English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / Maybe it's you

Maybe it's you traduction Turc

4,771 traduction parallèle
No. It's like when you say, "Do you want to order Chinese food tonight?" And I go, "Maybe," and then we get Italian.
Hayır. "Bu akşam Çin yemeği söyleyelim mi?" dediğinde benim "Belki" demem, sonra da İtalyan yemeği yememiz gibi.
Maybe it's the books you have us read... all the masks and secret identities.
Belki okuduğunuz kitaplardandır. Tüm maskeler ve gizli kimlikler.
Or maybe we'll hear someone out there scratching at the door but refuse to believe that it's you, because we have no daughter.
Veya biz dışarıda birisinin kapıyı çaldığını duyacağız lâkin senin olduğunu reddedeceğiz. Çünkü bizim artık bir kızımız yok.
So maybe it's only fair you two pair.
İkinizin eşleşmesi daha adil.
So maybe it's better you and I talk later on Skype at the hotel.
Daha sonra otele gidince Skype üzerinden konuşmamız daha iyi olabilir.
Look, Papa, maybe it doesn't do anything, but can you just take it?
Dinle Papa, ilaçlar işe yaramıyor olabilir. Ama sen alır mısın şu ilaçları?
If it's okay with you, maybe we could keep a little mystery with our totally not knowing each other at all?
Senin için de sorun yoksa, bazı şeyleri kendimize saklayabiliriz ayrıca bizim bütünüyle birbirimizi tanımamamız gerekmez mi?
I saw it was your Monte Carlo, Chief, thought maybe you'd tied one on and needed a lift.
Ben sizin Monte Carlo'nuzu gördüm, şef, birisi tarafından bağlanmış ve yardıma ihtiyacınız olabilir diye düşündüm.
Maybe it's finally caught up to you.
Belki sonunda seni yakalamıştır.
That is it, maybe? That's why you guys are always wearing your rubber gloves.
Bu yüzden sürekli lastik eldiven giyiyorsunuz.
They think that things are moving too fast, that maybe it's too soon for you and Michael to be quite so connected.
Onlar, sizin çok çabuk ilerlediğinizi düşünüyor, belki de sen ve Michael çok çabuk bağlandınız.
Maybe it's your word against hers, but I take those to my Uncle or the police, who do you think they're gonna believe?
Belki sen haklısındır ama bunları amcama ya da polise götürdüğümde kime inanacaklarını sanıyorsun?
But for you, maybe it's not worth the risk.
Ama sizin için, belki risk etmek istemezsiniz.
Why would the clown be back? If you find it boring going through old files, maybe Martinez has something exciting to do.
Eski dosyalar sıkıcı geldiyse, Martinez heyecanlı bir şey verir sana.
Maybe it's'cause you don't look healthy.
Belki sağlıklı görünmediğindendir.
I don't know what's got a hold of you, but if you can't snap out of it maybe this will...
İçine ne girdi bilmiyorum ama içinden atamıyorsun. Belki bu işe yarar.
Maybe it's you.
Belkide sensindir.
- Maybe you guys got it all wrong.
Belki de her şeyi yanlış anlamışsınızdır.
I'm hoping maybe you'll come and look at it later, help me make the room work for Elena's show.
Daha sonra gelip Elena'nın şovu için gelip bakabileceğini umuyordum.
Maybe it's time you let go of that and stop judging.
Belki olanları unutup yargılamayı bırakman gerekiyordur.
Do you know if grandma maybe moved it?
Acaba büyükannem kaldırmış olabilir mi?
Do you think it's maybe a good idea if I check around, see if anybody heard anything?
Araştırıp, soruşturmadan bunu yapmamız doğru mu sizce?
Maybe I used to have a reason to be on your side, but like you said this morning, it's over.
Belki önceden sana yardım etmek için bir sebebim vardı ama sabah senin de söylediğin gibi, artık bitti.
Maybe it's best I come when you're feeling better.
Belki daha iyi hissettiğin bir zaman gelmem daha doğru olur.
