Moor traduction Turc
352 traduction parallèle
From one of your pursuers on the moor.
Kolay. Arazide peşinize düşenlerin birinden.
on a desolate moor in the dark, manacled to a murderer..
.. seni elinden kurtarmak için herşeyi yapabilecek bir katile..
She calls him... and he follows her out onto the moor.
O, onu çağırıyor... ve o da fundalıkta onu takip ediyor.
- Yonder. Right on west moor.
- Şu tarafa.Fundalığın batısına doğru.
'Tis on Bodmin Moor.
Bodmin Moor'da.
- To Bodmin Moor and back.
- Bodmin Moor'a gidip geldik.
I, fair Orlando, shall fight you, the black Moor.
Ben ki Orlando seninle savaşacağım Arap.
"Therefore, take heed... " and beware the moor in those dark hours when evil is exalted... "else you will surely meet the hound of Hell..."
Bu yüzden dikkatli olun şerrin ortaya çıktığı karanlık saatlerde çalılıktan uzak durun yoksa muhakkak Cehennem Köpeği ile Baskervilleler'in köpeği ile karşılaşırsınız.
The plain facts of the matter are that a fortnight ago... Sir Charles Baskerville was found dead on the moor.
Yalın haldeki gerçeklere göre iki hafta önce Sör Charles Baskerville çalılıkta ölü bulunmuş.
Under no circumstances... are you to venture out onto the moor alone at night.
Hiçbir şart altında gece yalnız başınıza çalılığa gidip maceraya atılmak yok.
Do as the legend tells... and avoid the moor when the forces of darkness are exalted.
Efsanenin dediğini yapın karanlık güçler yükseldiğinde çalılıktan uzak durun.
It'll only take you out of your way... whereas it's a short walk across the moor.
Bu ancak sizi yolunuzdan saptırır çalılığın içindeki kestirme yoldan yürürüm.
One of our largest prisons, called Dartmoor... lies only seven miles across the moor.
Dartmoor'daki en büyük hapishanelerimizden biri çalılığın 10 km kadar devamında.
Let us drink to my first day at Baskerville Hall... and to my firm belief... that the family curse is nothing but a legend... and that the hound of Hell will never again bring fear... to those on the moor at night.
Baskerville Konağı'ndaki ilk günüme içelim ve kati inancıma bu aile laneti denen şey efsaneden başka bir şey değildir ve Cehennem Köpeği gece bu çalılığa bir daha asla korku getirmeyecek.
But what made you decide to go across the moor to look for Sir Charles?
Size Sör Charles'ı çalılığın diğer tarafında aramaya iten sebep neydi?
There's a shortcut across the moor, sir.
Çalılığın içinde kestirme bir yol var efendim.
Barrymore... did you go across the moor because you half expected to find Sir Charles... because of the legend?
Barrymore efsane yüzünden Sör Charles'ı bulmayı umarak mı çalılığın içinden gittin?
It's a poor life on the moor, Sir Henry.
Çalılıkta yoksulluk var, Sör Henry.
The moor's no place for a girl.
Çalılık bir kıza göre değil.
I swear I saw a light out there on the moor as soon as you picked up the candle.
Sen mumu kaptığın gibi çalılıkta bir ışık söndüğünü gördüğüme yemin ederim.
It's essential that I go back to the moor.
Çalılığa dönmem şart oldu.
- How did you know he was on the moor?
- Fundalıkta olduğunu nasıl anladın?
What could have possessed him to come out alone on the moor?
Onu bu fundalığa getirecek neye kapılmış olabilir?
Buy why should they have them... when my brother was out on the moor, cold and hungry?
Ama kardeşim o bataklıkta aç ve üşümüş iken neden onlara götüreyim ki?
And so we are left with the moor and the mist.
Böylece bize bataklık ve sis kaldı.
We can walk back across the moor.
Fundalıkların arkasında yürüyüş yaparız.
Strange things are to be found on the moor.
Bataklıkta garip şeyler bulunabilir.
I, too, am a Baskerville, descended from Sir Hugo... descended from those who died in poverty while you scum ruled the moor.
Ben de bir Baskerville'im, Sör Hugo'nun soyundanım senin pisliğin bataklığa hükmederken ölenin soyundanım.
It is a war-torn, unhappy land... half Christian, half Moor.
Milattan sonra 1080. Savaşların ikiye böldüğü mutsuz bir ülke.
He rose above religious hatreds... and called upon all Spaniards, whether Christian or Moor... to face a common enemy who threatened to destroy their land of Spain.
Tüm dini kavgalara karşı gelip, bütün İspanyolları, yani Hristiyanları ve Berberileri... ülkeleri İspanya'yı tehdit eden ortak düşmana karşı birleşmeye çağırdı.
Betrayed by a Christian, saved by a Moor.
Bir Hristiyan tarafından ihanete uğramak, ve bir Berberi tarafından kurtarılmak...
I - It was a Moor.
Arap başıydı.
I will show you how a Moor can die.
Bir Faslı nasıl ölür, onu göreceksin.
A trick I learned from the heathen Moor.
Kafir arabın birinden öğrendim bu numarayı.
We might fly back, so build a signal fire on Moor Heights.
Geri gelebiliriz, o yüzden Moor tepesindeki işareti yak.
Some say he's a Moor, others believe he's a Spaniard.
- Bazıları onun bir Moor olduğunu sanır, bazılarıysa Spaniard olduğuna inanır.
Because they stuck it to me on the moor today.
Çünkü bugün beni kazıkladılar.
And o'er the moor and valley
And o'er the moor and valley
But since it is the anniversary of the last Moor leaving Spain I will grant clemency.
Fakat, Son Mağribi'nin İspanya'dan ayrılışının yıldönümü olduğundan merhabet ediyorum.
My father was a brawny Moor.
Babam iri yarı bir Araptı.
11 of June of 1941. A German submarine sinks the ship of American load Robin Moor.
11 haziran 1941'de, Amerikan vapuru Robin Moor, bir U-boat tarafından batırıldı.
Moor the boat!
Botu karaya yanaştır!
Why do you moor so far from the harbour?
Neden denize çapa atıyorsunuz, limana gitmelisiniz.
Grouse-Moor Hotel. - Inspector Clouseau. - Leaving?
Grouse-Moor Hotel'i.
The moor is intersected with paths.
Bozkır yollara ayrılmış.
There's a hostelry mark on the further edge of the moor.
Bozkurun uzak ucunda bir han işareti var.
You don't happen to know if the cattle on the moor...
Sığırlar bozkırda mı bilemezsin... Ne olmuş onlara?
Which way did they go? Across the moor?
Ne tarafa gittiler?
You are to organize a search of the moor.
Bozkırda bir arama organize edin.
I tracked them over to the moor but they disappeared.
Onları bozkıra kadar izledim fakat kayboldular.
You don't happen to know if the cattle on the moor...
Sığırlar bozkırda mı bilemezsin...