Mercy traduction Turc
7,745 traduction parallèle
Unofficially, his lady wife, Marie, favours mercy.
Gayri resmi olarak eşi Marie merhamet gösterilmesini uygun buluyor.
Mercy killing.
Can çekişmesin diye yaptım.
That's a mercy.
- İyilik etmişler.
A little girl was... at the mercy of a mad man.
Küçük bir kız çılgın adamın birinin insafına kalmıştı.
Even if it really did happen, sounds like mercy to me.
Gerçekten olmuşsa bile, merhamet göstermiş gibi geldi bana.
With God, there's mercy enough...
Tanrının herkese yetecek kadar merhameti...
- An angel of mercy.
- Şefkat meleği.
The chief administrator Thinks it's good promotion for the hospital - - Mercy doctors, saving lives on and off the job.
Baş idareci hastahane için iyi bir reklam olduğunu düşünüyor merhametli doktorlar görev başında olsun yada olmasın hayat kurtarıyor.
I showed you mercy.
Sana merhamet ettim.
Under his martial law, your business and your life are at the mercy of the Crown.
Sıkı yönetimi altında işin ve hayatın hükümdarlığın insafına kalmış durumda.
Oh, have mercy.
Tanrım.
And surely goodness and mercy will follow me through all the days of my life.
Ömrüm boyunca iyilik ve merhamet ardımca yürüyecek.
Hear my cry for mercy.
Kulak ver yalvarışlarıma.
Surely goodness and mercy shall follow me all the days of my life and I will dwell in the house of the Lord forever.
Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni ve Hep Tanrı'nın evinde oturacağım
I can't tell you how thankful I was to God for His mercy...
Tanrıya onu bana bahşettiği için dua ettim...
Killing her would be a mercy.
Ölüm onun için bir lütuf olur.
I Give you mercy.
Sana merhamet gösteriyorum.
If you don't want to show him mercy, show mercy to me.
Ona merhamet göstermek istemiyorsan bana göster.
To our conquering crusaders and the angels of mercy who have returned you to my side.
Galip gelen askerlerimize ve seni benim yanıma geri döndüren merhamet meleklerine içelim.
They showed no mercy.
Acımadılar.
I beg for your mercy, my lord.
- Merhamet edin, Lordum.
He is not worthy of mercy.
- Merhamete layık değil o!
Markham say it'd be a mercy killing, - putting Choo-Choo out of his misery? - He's lying.
- Markham, ÇuÇu'yu ızdırabından kurtarmak ötenazi olur mu dedi?
- I'm gonna take mercy on you. I'm not gonna "attempting to bribe an officer of the law" to your long list of offenses.
- Sana merhamet edeceğim ve "bir kanun adamına rüşvet verme teşebbüsünü" uzun suç listene eklemeyeceğim.
May God have mercy on your soul.
Tanrı günahlarını affetsin.
I listened to her begging for mercy and there wasn't anything I could do about it.
I merhamet için onu dilenci dinledi. Ve ı bu konuda yapabileceği bir şey yoktu.
But Heavenly Father... spared me through his mercy.
Ama Yüce Tanrı bana merhamet etti.
Show your daughter some mercy.
Kızına biraz merhamet göster.
And while his actions should be met with justice, his life... like any other human life should be met with mercy.
Ve yaptıkları adalet tarafından değerlendirilirken onun yaşamına da herhangi bir insanın hayatına olduğu gibi ... merhamet gösterilmelidir.
for the sake of Thy Son... forgive me, show me mercy, show me Thy light.
Beni affet. Merhamet et. Rahmetini göster.
Mercy! Come hither!
- Jonas, Mercy!
And thee, I told thee to keep watch of Jonas and Mercy.
Bir de sen! Jonas'la Mercy'ye göz kulak olmanı söylemiştim.
Mercy, come out.
Mercy, çık dışarı.
I be not Mercy, I be the Witch of the Wood and I have come to steal ye.
Ben Mercy değilim, Ormanın Cadısı'yım.
- Mercy! - Clickety-clackity.
Mercy!
Aye, it was a witch, Mercy, you speak aright.
- Cadıydı Mercy. Haklısın.
List not to her, Mercy.
- Onu dinleme Mercy.
- Mercy, she's but telling fantasies.
- Mercy, uyduruyor o kadar.
Why tell Mercy those horrible fantasies?
Mercy'ye bu korkunç palavraları neden anlattın?
That we might be thy children in thy love and mercy, but as we hunger for this food of our bodies so our souls hunger for the food of eternal life.
Sevdiğin ve merhamet ettiğin çocukların olabilelim. Vücutlarımızın bu yemeğe aç olması kadar ruhlarımız da ebedi yaşamın yemeğine aç.
Mercy?
Mercy?
Jonas, Mercy, come hither!
Jonas, Mercy! Buraya gelin!
Please you, Mercy.
- Lütfen Mercy.
Mercy.
- Mercy.
Jonas, Mercy, get up.
Jonas, Mercy. Kalkın.
Mercy told me herself by the stream, "I be the Witch of the Wood."
Mercy, derenin orada, benim Ormanın Cadısı olduğumu söyledi.
Jonas and Mercy.
Jonas ve Mercy...
♪ Have mercy.
İyi seyirler...
No. No mercy for that one.
Buna merhamet göstermek yok.
Mercy!
Mercy!
- Mercy!
- Mercy!