Lowest traduction Turc
1,146 traduction parallèle
The lowest.
En altta.
Daddy has a piece of good news he's been saving until you were at your lowest.
Babacığın sana güzel bir haberi var ama vermek için en kötü anını bekliyordu.
They're the lowest forms of life.
En aşağılık canlı türü.
I'm at the lowest point of my life as I write you this letter.
Size bu mektubu yazarken, hayatımın en dip noktasında bulunuyorum.
Then came the lowest blow.
Sonra bitirici darbe geldi.
If this is a who-can-sink-lowest-fastest contest, you won.
Eğer bu bir kim daha hızlı ve daha yavaş batabilir yarışması ise, sen kazandın.
Liars are the second-lowest form of human being on the planet.
Yalancılar insanlığın en aşağılık ikinci türüdür.
Second-lowest form of human being.
İnsanlığın en asağılık ikinci türü.
And the street cell phone call is the lowest phone call you can make.
Ayrıca sokaktan birini, cep telefonuyla aramak, aramaların en beteridir.
Unregulated radio would result in programming... of the lowest common denominator... the rule of the mob.
Denetimsiz radyo en küçük ortak paydanın... mafya kurallarına göre programlar yapmasına... sebep olacaktır.
I have to release my lowest instincts with a woman.
En alçak içgüdülerimi bir kadınla boşaltmalıyım.
Condemned to be a member of this lowest of species.
Bu aşağı türün bir üyesi olmaya mahkum edildim.
Because I'll be firing at the lowest setting.
Çünkü ben en düşük ayarda ateş edeceğim.
So in conclusion, on a scale of 1 to 10 10 being the highest, 1 the lowest, and 5 average, I give it a 9.
Sonuç olarak, 1 ile 10 arasında değerlendirirsek ki 10 en yüksek, 1 en düşük puan, ve 5 ortalama, ben bu kitaba 9 veriyorum.
You would pluck out the heart of my mystery... sound me from my lowest note to the top of my compass.
içimdeki esrarın sesini seslendireceğimi sandın... En tizinden en kalınına ne kadar ses varsa çıkarmaya çalıştın benden.
Had the lowest mortality stats in hospital.
Hastanedeki en düşük mortalite oranına sahip.
- You are the lowest, two-timing sociopath that ever walked the earth.
- Sen dünyaya gelmiş en aşağılık, sadakatsiz sosyopatsın.
You are really the lowest of the Iow!
Sen gerçekten alçakların en alçağısın!
- This is the lowest idea I ever heard.
Bu güne kadar duyduğum en alçak fikir.
The lowest of low.
En aşağının da altında.
On my block, a lot of people walk their dogs and I always see them walking along with their little poop bags which to me is just the lowest function of human life.
Apartmanımda, bir çok insan köpeklerini gezdirir ve devamlı onları ellerinde küçük kaka çantaları ile görüyorum ki bana göre bu insan hayatının en düşük seviyesi.
You never lose appealing to the lowest common denominator.
çekiciliğinizi asla ortak paydaya kadar düşüremiyorsunuz
You are an immature asshole of the lowest order.
Sen aşağılık, olgunlaşmamış bir baş belasısın.
And you are the lowest fucking thing that ever crawled.
Sen de yaşayan sürüngenlerin en adisisin.
If you put up money you haven't got and can't get... That's the lowest.
Yokken ortaya para koyduysan, üstüne de kaybedersen bu en kötüsüdür.
Morgan City, which is like the lowest pit of hell, you know?
Morgan City cehennemin en dibi sanki, biliyor musun?
Ah, yes- - my lowest ebb.
Ah, evet... tükenişimde.
That was the lowest possible setting.
Bu mümkün olan en düşük ayardı.
But now, when expectations are lowest, now is the moment I can be most effective.
Fakat şimdi, beklentiler en düşük olduğunda, şimdi en etkili olabileceğim zamandır.
You're the lowest ranking cop here.
Burada en düşük rütbeli polissin.
Amancio González, AKA M.A., deaf from birth with the lowest I.Q. on the planet and of extraordinary strength.
Amancio González, diğer adıyla M.A., sağır dilsiz gezegendeki en düşük zekâ seviyesine ve olağanüstü bir kuvvete sahip.
To put it on the lowest ground, what will she live on now?
Kabaca ifade edecek olursak, neyle geçinecek?
All I knew was... a rat was the lowest thing anyone could be in my neighbourhood... and I didn't rat.
Tek bildiğim muhbirliğin olunabilecek en kötü şey olduğuydu.
Don't tell us we don't have the lowest prices in town.
Şehrin en ucuz fiyatlarının bizde olduğunu söylemeyin.
Must be Texans, lowest form of white man there is.
Herhalde Teksaslıdırlar, en aşağılık insan türü.
The lowest point of spatter is 46 inches above the ground with a downward angle.
En alt sıçrama lekesi, düşme bölgesinin zemininden 115 cm yukarıda.
Lowest thing I ever did.
Yaptığım en alçakça şey.
Construction fell to its lowest point in years.
İnşaat sektörü dibi vurmuştu.
It is, therefore, incumbent upon all Western diplomatic personnel to maintain the lowest possible profile. "
Bu yüzden Batılı diplomatik personelin fazla göze batmaması zorunludur. "
He's the lowest scum of the earth.
O dünyanın en boktan herifi.
And who more deserving to win the $ 60 million than the lowest form of human life, a shoe salesman.
60 milyon Dolar'ı insan hayatının en düşük yaşam biçimine sahip birinden daha fazla kim hak edebilir? Bir ayakkabı satıcısı. Al!
This is the lowest thing that I have ever done.
Şu ana kadar yaptığım en ezik şey bu.
Okay, the lowest thing I've ever been paid to do.
Tamam, yapmam için ödenen en ezik şeydir.
Okay, the lowest thing I've ever been paid to do that I didn't enjoy.
Pekala, yapmam için ödenen ve zevk almadığım en ezik şey budur.
And over here are the lowest of the lows.
Sefillerin en sefilleri de burada.
He is now near, but not yet at his lowest point.
Şimdi sınırda, ama henüz en düşük seviyede değil.
And while I was at my lowest, this letter arrived.
Tam en kötü anımda çökmüşken, bu mektup geldi.
God knows half of them are the lowest of the low.
Tanrı biliyor onların yarısı alçağında alçağı.
These Nielsen ratings are the lowest ever.
Bu Nielsen reytingleri en kötü seviyede.
We'll have to stoop to the lowest common denominator.
En düşük seviyeye inmek zorunda kalacağız.
I've already reached my lowest.
Zaten dibe vurdum bugün.