Mores traduction Turc
302 traduction parallèle
O Mores!
O Mores!
O tempora, o mores.
Ey zaman, ey ahlak!
My concern is not with the mores of society.
Beni ilgilendiren toplumumuzun örf ve adetleri değil.
O tempora! O mores!
O tempora!
I discovered that the questions I would ask any French person expressed an ideology that reflects not present mores but those of the past.
Farkettim ki, Fransız yurttaşlara hangi soruyu sorarsam sorayım bu soruların temsil ettiği görüşler... şimdiki zamana değil de geçmişe aitti.
Well, I think they should attack the attitudes of the lower middle classes which permit the establishment to survive and keep the mores of the country where they were in the 19th century and the ghastly days of the pre-sexual revolution.
Bence alt orta sınıfın tavırlarına saldırmalılar. Bu, düzeni ayakta tutuyor ve ülkenin ahlakını 19. yüzyılda bulunduğu yerde ve cinsel devrim öncesinin karanlık günlerinde tutuyor.
The year after, he call me. He say, "I have three mores."
Sonraki sene, beni aradı ve "üç tane daha var" dedi
Although the part of the doctor was played with gusto and verve, and the girl had a delightful cameo role. A puckish satire of contemporary mores, a droll spoof aimed more at the heart than the head.
Her ne kadar doktor rolünü zevkle ve şevkle oynadıysa da ve kız da muhteşem idiyse de, oyun hiç dikkatimi çekmedi.
He's studying sea birds sexual mores.
Deniz kuşlarının cinsel hareketlerini araştırıyor.
In these days of disintegrating values and lost mores when our children are exposed daily to the hazards of divorce, separation and families torn asunder it's comforting to think back to the days when a family like the Lenox family strove together.
Ahlaki değerlerin yıkıldığı... ve yitirildiği günümüzde... çocuklarımız her gün... boşanma ve ailelerin parçalanması tehlikesiyle karşı karşıyayken... Lenox ailesi gibi bir ailenin hep birlikte mücadele ettiği... o eski günleri hatırlamak bizlere huzur veriyor.
Would you boys like some milk and microwave s'mores?
çocuklar, biraz süt ve kurabiyeye ne dersiniz?
- These are s'mores stuff.
- Bunlar s'mores malzemeleri.
Music changes mores.
"Tatlı, tatlı müzik!"
But on the other hand as they say, O tempora, O mores.
Ama diğer taraftan dedikleri gibi : 'O tempora, O mores.'
Well, sexual mores being what they are in America, the third date is usually when two healthy adults decide whether or not to...
Şey, Amerika'da genellikle iki yetişkin üçüncü randevudan sonra şey yapıp yapmamaya
"Vulpes pilum mutat, non mores", as they say.
"Vulpes pilum mutat, non mores" dediklerindeki gibi...
"Vulpes pilum mutat, non mores" means, literally the wolf changes its fur but not its nature, Sir.
"Vulpes pilum mutat, non mores" sözü tam mânasıyla... "Kurt postunu değiştirir ama doğasını asla" demektir efendim.
If you smell s'mores, don't be alarmed.
Eğer kurabiye kokusu alırsan hemen heyecanlanma.
The compulsion is the result of a complex misplacement of values and a deviation from cultural norms and social mores.
Tutku ; yanlış şeylere değer verilmesi ve kültürel normlardan sapmakla oluşan, karmaşık bir şeydir.
Okay, think-think... campfires, s'mores...
tamam mı, düşün düşün.. kamp ateşi ve daha fazlası
- S'mores.
- Şeker kebap.
Now, these writers, each in their own way, reflected the mores and conventions of their times, and in many cases I think we'll find they challenged these mores as well.
Tüm bu yazarlar, kendi çaplarında zamanlarının gelenek ve göreneklerini yansıttılar. Ve de bir çok durumda, bizim de göreceğimiz üzere bu geleneklere meydan okudular.
Oh, it's merely a commentary on contemporary mores.
Bu sadece çağdaş ahlak kuralları üzerine bir yorum.
We'd like to take a moment to tell you this car chase is being brought to you by Snacky Smores.
Bu arada, araba takibini ekranlarınıza getiren şirket olan Snaky S'mores şekerlemelerine teşekkür ederiz.
- They're called s'mores, Buzz.
- Ona gözleme derler, Buzz.
Brought to you by Snacky Smores the fun of s'mores in a cookie.
Snacky Smores sunar Bisküvide Smores eğlencesi.
Fire can be our servant... whether it's toasting s'mores or raining down on Charlie.
Şekerleme kızartmaya ya da Vietnamlılara yağdırmaya yarar.
'Cause if you want. we can make s'mores.
Kurabiye yapabiliriz.
S'mores?
Kurabiye?
and he once barfed s'mores all over the lodge.
Bir keresinde de kulübenin her yerine yediklerini kustu.
The schnapps with the delightfull taste of s'mores!
Schnappslar biralar arasında en güzel tatlardan biridir!
- Hey, it does taste like s'mores!
- Hey, bunun tadı çok güzel!
C'mon, Randy! Have some S'mores Schnapps!
Hadi biraz daha Schnapps içelim!
Gonna need s'more s'mores schnapps!
Daha fazla Schnapps lazım!
Where's the s'mores schnapps?
Schnapps'lar da nerede?
- We're out of s'mores schnapps? !
- Schnappssız mı kaldık şimdi?
You and all the confederates will have all the s'mores schnapps you can drink for a year!
Bir yıl içerisinde, İstediğiniz kadar Schnapps içebilirsiniz!
You should stick around,'cause a little later we're gonna... make s'mores and sing "Kumbayah."
Takıl bize. Sonradan lokum kızartıp, "kumbayah" söyleyeceğiz.
Leone didn't feel Himself bound to any mores of the American Western.
Leone kendisini Amerikan western'lerinin tekdüzeliğiyle sınırlamamıştı.
Because of his twisted, puritanical mores?
Kendi çarpık ahlâk anlayışı yüzünden mi?
Long as I get my s'mores.
Mangalımı tüttürene kadar.
This girl's gonna kick back, make s'mores and relax.
Bu kız biraz mangal yakıp keyfine bakacak.
We're making S'mores.
Bunu düşünürüz.
- The S'mores girl?
- Şu ordövrcü kız mı? Evet.
Look, by going in there tonight, you're enabling the same misogynistic mores that kept women in bondage for the past 5,000 years.
Oraya girerek 5 bin yıldır kadınları bağlayan kadın düşmanlığını desteklemiş oluyorsun.
- Hey, Dad, can we make s'mores?
- Baba, krep yapalım mı?
- S'mores?
- Krep mi?
- Yeah, s'mores.
- Evet, krep.
Both of them already dead when somebody turned them into s'mores.
Ben oraya geldiğimde ikisi de çoktan ölmüştü.
S'mores?
Mangal?
And often as not, this reflected the social mores of the time.
Fakat çocuklar uyum sağlamazsa, egoları zayıf kalacaktı.