Madder traduction Turc
197 traduction parallèle
And what that doctor's done for you, you're madder still.
Doktorun sana yaptığından sonra daha da delirdin.
That looks like him, only a little madder.
Aynen böyleydi ama biraz daha kızıldı.
He's madder now then I ever seen him.
Ve şu an çok sinirli.
She was madder than he was and scareder.
Ondan daha kızgındı ve daha fazla korkmuştu.
So the madder he gets, the better I like it.
Ne kadar öfkelenirse, o kadar hoşuma gider.
Madder than a stud at gelding time.
Hadım edilen bir aygır kadar hem de.
Madder than a white beast becomes when he finds he's closed in... and the mad beast'll run for the last time... pursued and hunted all over the island... till he falls into one of the great fires that he himself has made.
Çevresi kuşatılınca beyaz canavar daha da delirir ve beyaz canavar son bir kez kaçacak. Tüm adada takip edilecek ve avlanacak ; bizzat kendisinin yaktığı büyük ateşlerden birine düşene kadar.
Pity we aren't madder!
- Keşke daha da çıldırsak.
If he ever finds out what I'm doin'to it, he'll be madder than hell.
Ona ne yaptığımı anlarsa çılgına dönebilir.
That would make the Injuns madder.
Bu yerlileri daha da kızdırır.
He was madder than I'd ever seen him.
Öfkeden deliye döndü.
Denver's madder than hell, Danny.
Denver çok kızdı Danny.
They get madder than a motherfucker.
Feci öfkelenirler.
You hang up on me whenever you want, you get mad when I show up, you get madder when I try to buy you lunch.
- İstediğin zaman telefonu kapatıyorsun. Seni bulunca, sinirleniyorsun. Yemek ısmarlayınca daha da öfkeleniyorsun.
Actually the world's full of mad men Some rush to get killed They're madder than I
Ama aslında dünya deliler dolu ki bazılarının ölmeye çok acelesi vardır onlar bendende delidir
A whole damn tribe of Blackfoot down there just madder than turpentine wildcats.
Bütün Karaayak kabilesi oraya gelmiş kıçına neft yağı sürmüş kediler gibi çıldırmıştı.
He was madder than a hornets'nest in a rainstorm.
Fırtınadaki arı kovanından daha sinirliydi.
Holmes even tells me that Holdenesse has furnished one of the madder members of the Hell Fire Club.
Holmes bana Holdernesse'ın Hell Fire Club'ın manyak üyelerinden birine malzeme verdiğini söyledi.
But that got him even madder.
Bu adamı daha da delirtiyordu.
I'm mad, and I'm getting madder.
Çok kızgınım ve kızgınlığım gitgide artıyor.
I'm madder than hell!
Çok kızgınım!
A man talking sense to himself... is no madder than a man talking nonsense not to himself.
Kendi kendine anlamlı konuşan bir adam anlamsızca kendi kendine konuşmayan bir adamdan daha deli değildir.
No madder than you.
Senden daha deli değil.
[Ellie's Voice] DEAR SAMMY, LISA MAE IS MADDER THAN A WET HEN...
Sevgili Sammy, David BUTLER'ın kancayı Alice'e taktığından beri...
It only makes him madder.
Bu onu sadece daha da kızdırır.
You're madder than I thought.
Düşündüğümden de delisin.
[As Zeke] I'm madder than a baptist in a brothel, you som-bitch!
- Genelevdeki bir Baptist'ten daha kötü durumdayım. Olaf, şu çevre koruma saçmalığını duydun mu?
Every week we're just making God madder and madder.
Her gün Tanrı'yı daha da kızdırıyoruz.
- Look, it would be very difficult... to get me any madder than I am already.
- Sinirleneceksin. - Şu an olduğumdan daha çok sinirli olmam çok zor.
I'm madder than ma- - I'm freaking bananas.
Kızgınım, çok kızgınım. Deliye döndüm.
Good move, Russ. Make'em even madder.
İyi hareket Russ, onları iyice kızdır.
That made me madder than what Jesse'd made me... so I took the Kaiser blade- - some folks called it a sling blade, I called it a Kaiser blade- -
Buna Jesse'ye sinirlendiğimden daha çok sinirlendim Kayser bıçağını elime aldım. Ben Kayser bıçağı derdim ve annemin tepesine vurdum. Bazıları orak da der.
Oh. One of our madder brethren in the House was calling for... the disestablishment of the monarchy.
İçeride öfkeli kardeşlerimizden biri monarşinin yıkılmasını istiyordu.
They're madder than a bunch of hornets!
Eşekarıları gibi öfkeliler!
- He's madder than a March hare.
- Mart kedisinden daha çılgın.
You know, sleeping here is only going to make Daddy madder.
Biliyorsun ki burada uyuman babamı daha da kızdıracak.
They make me madder than a yak in heat!
Beni, sıcaktaki Tibet öküzünden daha çok sinirlendirdiler!
Sandy Madder?
Sandy Madder?
I'm madder than hell, and I'm not gonna take it anymore!
Ben zırdeliyim, artık dayanamayacağım!
No, you sit on it, you just get madder and madder.
O zaman daha sinirlenirsin.
I'd just be stewing in my jail cell, getting madder and madder.
Sadece hücremde oturur ve günden göre delirirdim.
I think we only made him madder.
Yalnızca onu daha fazla delirtiğimizi düşünüyorum.
The longer ya take, the madder I get.
Ne kadar uzun sürersen, o kadar fazla kızarım.
He'll be madder than a motherfucker if we don't give him his issue.
Eğer ona payını vermezlerse sinirden kudurur.
Which made me even madder when I found out I was pregnant.
Hamile kaldığımı öğrenince beni daha da deli etmeye başladı.
And I would have to be even madder to have any part in this little amateur sleuthing adventure.
ve ben bu küçük amatör hafiyelik macerasının bir parçası olmam.
She's madder than you!
Senden daha dişli.
Could she be madder?
İnkâr edilebilir mi?
I couldn't be any madder at you.
Beni delirtemezsin.
In fact, you should be madder.
Hatta daha da kızgın olmalısınız.
I'm getting madder and madder.
Her adımımda daha da kızgın ve kızgın oluyorum.