Maybe it's traduction Turc
18,617 traduction parallèle
'Cause, you know, I actually used to work there, so maybe it should be?
Önceden orada çalışıyordum yani olması gerekebilir.
Maybe it's time to start digging...
Belki kazmaya başlama vakti gelmiştir.
Maybe that's why you couldn't come here...'cause that would make it real.
Belki de bu yüzden buraya hiç gelmedin çünkü bu, ölümünü gerçek kılmış olacaktı.
Uh, you know, maybe the fact that it's so not funny makes it somehow funny... to kids.
Yani, hiç komik olmaması belki de bu durumu komik yapabilir işte. Çocuklar için yani.
You know what? Maybe it's in him.
Belki de onun içindedir.
I was thinking maybe we could just pick a day and just drench it in hawk urine, because the scent of a predator can keep rodents at bay.
Düşünüyordum da bir gün seçip şahin üriniyle sırılsıklam edebiliriz. Yırtıcı kokusu kemirgenleri uzak tutabiliyormuş.
Well, maybe it's good they're all gang members.
Belki de çete üyeleri olmaları iyi bir şeydir.
Okay, maybe I'm too busy making the tech awesome, because it's not mediocre.
Belki de teknolojimi harika yapmak için çok meşgulümdür ondan vasat değildir.
I'm trying to get my life back on track. I just think maybe it's better, for both of us, if we keep things a little more professional.
Hayatımı yola sokmaya çalışıyorum ve bence ilişkimizi profesyonel boyutta tutarsak ikimiz için de daha iyi olur.
Maybe that's what it takes.
Belki de öyle olmak gerek.
Maybe nobody's seeing it.
Kimse izlemiyor olabilir.
Or maybe it's me.
Ya da belki de onları yapan bendim.
Maybe it's... maybe it's the tumor.
Tümör yüzünden olabilir.
I know I let you down earlier with the pitch, and maybe it's just that, but I'm sensing a little weirdness.
Sunum sırasında seni hayal kırıklığına uğrattığımı biliyorum. Belki bu yüzdedir ama bir gariplik olduğunu hissediyorum.
Well, maybe his battery died. Let's give it another 20 minutes and I'll go out looking for him.
Belki şarjı bitmiştir. 20 dakika daha bekleyelim sonra aramaya çıkarım.
And maybe... Maybe it's just the beginning after all.
Belki de belki de bu sadece bir başlangıçtır.
Well, maybe that's the way that it should be.
- Belki de olması gereken budur.
Hey, is anyone else getting bitten up by mosquitoes around here? Maybe it's just me with my sweet, sweet skin.
Acaba burada sivrisinekler tarafından ısırılan başka birisi var mı yoksa sadece benim yumuşacık tatlı cildim mi?
Maybe this ain't how you pictured it, but your daddy's dead and this town's past saving'.
Belki düşündüğün şey bu değildir ama baban öldü ve bu kasabayı artık kimse kurtaramaz.
Maybe it's not such a good idea, but I'm tired of sitting around here.
Belki pek iyi bir fikir değil ama burada oturmaktan bıktım.
Maybe. But it's what she needs to keep going.
Belki ama yoluna devam edebilmesi için buna ihtiyacı var.
Maybe one day that will be different, but today it's not.
Bir gün fikrimi değiştirebilirim ama bugün, o gün değil.
I love working with you... But maybe it's time for me to be my own Supergirl.
Seninle çalışmayı seviyorum ama belki de artık tek başıma Supergirl olma zamanım gelmiştir.
- Maybe it's another Bizarro.
- Kimin umurunda?
Maybe it doesn't matter if it's real or not.
Belki de gerçek olup olmadığının bir önemi yoktur. Aydınlık diye bir şey yoksa ne olmuş?
Maybe it's time to speed things up. Maybe.
- Belki de bazı şeyleri hızlandırmanın vakti gelmiştir.
Maybe they think Nick's, like, lost it or something.
Belki Nick'in kaybettiğini ya da başka birşeydir.
