem, ben de duyuyorum.
Look what that loco Arab done.
Çılgın Arab'ın yaptığını bak.
Have you gone completely loco?
Kafayı mı yedin sen?
And as time went by, she became the town character... regarded not just as different, but downright loco and nuts... which brings us to lie number two...
Yavaş yavaş kasabada zırvaları ile tanınan bir karakter olmaya başlamış. Bu da bizi iki numaralı yalana götürüyor.
I was loco.
Çıldırmıştım.
- I'll call Loco.
- Loco'yu arayayım.
- Loco who?
- Loco kim?
- You didn't say her name was Loco.
- Adının Loco olduğunu söylemedin.
- There's Loco!
- İşte Loco!
- You think loco weed, senor?
Sence Loco otu mu yediler?
Maggie, a fellow would be plumb loco... to travel the Crossroads in this storm.
Maggie, birisinin bu çölde seyahat etmesi için... aklını kaçırmış olması gerekir.
Have you two gone loco?
Siz ikiniz delirdiniz mi?
You're both too loco to live.
İkiniz de delirmişsiniz.
Things go "loco" here every time I'm away.
Ben yokken burada işler hep arap saçına döner.
They've got you pegged as a gun-happy loco kid.
Seni silahıyla oynayan kötü çocuk olarak bellediler.
I've been going loco.
İşlerin yoğunluğundan gidemedim.
- How are you? This is Loco.
Bu Loco.
- Man's gone loco.
- Trene gitmiş.
Is a little loco.
Biraz çılgınca.
When a lifeguard has time off and goes to another swimming pool he's loco.
Bir can kurtaranın boş vaktinde başka bir havuza gitmesi. Delilik.
I thought you was loco.
Seni deli sanmıştım.
You'll go loco in this place.
Bu yerde delireceksin.
That loco.
Bu, çılgının teki.
Are you crazy? Come back, García!
Geri gel Loco, gel buraya!
You're loco.
Sen-loco-çılgın bir adamdın.
- L believe it. Taw must be loco.
Taw aklını bozdu herhalde.
He's plumb loco.
Tam bir kaçıktır.
Dee, you gone plumb loco?
Dee, yemek midene mi oturdu?
Come on, let's get the money Tigrero.
Gel, gidip payımıza düşeni alalım, Loco.
Believe me, Tigrero, I know nothing.
İnan bana Loco, ben hiçbir şey bilmiyorum.
Believe me, Tigrero!
İnan bana Loco!
Maybe. But the real murderer is Tigrero.
Haklı olabilirsin ama tetiği çeken, Loco oldu.
Tigrero.
Loco.
It's Tigrero, the bounty hunter.
O, ödül avcısı Loco.
Tigrero always has the wanted poster with the dead body.
Bay Loco da her zaman için, kesin kanıt olarak cesetleri getirir.
- Tigrero.
- Loco.
Here's your money.
Paranı getirdim Loco.
Always winning, Tigrero.
Hep sen kazanıyorsun Loco, ha?
You are under arrest, Tigrero.
Tutuklusun Loco.
Sheriff, these are Tigreros things.
Şerif, bunlar Loco'nun eşyaları.
If you don't release Tigrero his friends will get to him, and than...
Loco'yu eğer siz serbest bırakmazsanız, arkadaşları serbest bırakacaklar.
Are you gone loco?
Sen aklını mı kaybettin?
My friend Tigrero for example makes... a lot of money.
Mesela dostum Loco da, kenara her zaman biraz para koyar.