English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ L ] / Lured

Lured traduction Turc

819 traduction parallèle
you have lost since you were lured into thinking that it's a direct confrontation.
Cornelia, dişe diş bir dövüş yapacağımı düşündüğün için kaybeden sen olacaksın.
Tell the employees not to be lured by the ghost story. Tell them to lure in the customers.
Çalışanlara da hayaleti bırakıp müşterilerle ilgilenmelerini söyle ki para kazanabilelim.
I almost drowned when I got lured into the water by a water ghost.
Su hayaleti beni büyülemişti. Neredeyse boğulacaktım!
But you didn't want an accessory so you lured him down here with a promise to share the Musgrave treasure with him and exit Brunton.
Fakat sen bir suç ortağı istemedin böylece onu Musgrave hazinesini paylaşma vaadiyle burada ayarttın ve Brunton'u aradan çıkarttın.
And with the Evil One's help I lured your son into my power.
Ve yine Şeytan'ın yardımıyla oğlunu kontrolüm altına aldım.
You have to say it was Maggi that lured you into selling.
Maggi'nin, seni suç işlemek için kışkırttığını söyleyeceksin.
Maybe Dracula lured Joan into the woods and...
Belki Drakula, Joan'u cezbedip ormana götürmüştür.
He lured me in his apartment.
Beni ayartıp dairesine götürdü.
Then he lured her into his apartment pretended he wasn't married.
Sonra onu ayartıp dairesine götürmüş evli değil numarası yapmış.
But I lured it into the net with tobacco smoke.
Fakat ben onu tütün dumanı ile filenin içine çektim.
The magistrate'll ask me, "Who lured you to the crime?"
Hakim soracak : "Seni suça kim teşvik etti?"
You're very alluring... and I'm lured.
Çok istek uyandıran birisiniz. Onun için sizi arzu ediyorum.
You pool-hall poltroons. Once again you lured me into a game with a master, solely for your own amusement.
Sizi üç kağıtçılar, beni bir kez daha kendi eğlenceniz için bir ustaya oyuncak yaptınız.
It's clear, he lured me into this.
Ama birbirimizi daha iyi tanıyorduk.
Your, um... wife was telling me how you were, uh, lured away from being a doctor.
Karın doktorluk mesleğinden nasıl ayartıldığını anlattı.
"Lured"?
"Ayartıldı mı"?
You wouldn't say that, uh, Durocher lured a player onto the Dodgers, would you?
Durocher'in, Dodgers gibi meşhur bir takıma oyuncu ayarttığını söyleyemezsin, değil mi?
Are you telling me it wasn't you who lured him to his office it was him that lured you?
Ofisine gitmek için ona tuzak kuran sen değil de o muydu demek istiyorsun yani?
It was he who lured you away from the duties you owed to me.
Bana karşı olan görevlerinden, seni ayartıp götüren arkadaşın o, evet.
Madam, in matters of debauchery it was I who lured him and I didn't need anyone to lure me away from the duties I owe you.
Madam, sözkonusu uçarılık ise... onu ayartan bendim, o beni ayartmıyordu. Ve sana karşı olan görevlerimi, ihmal etmem için beni kimsenin ayartmasına ihtiyacım yok.
So he lured me to the construction site, to kill me!
O da beni öldürmek için inşaat alanına çağırdı!
The enemy lured us into the rushes!
Düşman bizi bu çalılıklara sürükleri!
You lured my ship into ambush by a false Klingon distress call.
Sahte yardım çağrısı kullanarak gemime pusu kurdun.
You lured that gang in here!
Onlara burada tuzak kurdunuz.
You wanted us to risk lives for you and lured Jian Nan, the "Rambler" to kill
Senin için canımızı bile tehlikeye attık! "serseri" Jian Nan'ı Shen Tian Hung'i öldürmesi için aranızda aracılık ettik!
First of all, our opponent must be lured out into the open.
Öncelikle, hasımlarımızın iyice açığa çıkması lazım.