Agent Montgomery, maybe it has something to do with my having started the process of adopting Brandon in the U.S.
Ajan Montgomery, bunun sebebi Brandon'ı evlat edinme işlemlerine Amerika'dayken başlamam.
Maybe it's a twinkle, could be a twinkle.
Parıldamak gibi, parıldama olabilir.
Maybe it's just me.
Belki, sadece ben.
Okay, it's just... maybe your nickname should be Gay Josh instead of White Josh, because then people would know what's up.
Belki de lakabın Beyaz Josh değil de Gey Josh olmalı böylece herkes ne olduğunu bilir.
Maybe I'll print it out and mail it anonymously?
Belki de çıktısını alıp isimsiz olarak postalarım.
And maybe it's funny'cause we got away with it.
Belki bir şey olmadan atlattığımız için komik geliyordur.
Like, my garage is full of boxes, and before I knew the house was my family's, I kind of assumed that it was Ed's, but... maybe there's something in there from my dad.
Mesela, garajım kutularla dolu, ve evin ailemin olduğunu bilmeden önce, evin Ed'in olduğunutahmin ediyordum, ama... belki orada babamla ilgili birşeyler vardır.
Maybe it's not real.
Belki de gerçek değildi.
You're willing to die here on the chance that maybe we can undo it?
Bunları geri almamızı sağlama ihtimali olan bir görev için ölmeye hazır mısın?
We have maybe a day or two, but that's it.
Bir, belki iki günümüz var, ama hepsi bu.
Maybe this is... just how it's meant to be.
Belki de böyle olması gerekiyordur.
Or maybe it's Randy.
Ya da belki Randy'dir.
Just so much has been thrown at you, and... Maybe it's too much.
Üstüne çok fazla gelindi çok gelmiştir belki.
Maybe it's time for us to get a little crazy.
Bence bizim biraz delirme vaktimiz geldi.
You know, it's hard not to think about the fact that things maybe could've been different had I gone to see that counselor with her.
Onunla danışmana gitseydim neler olabileceğini düşünmeden edemiyorum. Bilemiyorum. Her şey farklı olurdu, belki benimle hiç tanışmazdın.
It's just... maybe he would have more success without the upset of your visits.
Sadece ziyaretleriniz onu üzmezse daha çok basari kat edebilir.
Or maybe it's time to recognize that not every problem in the Middle East deserves a military solution.
Ya da belki Orta Dogu'daki her sorunun askeri bir çözüm istemedigini fark etmemizin zamani gelmistir.
Maybe it's for pure political spin.
Belki de çok iyi siyaset yaptığındandır.
Maybe it's time for me to open my own clinic.
Belki de kendi kliniğimi açmamın zamanı gelmiştir.
Maybe it's the name of a band or sulein Konig craved revenge.
Ya da dövme kendini anlatıyor, Bayan Konig intikam peşinde koşuyordu.
You know, Mitchell, m-maybe it's - -
Mitch, belki de bu...
Maybe it's time I just head out on my own and be a full-fledged hunter.
Belki tam bir avcı olarak kendi başıma hareket etme zamanı gelmiştir.
Or maybe it's some other number.
Belki de başka bir sayıdır.
You want us to stop rummaging through your things, maybe it's time for some answers.
Eşyalarını araştırmamız istemiyorsan cevap verme vaktin gelmiştir.
maybe it's better this way 17
maybe it's me 32
maybe it's for the best 67
maybe it's my fault 16
maybe it's time 38
maybe it's true 24
maybe it's just me 27
maybe it's you 22
maybe it's a good thing 21
maybe it's nothing 22
maybe it's me 32
maybe it's for the best 67
maybe it's my fault 16
maybe it's time 38
maybe it's true 24
maybe it's just me 27
maybe it's you 22
maybe it's a good thing 21
maybe it's nothing 22
maybe it's because 16
maybe it's not 39
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's okay 22028
maybe it's not 39
it's fine 7136
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's warm 139
it's me 10254
it's not 5855
it's all right 8832
it's about damn time 34
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287