Maybe you're not traduction Turc
1,351 traduction parallèle
Or maybe you're just not sure if Nathan's the right guy.
Belki de Nathan'ın doğru kişi olup olmadığından emin değilsindir.
Maybe you're not taking a step forward as a basketball player... but you're taking two steps forward as a man.
Belki, bir basketbolcu olarak bir adım ilerlemiyorsun ama bir adam olarak iki adım ilerliyorsun.
Maybe you're filling up, not dropping off?
Boşaltmıyor, dolduruyorsun.
Yeah, or maybe she thinks you're not taking it so seriously?
Belki de ciddiye almadığını düşünüyor.
Maybe when the Tooth Fairy saw it was your last baby tooth, she realized you're not a little boy anymore.
Belki Diş Perisi bunun son süt dişin olduğunu gördü ve senin artık küçük bir çocuk olmadığını fark etti.
Okay, maybe you're not her favorite person, but this is a chance for her to get to know you.
En sevdiği kişi olmayabilirsin ama bu seni tanıması için bir fırsat.
Maybe you're not willing to do that.
Belki sen bunu yapmayı istemiyorsundur.
But if you're not willing to do the same for Lana... maybe she doesn't mean as much to you as you think.
Ama aynısını Lana için göze alamıyorsan belki senin için sandığın kadar önemli değildir.
Maybe you're not the only one who can move like that... jay garrick... barry allen... wally west... whatever your name really is.
Belki öyle hareket edebilen tek sen değilsindir Jay Garrick, Barry Allen, Wally West, gerçek adın her neyse.
I mean, maybe you're not good at fixing stuff... but you stayed behind from school to help the family out.
Yani, belki bir şeyleri tamir etmede iyi olmayabilirsin... ama ailene yardım etmek için, okulundan geri kaldın.
You're not a cop, but I think maybe you wanna be.
Polis değilsin ama belki olabilirsin.
Could I just maybe keep your resident card if you're not gonna come back?
Geri gelmeyeceksen ikamet kartını alabilir miyim?
Maybe she was you and you're not!
Belki sen değilsindir!
So I'm thinking that maybe you're not so bad.
Yani belki o kadar da kötü değilsin.
You know, Dad, maybe you're the one who's not compatible.
Biliyor musun, baba?
Maybe you're just not asking her the right questions.
Belki de ona doğru soruları sormuyorsundur.
Maybe they're laughing about you when they're really not?
Öyle olmadıkları halde, sana güldüklerini düşünürsün?
Maybe you're not a badass.
Belki sert biri değilsin.
You know what, Dragan? Maybe you're right. Maybe I'm not a professional.
Biliyor musun Dragan, belki de haklısın belki de profesyonel değilim.
Maybe this guy is your real father. Maybe not. But if you don't find out, you're gonna spend the rest of your life wondering.
Belki bu herif senin baban belki de değil, ama eğer öğrenemezsen, bütün hayatını merak ederek geçireceksin.
You're not supposed to learn this lesson at 23, maybe... but you did get yourself into a complicated situation.
Belki bu dersi 23 yaşında almak durumunda değilsin ama kendini böyle karmaşık bir duruma kendin soktun.
Maybe you're not the suicidal type.
Belki intihar eğilimli bir tip değilsindir.
Maybe you're not dead.
Belki de ölü değilsindir.
Maybe you're not the sweet goody-maker everyone thinks you are.
Belki de herkesin olduğunu düşündüğü sevimli bir şekerleme üreticisi değilsindir.
Maybe you're not such a bad guy after all.
Belki de o kadar kötü bir adam değilsindir.
The lesson being, I guess, that... if there are all these different paths... then maybe it's not too late to change the one you're on.
Hikaye böyle devam eder, sanırım. Eğer bütün bu değişik yollar... Belki de hâlâ yolumuzu değiştirmek için çok geç değildir.
And maybe you're not even my real mother.
Belki sen de gerçek annem değilsindir.
Maybe you're not smart, either.
Belki sen de akıllı değilsindir.
Maybe that's why I'm an officer and you're not.
Belki de bu yüzden ben bir subayım, sen değilsin.
So, Grissom, I'm not sure of your ambitions, but if you're interested in taking on more responsibility, maybe a promotion, I'd be glad to...