Do you think it's possible that maybe, just maybe, you're trying a little too hard to push Betsy out?
Sence belki, sadece belki Betsy'i biraz fazla zorluyor olabilir misin?
Maybe it's that girl? The one you saw in the well?
Belki de kuyudaki kızdır.
Maybe it's time you go find yourself a new one.
Belki de gidip yeni birini bulmanın zamanıdır.
Maybe you're the one who's giving it all to these people!
Belki bütün bu insanlara hastalığı sen bulaştırdın!
No, that's not possible. Maybe you should try it.
- Sen de denemelisin.
Maybe I have a little bit more faith in you to get it right.
Belki senin de doğru yola döneceğine biraz fazla inanmışımdır.
Maybe the way you did it for me, but there's gotta be a way.
Bana yaptığın öyle olabilir ama başka bir yolu olmalı.
Maybe you left it in some guy's bed.
Belki de adamın birinin yatağında unuttun.
Well, maybe it's not too late, you know?
Belki çok geç değildir.
It's what you used to ask for in your lunchbox every day, so I thought maybe your taste hasn't changed too much.
Her gün öğle yemeği olarak bunları isterdin ben de damak zevkin pek değişmemiştir diye düşündüm.
In fact, you know, maybe it's better
- Aslında biraz zaman geçirebilirsek...
Maybe it's about time I figure out my own thing, you know.
Belki de kendi uğraşımı bulmanın zamanı gelmiştir.
Maybe you should do it too.
Belki sen de yapmalısın.
Did you know that every time I mention your husband, you cross your arms or touch some part of your body, maybe to reassure yourself that it's yours and not his anymore?
Ne zaman kocanızdan bahsetsem kollarınızı bağladığınızı ve ya vücudunuza dokunarak vücudunuzun kocanıza değil de size ait olduğunu gösterdiğinizi biliyor musunuz?
I think maybe it's because you're so willing to call me on my shit... that you'll tell me other people jizzed on you.
Sanırım belki de diğer insanların senin üzerine bırakma saçmalığını bana açıklamaya bu kadar hevesli olduğundandır.
Maybe you could come and observe a class,'cause I think once you saw it in action, you'd see that we approach it with the respect... and the sensitivity that it deserves.
Belki de gelip dersimize katılmalısınız. Çünkü bence gelip gözünüzle görürseniz hem saygıyı hem de hak ettiği inancı verdiğimizi göreceksiniz.
Maybe it's time for you to reconsider your decision before you take the stand.
Belki de ifadeni gözden geçirme vaktin gelmiştir.
Maybe that's why you can't see it.
Belki de görememenin sebebi budur.
Maybe it's best you just sit this one out.
Bu davaya bakmasan daha iyi olur belki.
Maybe it's taking care of you.
Belki o sana göz kulak oluyordur.
And Peter, you... you always take responsibility for him, but maybe it's time he starts taking responsibility for himself.
Bir de, Peter onun sorumluluğunu hep sen üstleniyorsun ama belki de onun, kendi sorumluluğunu almaya başlama zamanı gelmiştir artık.
Maybe it's that Jordan she was going to meet, you know?
Belki de şu buluşmaya gideceği Jordan'dır, ne dersin?
Yeah, it's just that, you know, my cousin's name's Kevin, so it could get a little confusing, so maybe we should just...
Evet ben sadece, yani benim Kevin adında bir kuzenim var ve bu biraz kafa karıştırıcı olabilir. Bunun yerine beni- -
Maybe not. Were you there when it happened?
Olay sırasında orada mıydın?
Maybe it's time for you to go solo.
Belki de tek başına hareket etme zamanınız gelmiştir.
I mean... maybe it's time for you to break the sound of silence Father and face that troubled bridge head on.
Demek istediğim... Belki de bu sessizliği kırmanızın ve sorunlarla yüzleşmenizin zamanı gelmiştir Peder.
Maybe it's time to just, you know, air it out a little bit.
Belki de birazcık havalandırmanın zamanı gelmiştir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]