Maybe we should just go traduction Turc
178 traduction parallèle
Maybe we should just go home.
Belki sadece eve gitmeliyiz.
Maybe we should just go, like the Arabs, and not... and not tell McLeod.
Belki de aynı Araplar gibi, Mcleod'a söylemeden çekip gitmeliyiz.
Maybe we should just go back in there.
Belki de geri dönmeliyiz.
Maybe we should just go on and do imagine, then.
Haydi gidip Imagine'i yapalım.
Maybe we should just go back. Back?
- Belki de artık dönmeliyiz.
Maybe we should just go.
Belki de yürümeliyiz.
Then maybe we should just go to a motel and fuck all day.
O zaman belki de bir motele gidip bütün gün düzüşmeliydik.
Maybe we should just go call the judge.
Çözüm için belki de sadece yargıcı aramalıyız.
Maybe we should just go back to work.
Belki işe geri dönsek daha iyi.
Maybe we should just go and tell her who we are.
Belki de gidip ona kim olduğumuzu söylemeliyiz.
Maybe we should just go upstairs for a minute.
Beş dakika için yukarı çıksak.
- Maybe we should just go.
- Gitsek iyi olacak. - Hayır, hayır.
I mean, we talked about splitting up till the summer anyway, maybe we should just go through with it.
Yaza kadar ayrılmayı konuşmuştuk. Belki de öyle yapmalıyız.
Maybe we should just go and wait by the car.
En iyisi, gidip arabanın yanında bekleyelim.
- Maybe we should just go to the cops.
- Belki sadece polise gitmeliyiz.
Maybe we should just go back inside.
Belki de geri dönmeliyiz.
- Maybe we should just go.
- Gitsek mi? - Jason.
Well, if that's the way you feel about it... maybe we should just go our separate ways.
Eğer böyle düşünüyorsanız yollarımızı ayırsak iyi olur.
Maybe we should just go to the hotel.
Belki de otele dönmeliyiz.
Ok, maybe we should just go to the movie.
Peki. Belki de sinemaya gitmeliyiz.
Look, Peter, this second honeymoon was a nice thought... but maybe we should just go home.
Bak, Peter, bu ikinci balayı fikri çok güzeldi... ama belki de artık eve dönmeliyiz.
Um, meh-maybe we should just go home.
EE, belki de eve gitmeliyiz.
Maybe we should just go to the game.
Maçı izlemeye mi gitseydik?
It's just seeing everyone after so long... curious Kira... It's gonna rain. Maybe we should just go home.
Yağmur geliyor, belki de eve dönmeliyiz.
Maybe we should just go home.
Belkide eve gitmeliydik.
Maybe we should just go out there.
Belki de dışarı çıkmalıyız.
Maybe we should just go with a deejay.
DJ getirsek daha iyi olur belki.
Maybe we should just go play darts instead.
Belki de gidip dart oynamalıyız.
maybe we should just go back to being neighbors.
Belki tekrar komşu olmaya dönmeliyiz.
Maybe we should just think of this as one perfect week... where we found each other and loved each other... and then let each other go before anyone had to seek professional help.
Belki de bunu, birbirimizi bulduğumuz ve sevdiğimiz mükemmel bir hafta olarak düşünmeli... .. ve sonra da ikimizin de yardıma ihtiyacı kalmadan ayrılmalıyız.
If we can't be like Gareth and Matthew, then maybe we should just let it go.
Eğer Gareth ve Matthew gibi olamayacaksak, o zaman akışına bırakmalıyız.
- You know, maybe we should just forget everything and go home.
- Biliyor musun, belki de herşeyi unutup eve dönmeliyiz.
Now, I think maybe we should go back to the three days a week for just a little while.
Bence kısa bir süre Haftada üç güne geri dönebiliriz
You know, Marie, maybe we should just let it go for today.
Aslında, Marie, maybe Belkide bugünlük bırakalım artık.
She thought it would all go away if I did kiss you. Maybe we should. Jus-just to... see what it's like.
- Belki de nasıl olduğunu görmek için bunu yapmalıyız.
well, maybe we should go, uh, you know, just check out the show.
Belki de gitmeliyiz sergiye bakmalıyız.
Maybe we should just set a course, go to impulse and see what happens.
Belkide sadece itiş gücüyle bir yöne doğru gidip ve ne olacağını görmeliyiz.
Maybe it's just a sign that we should go home.
Eve gitmemiz için.
- Maybe we should just let them all go.
- Belki de hepsini serbest bırakmalıyız.
Those guys are picking us up in less than an hour... and if you're gonna act like this all weekend... maybe we should just tell'em we can't go.
Elemanlar bir saat içinde almaya geliyorlar... ve eğer tüm hafta sonu böyle yapacaksan... belki de gelemeyeceğiz dememiz lazım.
Um... maybe you're right. Maybe we should just let this thing go.
Belki konunun kapanmasına izin vermeliyiz.
Well, we could make out on the couch... but we're married, so maybe we should just fight and go to bed.
Kanepede sevişebiliriz ama evli olduğumuz için, kavga edip yatsak daha iyi olur sanırım.
So, Rory, I was thinking maybe we should go away this summer, just you and me.
Rory, bu yaz bir yerlere gidelim diye düşünüyorum. Sadece sen ve ben.
Maybe we should just skip the rest of dinner... and go right to the reward.
Belki de yemeği bırakıp... hemen ödüle geçmeliyiz.
Maybe we should just skip the rest of dinner... and go right to the reward.
Belki akşam yemeğini bırakıp... hemen ödüle geçebiliriz.
Well, Chloe, if she doesn't want to talk, maybe we should just let it go?
Chloe, konuşmak istemiyorsa belki de bu işi bırakmalıyız?
Maybe we should just go home. No.
Hayır.
Maybe we should just let it go.
Belki de peşini bırakmalıyız.
Euh ¡ I thought maybe we should go to see a movie, later, but I looked the paper, and it just all horror or talking monkeys, so ¡
Belki daha sonra sinemaya gideriz, diye düşünmüştüm ama gazeteye baktım ve sadece korku filmleriyle salak saçma filmler vardı.
Maybe we should go away and just take a couple weeksr a month.
Belki de birkaç haftalığına ya da bir aylığına buradan gitmeliyiz.
Maybe we should just hit the time capsule and go home.
Belki de zaman kapsülünü kırıp buradan gitmeliyiz.