You have some nasty idea that poor old Roger must have been lured into town last night... by Macbeth himself, perhaps.
Zavallı yaşlı Roger'ın dün gece kente gelmesi için tuzak kurulduğu gibi berbat bir düşünceniz var... belki, Macbeth'in kurduğu türden.
They'll be lured into the same trap.
Aynı tuzağa onlar da düşecek.
But he has been lured into throwing away his talent in such a useless way and encouraged to follow this path which leads nowhere.
Fakat yeteneğini böylesine yararsız bir şekilde heba edecek yola merak sardı ve hiçbir yere çıkmayan bu yolda devam etmeye cesaret etti.
If their fleet can be lured into battle and defeated, they will have no significant naval force left in the Pacific.
Uçak gemilerini bir savaşa çekebilir ve mağlup edersek, artık dikkate değer bir deniz güçleri kalmaz Büyük Okyanus'ta.
The Cylons lured me into their deception once.
Cylonlar, beni bir kez tuzağa düşürdüler.
The Cylons lured me into their deception once.
Cylonlar beni bir kez tuzaklarına çekmişti.
They lured him on, and he reached Moscow to find it in ruins.
Ona tuzak kurdular ve Moskova'ya girmesini sağladılar.
So, on the final day, they lured from me my poem, which was my sole possession gained it with flattery and held it fast.
Ve son gün, çekip aldılar şiirimi benden, yegane varlığımı, dalkavuklukla aldılar ve sımsıkı tutuyorlar şimdi
Yin Nan Tien, you've been lured by Jiang Chin to be killed by us
Yin nan tien, jiang chin, seni öldürmemiz için seni buraya çekti.
That pretty face has already lured a man to his doom.
Bu güzel yüz, adamın aklını çeldi ve ölüme yolladı.
The wolf lured you to your grave.
Seni salak, kurt seni mezarına gömdü.
You lured me here... to pump me for information.
Beni ayarttın benden bilgi çaldın.
Klöckner, Humboldt, Deutz, Krupp Steel, Mercedes, and they lured me here.
Klöckner, Humboldt, Deutz, Krupp Steel, Mercedes. Beni buraya çektiler.
As for the other guards... they have been lured away from the palace
Diğer muhafızlar ise... Sarayın diğer ucunda
We lured those people here with an ad in the Hollywood Press... and then I hit them over the head with this.
Hollywood Press'deki bir ilanla onları buraya çekip kafalarına bununla vurdum.
Why have you lured me here, you loathsome drabs?
Neden beni buraya çektiniz, sizi iğrenç fahişeler?
He seduced a simple village girl, and then when he found that she was pregnant, he lured her here with sweet scented words about love and marriage, and then under this very roof, he cruelly murdered her.
Basit bir köylü kızı baştan çıkardı ve sonra hamile olduğunu öğrenince,.. ... onu aşk hakkında tatlı sözlerle kandırıp buraya getirdi. ... ve bu çatı altında, onu acımasızca öldürdü.
We lured you to San Zhang Creek
Sizi San Zhang deresine çeken bizdik
- I got lured back, Surf and Turf special.
- Yine kandırıldım. Surf and Turf Spesiyali.
Who lured Taggart and Rosemont into a gross dereliction of duty at a striptease establishment?
Taggart ve Rosemont'ı bir striptiz barına çekerek görevlerinden alıkoyan kişi mi?
Then you'd be lured to this place. To get into this main hall, you have to pass the tests of the Flying Corpses.
Böylelikle burada ki son sınavdan geçip... ana salonda bizimle buluşabildin
So that she's lured into using the board more and more.
- Böylece kişiyi tahtayı daha fazla kullanması için cezbeder.
Then he lured me from London and abandoned me!
Sonra Londra'dan buraya getirdi. Ve beni ortada bıraktı.
I'm sure that's why people are lured in by such stories.
Bu yüzden insanların ilgisini çekiyor.
Is that why you lured me out?
Bu yüzden mi beni buraya çağırdın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]