Loyal traduction Turc
4,463 traduction parallèle
In addition to being an Al Fayeed, he is very wise, very loyal, and that is why I would like to make him a permanent member of this body, with the title special consul to the president.
Bir Al Fayeed olmanın yanı sıra çok zeki ve çok sadıktır. Bu yüzden onu başbakanın özel danışmanı unvanıyla bu kurulun kalıcı bir üyesi yapıyorum.
Today, that mission is being compromised due to certain elements within the Bureau that are more loyal to private interests than to public good.
Bugün bu misyonun gizliliği, toplumun iyiliğinden çok, kişisel çıkarlar için kullanılmak üzere ifşa ediliyor.
Yeah. But the rest are gonna be very loyal.
Ama diğerleri çok sadık olacak.
Smart, loyal, admiring and compassionate.
Zeki, Sadık Hayran ve Merhametli.
Was Spencer a loyal friend?
Spencer sadık bir arkadaş mıydı?
Was Spencer a loyal friend?
Nasıl? Spencer sadık mıydı?
You were the one I trusted. The loyal one.
Güvendiğim hep sendin.
It must hurt when the loyal one betrays you.
- Sadık olanın ihanet etmesi canını yakmıştır.
Just a kid and so loyal.
Daha çocuktu ve çok sadıktı.
I know that Frank brought you to this dance, and I know you feel loyal to him.
Seni buraya Frank'in getirdiğini biliyorum. Ayrıca ona sadık olduğunu da.
Now, scorpions are very loyal to their cyclone.
Akrepler siklonlarına oldukça bağlıdır.
I would be more than happy to oblige, sir, if only you behaved like the loyal British subjects you're supposed to be.
Olmanız gerektiği gibi yalnızca sadık İngiliz tebaası olarak davransaydınız sizleri mecbur bırakmaktan çok daha memnum oldurdum.
- He has 200 officers in his Elite Guard loyal only to him. - [Exley] Not all.
Korumasında yalnızca ona sadık 200 çalışanı var. Pek de değil.
If it were true, we'd expect him to be loyal to his country.
Doğru olsaydı, ondan ülkesine sadık olmasını beklerdik.
Loyal to the very end.
Sonuna kadar sadık kaldın.
Look who's here, Michael's loyal lieutenant.
Bakın kim gelmiş, Michael'ın sadık yüzbaşısı.
You could have told Claire that I was involved, but you didn't because you are loyal.
Benim de bu işe karıştığımı Claire'e söyleyebilirdin ama sadık biri olduğun için söylemedin.
But that was Mick, my most loyal barfly!
Ama o Mick'ti, benim en sadik müşterim.
The court is full of people loyal to you.
Mahkeme size itaat eden insanlarla dolu.
I can't help loyal subjects like you protect the Emperor.
Ben senin gibi hukuki konularda yardımcı olamam. İmpartoru korusana sen.
I was loyal to you... |...
Sana.. sana sadıktım.
When you agreed to take me on, I swore that I would be loyal to you, and if I'm not loyal now, then I never was.
Beni işe aldığında, sana sadık olacağıma yemin etmiştim ve eğer şimdi sadık olamıyorsam, hiç olmamışım demektir.
He was loyal like that.
Hep böyle sadık biriydi.
That we're loyal to our people?
- Adamlarımıza sadık olduğumuz mu?
Auggie has been a loyal handler.
Auggie her zaman sadık bir denetmen oldu.
You are more loyal to these strangers than against your own family.
Merak etme. Her şey kontrolüm altında. Bir bok kontrolün altında değil küçük piç.
'Earl's loyal daughter visits maid in prison.'
'Kontun kızı hapishanede hizmetçiyi ziyaret etti.'
The Turbidians are a loyal people.
Turbidianlar sadık bir millet.
He's kind and he's generous and he's loyal.
Tatlı, mütevazı ve sadık biri.
No. I was never loyal to Hydra.
Ben hiç Hydra'ya sadık olmadım.
I was loyal to Garrett.
Ben Garrett'a sadıktım.
When George Foreman arrived with his entourage, his sparring partners, here he has one of his loyal companions, a German Shepherd dog by the name of Diego.
George Foreman da kendi arkadaşları ve ekibiyle oraya vardı. İşte en yakın dostlarından biri Alman Çoban Köpeği, Diego.
Off-key backup singer and loyal spouse.
Akortsuz destek şarkıcısı ve sadık bir eş.
I'll play this thing loyal and bide my time.
Planıma sadık kalıp sabredeceğim.
Assure us all... your loyal nobility, that we are still safe under your rule.
Hepimize, sadık soylularınıza, sizin hükmünüz altında hala güvende olduğumuzun teminatını verin.
He was loyal and obedient and he had his whole life ahead of him.
Sadık ve itaatkardı ve önünde koskoca bir hayatı vardı.
You must know I'm loyal to you.
Sana sadık olduğumu bilmelisin.
She's completely loyal.
Sevdiklerine çok bağlıdır.
They knew I worked for him, but I kept his name out of it, you know, I stayed loyal.
Onun için çalıştığımı biliyorlardı ama ona sadık kaldım, adını bu işlerden uzak tuttum.
I'm loyal.
Sadığım.
A loyal one.
Sadık biriyim.
I have been a good and loyal friend And what were you?
Ben hep iyi ve sadık bir arkadaş oldum peki ya sen?
And the Duke of Amiens is a good and loyal man.
Ve Amien Dük'ü iyi ve sadık bir adamdır.
They're loyal, not smart.
Akıllı değil, sadıklar.
Dave fights with everyone after a wreck on the track... but he's a decent guy otherwise ; loyal to a fault.
Dave, aracıyla olan bir kazadan sonra herkesle kavga eder ama ayrıca iyi bir adamdır, fazlasıyla vefalıdır.
I'm not loyal to Hydra.
Ben Hydra'ya sadık değilim.
So you're loyal to Hydra.
Öyleyse Hydra'ya sadıksın.
I'm loyal to Dr. Whitehall.
Ben Dr. Whitehall'a sadığım.
Johnny's been loyal.
Johnny sadıktı.
They're loyal to me.
Onlar bana sadıklar.
If you had stayed loyal to me,
Eğer bana sadık kalsaydın, Eduard hala yaşıyor olacaktı.