Messier traduction Turc
99 traduction parallèle
But of course you are joking Messier.
Ama tabi ki şaka yapıyorsunuz bayım.
But I could see in there today, it's gonna get sillier and messier... day by day by day.
Fakat bugün gördüm ki, iş gitgide daha saçma ve karışık olacak. Her gün, her gün.
Leetch spots Messier.
Leetch Messier'i gördü.
We'll take a time-out while Messier looks at some women's shoes.
Messier kadın ayakkabılarına baksın diye mola kullanıyoruz.
She gave him this hip check like Mark Messier.
Mark Messier gibi bir kalça vuruşu yaptı.
My life got uglier and messier and you sent me away.
Hayatım karıştıkça karıştı. Sen de beni gönderdin, değil mi?
That would be messier than pain cuffs, but far more entertaining.
Bu kelepçeden daha çok acıtır ama çok daha zevkli olabilir.
I've never seen a messier, more incoherent bookkeeping system.
Hiç bu kadar karışık ve tutarsız bir muhasebe sistemi görmemiştim.
My bathroom is messier than yours.
Banyom seninkinden daha dağınık halde.
Field work's a little messier than your test tubes and your GCMS.
Saha görevleri senin test borularından ve analizlerinden daha karışıktır.
It's a rule of life. The prettier the girl, the messier the car.
Bu hayatın bir kuralıdır ; kız ne kadar güzelse, arabası o kadar pistir.
It will continue to get messier.
Daha da kirli olmaya devam edecek.
... even if the season wasn't canceled. The Rangers got seven more years before they sniff the playoffs. How old is Messier?
- DeCesare çıkarılmasaydı bile Rangers'ın finalleri koklamak için bile yedi yıla ihtiyacı var.
Like, 80?
Messier kaç yaşında? 80 falan mı?
- The messier the better.
- Ne kadar kirli o kadar iyi.
You know, his music ; the freedom to pursue his dream... and that... kiss just made it a lot messier.
Müzik ; rüyalarını kovalama özgürlüğü ve o... öpücük her şeyi daha karışık bir hala getirdi.
Lot messier than that.
Bundan daha kötüydü.
type 2's are egocentrics looking for simple recognition type 3's are psychopaths, cold-blooded killers who leave far messier scenes.
2. türdekiler, kolayca tanınan ben merkezci kişilerdir. 3. türdekiler arkalarında karmaşık olay yerleri bırakan soğukkanlı psikopatlardır.
It was messier than I anticipated, but it was still a special day.
Beklediğimden daha da pis bir işti, ama yine de özel bir gündü.
His Messier code is GR554.
Dağıtık kodu GR544.
You two get caught, things get a lot messier for us.
İkiniz yakalanırsanız, bizim işimiz berbat olur.
This is a total mess, and it's about to get messier.
Bu tam bir karmaşa, ve daha da karmaşıklaşacak.
I believe, 1989, 1990 and Monsanto representatives had met with myself and my supervisor, Dr. Grenon and my director Dr. Messier.
- Sanıyorum 1989-90 yıllarıydı, Monsanto temsilcileri, yöneticilerim... Margaret Haydon, Veteriner, Kanada Sağlık Kurumu, 1983-2004. ... Dr. Dranan ve Dr. Messier ile bir toplantıya katıldım.
Agent Loeb's tissue is already deteriorating which makes it exponentially messier.
Ajan Loeb'un dokusu bozulmaya başladı. Bu da durumu daha zor hale sokuyor.
Globular cluster. Messier 3, I think.
Bence bu Messier 3 küresel yıldız kümesi.
You just need to understand where I work, things get a lot messier than where you work on the hill.
Nerede çalıştığımı anlaman lazım, İşler senin çalıştığın yerden daha karmaşık bir hal aldı.
The further you dig, the messier it gets.
Araştırdıkça pislik çıkıyor sanki.
I'm still having dreams about Mark Messier.
Hâlen Mark Messier'la ilgili rüyalar görürüm.
In the center of the Virgo Cluster... is a giant elliptical galaxy called Messier 87... perhaps 10 times the size of our Milky Way.
Virgo Cluster'ın merkezinde Messier 87 adında muazzam büyüklükte, eliptik bir galaksi var ve belki de galaksimiz Samanyolu'ndan 10 kat daha büyüktür.
Threats just make things messier.
Tehditler, olayı sadece daha kötü yapar.
Guarantee our bathroom is still messier.
Bizim banyodan daha kötü olması imkânsız.
Well, I've got something a little bit messier in mind.
Teşekkür ederim! Tanrım? Helen mı?
Maggie put the mechanism under the skylight and I mean right under it and do not let anybody move it there's less than ten minutes left, I'm going up stairs but I may need a diversion, the messier the better.
Ama tam altında dursun ve kimse dokunmasın. 10 dakikadan az kaldı. - Tamam. - Yukarı çıkıyorum ama onları oyalamamız gerek.
It keeps getting messier and messier.
Gittikçe dağınıklaşıyor.
This thing's gotten way messier Than it should have been.
Bu iş olması gerekenden çok karışık hale geldi.
Get this situation under control before things get any messier.
İşler iyice kızışmadan bu durumu kontrol altına al.
It doesn't have to get any messier Than it already has.
Ortalığın daha da karışmasına gerek yok.
If it's more of a mess, you want, I can be messier - - paintball in the kitchen.
İstediğin daha fazla dağınıklıksa daha dağınık olabilirim.
The messier the better, Garcia.
Didik didik et, Garcia.
Sharing this truth may make things messier, more complicated.
Bu gerçekleri paylaşmak, olayları karman çorman yapar daha da karmaşıklaştırır.
Little messier.
Gerçi biraz kirli.
First it's hot, then it gets messy, and then it ends, and then it gets even messier.
İlk olarak çok seksidir, sonra işler karışır ve sonra bittiğinde işler daha çok karışır.
I just know that this... whole thing couldn't be messier.
Demek istediğim bu şey çok daha kötü olabilir.
You know it's messier than that now.
Şuan ki durumdan daha karışacağını biliyorsun.
Cat used to say it was like living with a poltergeist, but messier.
Cat afacan bir periyle yaşamak gibi derdi, ama daha dağınığı.
And there are messier ways to do this, if you insist.
Eğer istersen, bunu yapmanın daha kirli yolları da var.
In retaliation, I have, of course, become messier and messier.
Ben de misilleme olarak daha dağınık oldum.
I've seen the amount of gap in the nerve, and I know it's messier, but I thought a nerve graft might be better.
Sinirdeki boşluk miktarını gördüm bu yöntemin daha karmaşık olduğunu da biliyorum ama sinir nakli daha iyi olabilir diye düşünmüştüm.
This doesn't have to get any messier.
Durumu daha da zorlaştırmayalım.
In fact, the messier the better.
Aslında, sakarlık daha güzel.
his killing's messier.
Onun ölümü plansız.