Moriarty traduction Turc
511 traduction parallèle
For years I have endeavored to break through the veil which shrouded him and at last I have seized a thread and followed it to Moriarity himself.
Yıllarca onun etrafını saran o perdeyi aralamak için uğraştım ve artık sonunda Moriarty'nin kendisine beni ulaştıracak olan yolu buldum.
I see that this express runs in connection with the boat so I think we've shaken off Moriarity very effectively.
Görüyorum ki bu tren, vapur ile bağlantılı, o halde Moriarty'yi epey bir silkeledik.
We must give Moriarity something to follow.
Moriarty'ye takip edecek bir şeyler vermeliyiz.
All gang safely secured, only Moriarity escaped the net, signed Mycroft.
Bütün çete ele geçirildi, sadece Moriarty kaçmayı başardı, imza Mycroft.
Professor Moriarity.
Profesör Moriarty.
Once he's behind bars I think I shall entitle my memoirs of these adventures the end of Moriarity.
Parmaklıklar ardında olduğuna göre bence bu maceralarla ilgili anılarımı Moriarty'nin sonu diye adlandırarak yayınlamalıyım.
An excellent title, Watson, but we must arrange that it isn't Moriarity who's left to write the memoirs.
Mükemmel bir başlık Watson ama anılarını yazacak olanın Moriarty olmamasını sağlamalıyız.
Good evening Professor Moriarity.
İyi akşamlar Profesör Moriarty.
Moriarity, this is no simple crime that you contemplate.
Moriarty tasarladığın şey basit bir suç değil.
This is not the Professor Moriarity, the master criminal I once knew.
Bir zamanlar tanıdığım suç dehası Profesör Moriarty bu olamaz.
He intended to call it the end of Professor Moriarity.
Başlığa karar vermişti Profesör Moriarty'nin sonu.
He hopes to frighten Moriarity into rushing Tobel into another hiding place.
Moriarty'nin korkarak Tobel'in yerini apar topar değiştirmesini umuyor.
Moriarity's dead, I tell you.
Moriarty öldü, kaçtır söylüyorum.
Moriarity would have been delighted.
Moriarty çok memnun olurdu.
So Professor Moriarity is alive.
Yani Profesör Moriarty yaşıyor.
Professor Moriarity also has the code and we must allow for his ability to decipher it.
Profesör Moriarty de koda sahip ve onu hemen çözebileceğini kabul etmeliyiz.
We must get to the first three men before Moriarity does.
Moriarty varmadan önce bu üç adama ulaşmalıyız.
This man has been dead for at least two hours and Moriarity isn't wasting any time.
Bu adam en az iki saat önce ölmüş ve Moriarty asla vakit kaybetmez.
Moriarity's got a big start and he's got the code?
Moriarty iyi start aldı ve şifrede elinde mi?
Obviously Moriarity hasn't broken the fourth code either.
Görünüşe göre Moriarty dördüncü şifreyi hâlâ çözememiş.
Leading us to Moriarity and Mr. Holmes.
Bizi doğrudan Moriarty ve Bay Holmes'e götürecek.
I shall be conscious long after you're dead, Moriarity.
Ancak sen öldükten sonra bilincim yerine gelecek Moriarty.
If Moriarity hears a shot he'll kill Holmes.
Eğer Moriarty silah sesini duyarsa Holmes'ü öldürür.
Moriarity's rooms must be up here.
Moriarty'nin yeri yukarıda olmalı.
Stay still, Moriarity.
Orada kal Moriarty.
Poor Moriarity.
Zavallı Moriarty.
You know this rather reminds me of a very similar account when I brought about the undoing of the notorious Professor Moriarty.
Biliyor musunuz, bu bana daha ziyade azıIı Moriarty'nin yaptıklarını ortaya çıkardığımda ileri sürülen buna çok benzer açıklamaları anımsatıyor.
This engine's been modified by our mechanical genius here, Moriarty.
Bu motoru buradaki mekanik dehamız Moriarty değiştirdi.
You see what sending out them negative waves did, Moriarty?
Bak Moriarty, olumsuz düşüncelerin neye yol açtı gördün mü?
Always with the negative waves, Moriarty.
Her zaman olumsuz enerji yayıyorsun, Moriarty.
