Makeover traduction Turc
565 traduction parallèle
I'm Sorry, But I Just Haven't Had Time For A Makeover.
Üzgünüm ama makyaj yapmaya vaktim olmadı.
Wait for a makeover.
Yeni manşeti bekleyin.
Let's give Allison here a bad-girl beauty makeover.
Hadi Allison'a kötü kız makyajı yapalım.
What does a menswear makeover cost today?
Bugün bir erkeğin giyinmesi ne kadar tutar?
I would love to do a makeover on you.
Sana makyaj yapmayı çok isterdim.
Maybe you two could hit it off - takeover king meets makeover queen.
Belki ikinizden iyi çift olur ; Devralma kralı ve Devretme Kraliçesi.
My assignment for modelling school is to take a total wreck of a human a complete fashion frog, and do a makeover.
Modellik okulundaki ödevim....... bir insan müsveddesini bir....... moda faciasını alıp yeniden yaratmak.
Cindy's giving Ruth-Anne a makeover.
Cindy Ruth-Anne'e yeni bir imaj veriyor.
Let's give him a makeover.
Hadi ona makyaj yapalım.
You'll feel better once we put your hair up in curlers... and give you a makeover, Homina.
Kendini iyi hissetmek için öncelikle bigudilerini tak kafana.. ... sonra da makyaj yap, Homina.
- You think I need a makeover?
- Tarz değişikliğine ihtiyacım olduğunu mu düşünüyorsun?
God, this woman is screaming for a makeover.
Bu kadın yenilenmeye aç.
Let's do a makeover.
Seni baştan yaratalım.
Come on, let us. Cher's main thrill in life is a makeover, okay?
Cher'in hayattaki en büyük tutkusu birini yeniden yaratmak.
Later, while we were learning about the Pismo Beach disaster I decided I needed a complete makeover. Except this time I'd make over my soul.
Sonra, Pismo Sahili felaketini öğrendiğimiz sırada, kendimi tamamen değiştirmem gerektiğine karar verdim, fakat bu kez, ruhumu değiştirecektim.
With your ever-growing collection of... flesh-mutilating silver appendages... and your brand-new neo-Nazi boot-camp makeover...
Devamlı büyüyen görünüm bozan... gümüş uzantı koleksiyonunla... ve yepyeni neo-Nazi eğitim kampı makyajınla...
I'm getting a makeover.
Kendimi yeniliyorum.
- Well, why the big makeover?
- Neden değiştin?
Guess I'll cancel my makeover.
Kuaförümü iptal ederim.
All it took was the chance of a free makeover and you licked his hand like a dumb dog!
Adam sana bedava makyaj malzemesi der demez kocaman aptal bir köpek gibi elini yaladın?
I'm here to give you a makeover.
Sana biraz bakım yapmaya geldim.
She thinks she's here for a makeover.
İmaj değişikliği için geldiğini sanıyor.
Because I wanted a free makeover, that's all.
Gittim, çünkü... bedava imaj değişikliği istiyordum, o kadar.
- Bebe, I need a makeover.
- Bebe, çok makyaj yapmalıyım.
That's some makeover.
Çok güzel makyaj.
Ooh, he needs a makeover.
Makyaja ihtiyacı var.
A makeover can't hide the truth.
Makyaj gerçeği saklayamaz.
She doesn't like her million dollar makeover or her overnight popularity?
Milyon dolarlardan mı yoksa bir gecelik popülerlikten mi hoşlanmıyor?
Let me introduce Narcissus 1, the three-dimensional makeover machine.
Üç boyutlu değişim makinesi, Narcissus 1'i tanıtmama izin verin.
An electronics company who manufactures a cosmetic-makeover machine.
Kozmetik değişim makinesi üreten bir elektronik şirketi.
Makeover?
Değişim?
- Mm-hm. I was thinking, however, that maybe you need a makeover.
- Ama belki seni biraz yenilemeliyiz.
I guess what with the pillow fight in the holding tank and the pre-mug shot makeover, time just got away from me. Will you stop it!
Herhalde hücredeki yastık kavgası ve sabıka fotoğrafı makyajıyla vaktin nasıl geçtiğini anlamadım.
- Uh, makeover tips!
Makyaj önerileri!
Part of the makeover.
Yenilenmiş bir parça.
Still, that is some kind of makeover.
Hala tatmin edici değil.
Was always talkin about giving the place a makeover.
- Jack Bangs. Hep dekoru değiştirmekten bahsederdi.
- How long since your makeover?
Beş sene. - Dekor değişikliği ne zaman oldu?
And also, let's not make me part of this Nick makeover... or whatever this new thing you're into is, okay?
Ve ayrıca, beni buna karıştırmayı bırak Nick... Veya içinde olduğun yeni ne yapmaya çalışıyorsan, tamam mı?
It's time for a makeover.
Devretme zamanı geldi.
If I could... I'd have a total body makeover just like Pia.
Fırsatım olsa... aynı Pia gibi vücudumu baştan aşağı değiştirirdim.
Getting a makeover, I bet.
Bahse girerim tamamını değiştirirler.
They give you that makeover?
Sana bu makyajı onlar mı yaptı?
- You think I need a makeover?
- Sence ihtiyacım mı var? - Belki...
- I'm not gonna have a makeover.
- Ben böyle iyiyim Coretta. Teşekkürler
- A makeover?
- Değişim mi?
I'm not sure I want a makeover, but I have a friend who is curious.
Ben değişim istediğimden emin değilim ama bu konuyu merak eden bir arkadaşım var.
- I had a makeover.
- Tipimi değiştirdim.
- A makeover?
- Hoşuma gitti.
- You're one of my special people. - Do I need a makeover?
- Sen özel müşterilerimden birisin.
They must have given the place a makeover.
Dekoru değiştirmiş olmalılar.