Grissom, senin amacın ne bilmiyorum, ama eğer daha fazla sorumluluk istersen, belki bir terfi, bunu yapmaktan memnun olurum...
But if you can wake them, then maybe... they're not ghosts.
Ama uyandırılabildiklerine göre belki de hayalet değillerdir.
Come on in tight and get a gander of something you're not likely to see until your wedding night, and maybe not even then.
İyice sıkışın ve belki düğün gecenize kadar belki de asla göremeyeceğiniz bir şeye bakmaya hazır olun.
Okay, maybe it isn't much of a system. You're right, it's not.
Tamam, belki de benimki öyle güzel bir sistem değildir.
If you can't see it, maybe you're not ready.
Onu göremiyorsan belki de hazır değilsin.
- Maybe not, but at least now you're free for that date.
Ama en azından, şimdilik özgürsün.
She feels better her final few days, and you're not the same, maybe for years.
Son günlerini çok daha iyi geçirecek, fakat senin için öyle olmayacak, belki yıllarca etkisinden kurtulamayacaksın.
So I'm thinking maybe the reason you don't want surgery... is that while your husband will find you attractive no matter what, all the other men you're sleeping with might not be so open-minded.
Düşünüyorum da, belki de ameliyat istememenin sebebi kocanın seni her zaman çekici bulacak olmasına rağmen yattığın diğer erkeklerin onun kadar açık fikirli olmaması.
Yeah, well sorry, love, but seeing as you're not doing the operation... maybe they didn't make you a priority. Which floor?
Evet, üzgünüm tatlım, ama ameliyatı sen yapmayacağına göre önceliği sana tanıyacaklarını zannetmiyorum.
- Maybe you're not her type.
- Belki de tipi değilsindir.
Maybe because you're not there as a father.
Belki de bir baba olarak yanında olmadığın içindir.
Maybe you're not looking in the right direction.
Belki de doğru yöne bakmıyorsundur.
Since you're not having any luck with the hunting, maybe you should help Michael.
Avlanmada şansınız olmadığına göre, belki de Michael'a yardımcı olmalısın.
Maybe you're not here for the case at all.
Belki de buraya çanta için gelmemişsindir.
So, maybe the reason you've been dreaming about her... the reason that she claimed to be you when she was in that hospital... maybe you're supposed to... to help clear her name, tell the world that she's not a killer.
Onun katil olmadığını dünyaya anlatmandı.
Later, uh, when we're done here, if you're not too busy, maybe, um, we could -
Buradaki işimiz bittikten sonra Eğer vaktin varsa Belki, um, biz...
What? Maybe you won't be scared, if you're not alone.
- Yalnız olmazsan korkmazsın belki.
Maybe you're not in the best frame of mind to be having this discussion.
Haline bakılınca, bu konuşmayı yapmak için iyi bir zaman değil bu.
Maybe there's a way we can show them you're not so bad.
Belki onlara çok da kötü olmadığını gösterebiliriz.
If you're not always comfortable talking with me, maybe we should find you someone.
Ama benimle konuşurken rahat değilsen belki de sana birini bulmalıyız.
Only you're not getting it through your head, so maybe my friend here can help.
Kafana girmediyse, arkadaşım girmesine yardım edebilir.
Maybe you should just accept that, Instead of trying to be something you're not.
Belki de aslında olmadığın biri gibi olmaya çalışmayı bırakıp bunu kabullenmelisin.
maybe you're right 670
you're not my type 58
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not real 156
you're not 3927
you're not mad at me 38
you're not ready 114
you're not gonna die 103
you're not wrong 99
you're not my type 58
you're not serious 282
you're not listening 211
you're not real 156
you're not 3927
you're not mad at me 38
you're not ready 114
you're not gonna die 103
you're not wrong 99
you're not stupid 85
you're not going anywhere 673
you're not listening to me 216
you're nothing to me 17
you're not alone 369
you're nothing 173
you're not my father 78
you're not making any sense 120
you're not helping 147
you're not supposed to be here 135
you're not going anywhere 673
you're not listening to me 216
you're nothing to me 17
you're not alone 369
you're nothing 173
you're not my father 78
you're not making any sense 120
you're not helping 147
you're not supposed to be here 135