"In my lifetime, I have recorded some 60 cases," "demonstrating the singular gift of my friend, Sherlock Holmes," "dealing with everything from the Hounds of the Baskervilles"
Sherlock Holmes'un dehasını kanıtlayan 60 davasını kaydettim, herşeyle ilgili, Baskervil Tazısı'ndan tutun da gizemli kardeşi Mycroft ve de şeytansı profesör Moriarty'ye kadar.
Sherlock Holmes finally closed his account with Professor Moriarty, the most dangerous criminal of his generation.
Nihayet, Sherlock Holmes, zamanın en azılı suçlusu olan Profesör Moriarty ile kozlarını paylaştı.
There deep down under the swirling water the infamous Professor Moriarty and the foremost champion of law of his generation will lie together for all time.
Aşağıda derin azgın suların içinde rezil Profesör Moriarty ile zamanın en başarılı kanun temsilcisi, birlikte ebediyen yatacaklar.
I had little doubt that my career had come to an end when I perceived the somewhat sinister figure of Moriarty standing upon the narrow pathway that led to safety.
Dar patikanın karşı ucunda, kendinden emin şekilde duran Moriarty'nin içindeki kötülüğü sezince, artık kariyerimin sonuna geldiğimden, bir an şüphelendim.
Even as Professor Moriarty disappeared into oblivion it struck me what an extraordinary lucky chance
Ancak Profesör Moriarty gözden kaybolduğu gibi kaderim de olağanüstü şekilde değişti.
I knew that at least one of Moriarty's henchmen would seek my demise now.
Moriarty'nin adamlarından en azından cesedimi aradıklarını biliyordum.
I'm not a fanciful person Watson, but I give you my word there were times during that climb when I seemed to hear Moriarty's voice screaming at me from out of the abyss.
Hayalperest değilim Watson, ama sana söyleyeceğimi söylemiştim. Tırmanma sırasında zaman, an meselesiydi. Uçurumdan Moriatry'nin bana bağıran çığlığını duymuş gibiydim.
Moriarty had not been alone.
Moriarty yalnız değildi.
The sea was exceeding rough during the channel crossing and the prospect of seeing London again and an intimate encounter with one of Moriarty's confederates plus the added pleasure of seeing my old friend Watson quite prohibited sleep on the railway train.
Kanalı geçerken deniz aşırı dalgalıydı ve Londra'ya yeniden kavuşma fırsatı ayrıca Moriarty'nin samimi olduğu suç ortaklarından biriyle tekrar karşılaşma ihtimali ve eski dostum Watson'u görecek olmam trende uyumamı oldukça engelledi.
I cared not about Parker but I care a great deal about the much more formable person who is behind him, the bosom friend of Moriarty.
Parker'a aldırmadım, ama asıl arkasındaki kişi önemli. Arkasındaki kişi Moriarty'nin can yoldaşı.
I knew Von Herder the blind German mechanic who constructed it to the order of the late Professor James Moriarty.
Von Herder'i tanırım, kör bir Alman makine teknisyeni. Bu silahı yapıp sabık Profesör James Moriarty'nin emrine tahsis etmişti.
Mind you Moriarty's name is enough to make any letter illustrious.
Aslında Moriarty'nin ismi herhangi harfi meşhur yapmaya yeter.
It was about this time that he was sought out by Professor Moriarty.
Bu seferki kötü namı Professor Moriarty'nin adamı olmasıydı.
Moran followed us with Moriarty and it was undoubtedly he who gave me those evil five minutes above the Reichenbach Falls.
Moran, Moriarty ile birlikte bizi takip etti. Ve hiç şüphe yok ki Reichenbach çağlayanın yukarısında beş dakikalık o uğursuz izni veren kişi o idi.
It's dark magic, Moriarty!
Şu anda değil. Bu kara büyü Moriarty!
Our adversary, my dear Watson, is none other than Professor Moriarty himself.
Bizim rakibimiz, sevgili Watson, Profesör Moriarty'den başkası değil.
Professor Moriarty, I presume.
Profesör Moriarty, sanırım.
- Who's got control of the computer?
- Bilgisayarın kontrolü kimde? - Onda. Moriarty'de.
- He does. Moriarty.
- İmkansız.
Captain, this character, Moriarty, he called for the arch.
Kaptan, bu karakter, Moriarty, o, "Kemer" i çağırdı.
The London buildings, streets, people, all gone, including Moriarty.
Londra, binalar, caddeler, insanlar, hepsi gider, buna Moriarty de dahil.