Metres traduction Turc
1,977 traduction parallèle
Finally, 90 metres down and we've reached melt water.
Sonunda, 90 metre aşağıda erimiş suya ulaştık.
It's three kilometres wide and 500 metres thick.
3 kilometre genişliğinde ve kalınlığı 500 metre.
I mean, this channel is about... Is it 400 metres wide?
Bu kanalın genişliği 400 metre var mıdır?
That wave is probably going to travel for 25 kilometres and it's going to move about 400,000 cubic metres of water every minute.
Bu dalga muhtemelen 25 km. daha ilerleyecek ve dakikada yaklaşık 400 bin metre küp su taşıyacak.
It may look normal, but below the first few metres, the water is stagnant and oxygen-free.
Her şey normal gözükebilir ancak birkaç metre derine inildiğinde su durgun ve oksijensiz hale geliyor.
The blast here would have vaporised a city larger than London, but the lump of rock that did it measured barely 50 metres across.
Buradaki patlama Londra'dan büyük bir şehri buharlaştırabilecek kadar büyüktü. Ancak ölçümlere göre, bunu yapan kayanın genişliği 50 metre bile değildi.
The crater is more than a kilometre across and nearly 200 metres deep.
Kraterin çapı bir kilometreden fazla ve derinliği yaklaşık 200 metre.
Mistress...
Metres...
Mistress Donna's with a customer.
Dur, Smith, Metres Donna'nın müşterisi var.
I thought Mistress Mary was more your type.
Ayrıca, Metres Mary'nin tam tipin olduğunu düşünüyordum.
We suspend it a few metres above the water.
Su üzerinden asacağız.
Your signature on this document binds you... not to go within 50 metres of my client.
Bu kağıda attığınız imza sizi müvekkilime 50 metreden daha az yaklaşmamak hususunda bağlar.
85 square metres.
85 metrekare.
I blush. When you're 2 metres away, my heart races.
İki metre uzaktayken, kalbim hızla atardı.
That surge was a body of water 4 metres high and the size of Ireland.
Dev dalgalar, sudan bir kütle gibiydi. olağanüstü derecede şiddetliydi.
If memory serves me, about 150 metres down there, on the other side, there's an air shaft.
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, 150 metre aşağıda, diğer tarafta.. ... bir hava boşluğu var.
What, you mean as a mistress?
Nasıl yani, metres olarak mı demek istiyorsun?
End to end Vrchlicky's books would measure 1,5 metres.
Uç uca sıralanan Vrchlicky kitapları 1.5 metre gelir.
I don't know, like, 50 or 100 metres?
Bilmiyorum, 50 - 100 metre kadar?
It's not 300 metres.
300 metre değil.
Depending on the wind, it may travel up to 300 metres.
Bir de rüzgarın durumuna göre yaklaşık 300 metrelik bir sapma gösteriyorlar.
He sees until the dump. It is to a hundred of metres.
Kaçacağımız yere yaklaşık yüz metre koşacağız.
200 metres plus, until the turn.
İki yüz metre sonra her şey bitmiş olacak.
- Help us out, mistress.
- Bize yardım edin, metres hanım. - Hayır!
Tonight's his weekly shack-up.
Bu gece haftalık metres ziyareti var.
'OK, guys, Bilis's shop is coming up 20 metres on your left'.
"TAMAM, beyler, Billis'in dükkanı 20 metre ileride solunuzda."
40 metres.
40 metre.
This thing only has a range of hundred metres.
Bu şeyin menzili yüz metre civarında.
He fell five metres.
5 metreden düşüp kafatası çatlamış.
Four metres long at birth, and weighing well over a ton, the calf's bond with its mother is incredibly strong.
Dört metre boyunda ve yarım ton ağırlığında doğan yavrunun annesiyle olan bağı inanılmaz derecede güçlüdür.
Here the reef drops away to the seafloor hundreds of metres below.
Burada resifler deniz tabanından yüzlerce metre aşağıya uzanır.
By 30 metres down, they're all but gone.
30 metre aşağıda artık hiçbiri yoktur.
Some of these weird wonderful structures have found a surprising home more than 200 metres below the surface.
Bu muhteşem ve tuhaf yapıların bazıları ilginçtir ki yüzeyin 200 metre altında kendilerine bir yuva bulmuşlar.
A natural sinkhole 400 metres across.
Genişliği 400 metre.
Formed when the roof of a huge cave collapsed, it's more than a 120 metres deep.
Kocaman bir mağaranın çatısının çökmesiyle oluşmuştur ve 120 metre derinliğindedir.
And in that time grow two and a half metres long.
Ve bu zaman zarfında iki buçuk metre boya ulaşırlar.
Reaching more than 15 metres long and weighing 30 tonnes these sharks have a titanic appetite to match.
15 metrelik boyu ve 13 tonluk ağırlığıyla bu köpekbalıklarının büyük bir iştahı vardır.
They dive to a 1000 metres or more, and travel for 1000s of miles across the seas.
1.000 metreden derine dalabilir denizlerde binlerce kilometre yol katedebilirler.
- 114 metres.
- 114 metre.
It's like 10 metres high.
10 metre yükseklikte.
I treated her like she was the mistress.
Ona bir metres gibi davrandım.
A human being reaches terminal velocity after falling 200 to 220 metres, depending on air resistance.
Bir insanın son hıza erişebilmesi, hava mukavemetine bağlı olarak... 200'den 220 metreye geçerken mümkündür.
The blade was moving at approximately 116 metres per second.
Keskin alet, hemen hemen saniyede 116 metre hızla hareket ettiriliyormuş.
- Your official mistress?
Baş metres!
But when I was last with child, the King took a mistress.
Ama en son hamileyken, Kral metres aldı.
The danger to you, and to us, is not that the King takes a mistress... but that he takes the wrong one.
Esas tehlike hem senin için hem de bizim için, Kral'ın metres alması değil yanlış kadını bulması.
But if you suppose the King is sure to take a mistress, then make sure she is your choice, and not his.
Eğer Kral'ın metres alacağını düşünüyorsan, senin seçimin olsun, onun değil.
CHAMPION 100 METRES BUTTERFLY
Marie Belfond 100 metre kelebekte şampiyon oldu.
By the kilo, it's cheaper, and please make sure the canvases are two metres high.
Kiloyla daha ucuz olur ve lütfen, tuvallerin boyu iki metreden az olmasın.
Two metres!
İki metre.
When you're 10 metres away,
On metre ötemdeyken... kıpkırmızı olurdum.