Maré traduction Turc
658 traduction parallèle
I'll bet a heifer against a mare the weights ain't on the level.
Ağırlıkların sahte olduğuna kalıbımı basarım.
That mare's got bronchitis and can't possibly last the night.
O kısrağın bronşiti var ve muhtemelen geceyi çıkaramaz.
Just wait till I put up the mare and we get something to eat and feel warmer. We'll -
Kısrağa bakayım, sonra bir şeyler yeriz ve ısınırız...
He was very friendly and I even let his mare.
Sör Humphrey çok nazikti.
Take care of the mare. More
Kısrağa iyi bak.
You must hear the message from the vet about the mare.
Affedersiniz efendim. Veterinerden kısrakla ilgili bir mesaj geldi.
- What, the mare, sir?
- Kısrağı mı?
The mare was in foal.
Kısrak gebeymiş.
You might hit Ken... or the mare, more likely.
Ken'i vurabilirsin yok, havayı diyelim en iyisi.
Get my bay mare up to the jail, will you, Jess?
Kısrağımı hazırla ve kızı da içeriden çıkar, olur mu Jess?
Unless it's the custom at Fort Apache to provide transportation for incoming second lieutenants and leave a commanding officer to travel shanks'mare.
Tabii Apache Kalesi'nde ikinci sınıf teğmenlere ulaşım sağlayıp birinci sınıf subayları yürümeye bırakmak gelenek değilse.
Yeah, and he was riding a little buckskin mare.
Evet. Ve güderi bir ata biniyordu.
The best mare of the territory is his.
Aslında mali bir dahi de denebilir.
Go see the mare. Do not let me near. tired out.
Yolda giderken at birden yere düştü ve bir türlü ayağa kalkamadı.
Beautifully bred mare, though.
Ama çok güzel bir kısraktı.
And if you think that old mare's got a problem,
O kısrağın sorunu var sanıyorsan yanılıyorsun.
He'll pull a spring wagon and tie that old mare in a knot.
Arkasında arabayla bile o ihtiyar kısrağı sollar.
That one would be good for a mare.
Bu bir kısrak için iyi gider.
The mare must've thrown him.
Kısrak ona saldırmış olmalı.
And tell Hans to give the mare some straw.
Hans'a söyle kısrağa saman versin.
Your mare worked her shoe loose.
Senin kısrağın nalı gevşemiş.
That's Cathy's mare.
Cathy'nin kısrağı.
I went over to Leverstown to buy myself a mare.
Leverstown'a bir kısrak almaya tek başına gittim.
Went by myself, but I came back with a mare.
Tek başına gittim, ama kısrakla döndüm.
Pretty soon, way up there, there's a teeny little cloud the size of a mare's tail.
Çok geçmeden, ta yukarılarda, kısrak kuyruğu boyunda minik bir bulut belirdi.
Why'd you go up on your hind legs like a frightened mare?
Neden ürkmüş bir kısrak gibi arka ayaklarının üstünde dikeldin?
- no bigger than a mare's tail.
- Bir kısrağın kuyruğu büyüklüğündeydi.
The old gray mare.
Yaşlı gri aygır.
I tried it on the wrong mare.
Yanlış kısrakmış.
- Give him the blue mare, Tom.
- Ona kısrağı ver, Tom.
- The blue mare?
- Kısrağı mı?
- See that he gets the blue mare, Tom.
- Kısrağı ona göster, Tom.
The mare foaled.
- Kısrak doğurdu.
I mean, maybe if I dressed up more often like the prize mare on a merry-go-round, I'd be more appealing to you, huh?
Yani, belki bir atlı karıncadaki ödüllü kısrak gibi çok daha sık süslenip püslenseydim, sana daha çekici gelebilirdim, ha?
A beautiful mare!
Güzel bir kısrak!
Take out the white mare from the stable.
Beyaz kısrağı ahırdan çıkar.
- A mare from your cavalry troop?
- Süvari birliğinden bir kısrak mı?
It's all because of this old mare.
Hepsi bu yaşlı kısrak yüzünden.
Why don't you take the mare?
Neden kısrağa binmiyorsun?
Not many people know of it, not many people care, but the sea is a place where the seamen shoe the hooves of the wild sea-mare.
Onu çok kişi bilmez, çok kişi de umursamaz. fakat denizin üzerinde yüzen vahşi deniz atlarının toynakları nerede
Not many people have seen it, nor caught the faintest gleam of the ice-green cave in the deep green sea in the heart of the cold sea-stream, where the sea-mare hides her young sea-colt wrapped in a shy sea-dream.
Çok kişi onu görmemiştir, ne de, soğuk denizin yeşil derinliklerinde o baygın parlaklığı, burada deniz atları kendi yavrularını kollarına almıştır.
But practically all of the people known can absolutely say that the foam on the sea is a sign that you see the mare and her colt at play.
Ama kısacası, herkes bilir ve kesinlikle suyun üzerindeki köpüğü deniz atı ile yavrusunun bir oyunu sanırlar
- What do you think this mare'll weigh?
- Ne dersin kaç kilo gelir bu kısrak?
Perce, cut that mare loose for me, will you?
Perce, o kısrağı da çözüver, tamam mı?
Of the mare?
Kısrağın mı?
A mare, that's going to participate in a race.
Bir kısrak. Oradaki yarışa katılacak bir kısrak.
- She's a unique mare.
- Daha önce böyle bir kısrak görmedim.
Three-year-old mare.
Üç yaşında bir kısrak.
Gotta give that little mare a drink before I go.
Gitmeden önce kısrağa içecek bir şeyler vermeliyim.
I'm gonna give that little mare a drink.
Şu kısrağa su vereceğim.
That little mare, if she wants action, she's sure gonna get it, next two or three days.
O kısrak hareket istiyorsa... önümüzdeki birkaç gün buna doyacağı kesin.