Muffin traduction Turc
1,319 traduction parallèle
I'm going to buy the New York Times, since you don't have it delivered. Then I'm going to have a green tea and a muffin and then look for a sweater set. This afternoon, if I'm so obligated, I'm going to collect someone's soul.
Evine getirtmediğin için gazete almaya dışarı çıkacağım sonra köşedeki kafede çay içip poğaça yiyeceğim sonra kazaklara bakacağım akşama doğru da eğer zorunda kalırsam ölmeden önce birinin ruhunu alacağım ve bunları yaparken güzel görünürsem iyi bir iş çıkarmış olacağım.
Want to split a carrot muffin?
Havuçlu keki paylaşalım mı?
I could really eat a muffin.
Gerçekten bir kek yiyebilirim.
Can I get a carrot muffin on the grill, extra butter?
Havuçlu kek alabilir miyim? Tereyağı bol olsun.
You're eating my muffin.
Kekimi yiyorsun.
Joey, could I have a sip of your coffee and a bite of your muffin?
Joey, kahvenden bir yudum, pastandan da bir parça alabilir miyim?
I'm splitting the muffin with him.
Keki onunla bölüşüyorum ben.
Tell us you sell your muffin mix.
- Kek karışımı sattığınızı söyleyin.
You have 12 dollars in you pocket you were going to use to buy... a Frappucino and a muffin when you skip history class after lunch.
Yemekten sonra tarih dersini asıp o parayla frapuçino ve çörek alacaktın.
Would you like an English muffin?
Çörek ister misin? - Hadi ama.
Thanks for the muffin.
Kek için teşekkürler.
You didn't need to page me 17 times between the time I bought the rum muffin and then threw it away because alcoholism runs in my family.
Romlu kek almak ve ailemdeki alkol problemi yüzünden fırlatıp atmam arasında bana 17 defa çağrı bırakmana gerek yoktu.
- It was a muffin.
- Kekti o.
Mr Reiner! Can I get you a muffin?
Bay Reiner, size çörek getirebilir miyim?
Look out, muffin head!
Dikkat et, krepkafa!
Why, there you are, my little sex muffin.
Evet, buradasın. Benim küçük seksi şempazem.
If that dress were any shorter I could see your English muffin.
Eğer elbisen biraz daha kısa olsaydı ingiliz kekini görebilirdim.
- Do you still know the Muffin Man?
- Kurabiyeci adamin yerini hala biliyormusun?
Fire up the ovens, Muffin Man!
Firini yak, kurabiyeci adam!
- But, Muffin Cake... C Minor, put it in C Minor.
- Fakat, Muffin Cake... Si, Minor, Si Minor ver bi
And another thing... no more muffin for you.
Bu arada, artık sana kek yok!
The muffin shop is closed!
Kek dükkanı kapandı!
We bought an Aunt Maple's chocolate muffin every morning.
- Her sabah çikolatalı muffin alırdık.
Aunt Maple's special chocolate muffin.
Clarabelle derdi ki. - "Özel çift çikolatalı muffin".
Guys who like Aunt Mable's chocolate muffins can't be all that bad.
- Çift çikolatalı muffin olayı var, o kadar kötü olamam sana.
That's good. So cheese omelet, extra bacon, crisp blueberry muffin and a Coke. - Make it a Diet Coke.
Bu güzel peynirli omlet, fazladan domuz pastırması, gevrek... yaban mersini keki ve kola.
You're going down, La Fleur, like a sweet muffin.
Boka sarıyorsun La Fleur, Tatlı bir kek gibi.
Can I get an English muffin, toasted well with jelly?
Reçelli bir kızarmış İngiliz tostu istiyorum.
and at the end of the street a strange old woman works in the bakery, which gives me a chocolate muffin.
Sokağın sonundaki fırında ise bana şekerli çörekler veren harika bir yaşlı kadın çalışıyordu.
- OK. - Is your muffin buttered?
- Çöreğin yağlı mı?
Would you like us to assign someone to butter your muffin?
Çöreğini yağlamana yardım edecek birini ister misin? - Neyi mi?
Can I get a bran muffin?
- Evet, kahve alabilir miyim?
Muffin.
Tatlım.
Don't cut the muffin!
Sakın kesme o keki!
I don't like... Muffin crumbs.
Kek kırıntılarını sevmem.
Well, at least there won't be any muffin crumbs at the birth. ( whimpers )
Neyse ki doğumda kek kırıntıları olmayacak.
Could you get me a muffin?
Bana bir kek alır mısın?
- I'm not getting you a muffin!
- Sana kek almayacağım!
Before Monica made an honest man out of him Chandler used to be my little love muffin.
Çok eskiden. Monica onu namuslu bir adama çevirmeden önce... ... Chandler benim minik aşk çöreğimdi.
Could you get me a muffin?
Bana bir çörek alır mısın?
- I'm not getting you a muffin!
- Sana çörek almayacağım!
- Coffee and whatever muffin you have.
- Kahve ve hangi kekten varsa. Geliyor.
Order me some coffee, a muffin, and onion rings.
Bana kahve, kek ve soğan halkası söyle.
I need that English muffin.
- Caesar, İngiliz keki nerede?
- It's flaxseed muffin month.
Keten tohumlu kek ayındayız.
Flaxseed muffin in the morning.
Sabah keten tohumlu kek.
Flaxseed muffin at night.
Akşam keten tohumlu kek.
I got a free muffin at the coffee shop.
Kahve dükkanından beleşe bir kek aldım.
A free muffin is, like, nothing.
Beleş bir kek hiç bir şeymiş.
Muffin crumbs? It's a new problem.
- Kek kırıntılarını mı?
Blueberry muffin to go. - You got it.
Tamamdır.