Mainly traduction Turc
1,670 traduction parallèle
Now he's just mainly security.
Şimdi ise güvenlikte.
People... stories, mainly.
Genelde insanlar ve hikâyeler.
But fortunately, she's, uh, enthusiastic about logic and dialectics, and that's mainly what we discussed.
Neyse ki, o mantık ve diyalektik konularında çok hevesli. Ve çoğunlukla da bunlardan bahsettik.
The record shows that greenhouse gases mainly CO2, did not go above 280 parts per million over the last 650,000 years.
Kayıt sera gazlarını gösteriyor temelde CO2, 650,000 yıl boyunca bir milyon başına 280 birimin üstünde değildi...
Mother--felicia cruz, holds multiple jobs in los angeles, mainly housework.
Annesi, Felicia Cruz, Los Angeles'ta bir çok iş yapmış, genellikle ev işleri.
In this case, mainly browns and greys.
Resimlerinde hep kahverengi ve gri hakimdi.
I'm mainly just doing that so I can kick his ass.
Bunu sırf kıçına tekmeyi basabileyim diye yapıyorum.
Mainly during and on arrival.
Bir anda geliverdi.
He went to prison mainly because he was a communist.
Hapse atmalarının diğer nedeni de komünist olmasıydı.
Koen De Geyter mainly used to beat up women.
Koen De Geyter, genellikle kadın dövmekle ilgilenirmiş.
For years, furious with him mainly, but...
Yıllarca ondan nefret ettim, fakat...
But of course mainly to the men who have angular jaws and lots of body hair.
Ancak tabi genelde köşeli ağızları olan erkeklere göre çokça kıllı oluyorlar.
But I do. "The rain in the Danish plain falls mainly..."
Düzeltirim. "Ey dibi kara kabuğu kuru kaba kara ağaç..."
I realized it's a bit premature for me to be considering any offers at this point in time, mainly because the producer and director really don't know how much they need me.
Şu anda bir teklifi değerlendirmenin erken olduğuna karar verdim, çünkü yapımcı ve yönetmen bana ne çok ihtiyaçları olduğunu bilmiyorlar.
Anyway, the marriage didn't work out, mainly because Derrick was an abusive drunk.
Neyse, evliliği uzun süre devam etmedi, çünkü Derrick uslanmaz bir alkolikti.
- Yeah, it was. Mainly because Diane didn't try and kill us all.
Çünkü aslında Diane bizi öldürmeye çalışmadı... ve aynı zamanda insandı.
- No. He probably does wanna sleep with her. Mainly, he thinks they have a connection.
Büyük ihtimal yatmak istiyordur ama asıl mesele özel bir bağ yakaladıklarını düşünüyor.
- Mainly dry.
- Genellikle kuru.
- You know what, you just... shut up and eat, mainly shut up. - It's just for the kid, you know.
Çocuk için.
No, it was mainly him.
Hayır, Oliver üzüldü.
A Pteranodon was supposed to eat mainly small reptiles and fish.
Bir Pteranodon genellikle küçük sürüngenler ve balıklarla beslenir.
This is Cal's itinerary, mainly when he intended to call me and when he'd be back.
Genelde aramaya niyetlendiğinde veya... geleceği zaman kullandığı... Cal'ın seyahat programı. Kocanız eve bugün mü gelecekti?
Started off mainly new york and L.A.
New York ve Los Angeles'ta başladılar.
They're mainly offshoots of the odessa mafia and they're especially tough to crack from the law enforcement standpoint.
Çoğunlukla Odessa mafyasının uzantıları ve bizim açımızdan onları çökertmek çok zor.
I mainly deal with exchange students who want to stay.
Genelde kalmak isteyen öğrencilerle anlaşma yapıyorum.
Addicts make the very best counsellors because they know just exactly what druggies are going through, mainly because, and see if you can follow this, they're currently going through it, too.
Bu işi en iyi bağımlılar yapar çünkü bağımlıların ne hissettiklerini çok iyi bilirler, bu böyledir bunu iyi dinle, çünkü aynı zamanda kendileri da bununla uğraşıyorlardır.
Yeah, I mean, we mainly just sit here in the booth and crack jokes, but you're kind of a buzz kill.
Evet, yani, sürekli burda oturup birbirimize şakalar yaparız, fakat sen insanların hevesini kursağında bırakırsın.
Mainly building that.
En çok şuradaki binada.
We're closing, but mainly, where's the money?
Esasında dükkanı kapatıyorduk, ama paran nerede?
All I know is the rain in spain stays mainly in the plain.
Tek bildiğim İspanya'daki yağmurun çoğunlukla düzlüklerde kaldığı.
We are many, but mainly amateurs.
Sayımız fazla ama çoğunlukla amatörüz.
Well, mainly...
Evet, temelde...
It's ours, but it's mainly mine.
İkimizin ama temelde benim kartım.
Well, it's mainly a feeling I have...
Bu, içimden gelen bir his.
Mainly computing, though.
Ama esasen bilgisayarlar.
And to think just five minutes ago you were telling us how you were living mainly on synthetic blood.
Ve sadece bir kaç dakika önce bize ana yaşam kaynağının sentetik kan olduğunu anlatıyordun.
- His cousin, mainly.
- Kuzeniyle.
I mainly fish to relax.
Daha çok rahatlamak için balık tutarım.
We barter mainly.
Hala takas yapıyoruz.
This study is excellent, mainly for artists.
Ve bu stüdyo sanatçıların uğrak yeridir
- Paul, I think your problem is mainly in lid placement.
- Paul, bence en çok kapakları yerleştirmekte sorun yaşıyorsunuz.
But mainly for the simple reason that the Spear of Osiris is only effective against Egyptian monsters.
Fakat daha çok Osiris'in Mızrağı sadece Mısır canavarlarına karşı... etkili olduğu için.
Only it's not actually a comedy, it's a poem, mainly about hell.
Cehennem hakkında bir şiirdir, aslında bir komedi değildir.
It's physical but, but mainly mental... Exhaustion.
Fiziksel yanı var fakat daha çok zihinsel bir tükenmişlik hali.
The rain in Spain falls mainly on the plain.
ispanya'da yagmur çogunlukla düzlüge düser.
And we talk about anything, but mainly, we talk about sports.
Her şey hakkında konuşuruz ama en çok spor konuşuruz.
"There are Maoists, Revolutionary Communists, including some Trotskyites, the Committee of Revolutionary Students, also mainly Trotskyite, anarchists and other more or less outlandish groups."
"Maocular, içinde bir miktar Troçkici bulunan Devrimci Komünistler ağırlıklı olarak Troçkicilerden oluşan Devrimci Öğrenciler Komitesi anarşistler ve az çok diğer yabancı gruplar."
Mainly because we're all sad and single.
Aslında hepimiz üzgün ve bekar oluğumuz için.
It's configured mainly for read-only field diagnostics.
Aslında sadece saha verilerini okumak için ayarlandı.
Mainly, choir is it's own little universe where everything is backwards.
Genel olarak koro ; herşeyin çağadışı olduğu küçük bir evren.
In the end, I don't think he will have a problem with me, mainly because I think he believes I will not be returning to active duty after my child is born.
Sonunda, onun benimle bir problemi olacağını sanmıyorum, çünkü çocuğum doğduktan sonra benim aktif göreve döneceğimi düşünmüyor.