Muffled traduction Turc
626 traduction parallèle
[Muffled] Mmm.
[Gırtlaktan Ses] Mmm.
Muffled footsteps that were hard to ignore. I found it so intriguing I simply had to go up.
Merak ettim... gidip bir bakayım dedim.
... then we heard a muffled cry.
... sonra boğuk bir çığlık duyduk.
There wasn't a muffled cry.
Boğuk bir çığlık yoktu.
( MUFFLED ) Kitchen.
- Mutfakta.
Made of jersey, carrying its own capelet... and giving madam the muffled look.
Jarsenin kapelet üzerinde taşınışı... içindeki bayanın boğuk bakınışı.
'and, with muffled oar, silent... " Oh!
'demiş ve gıcırdamasın diye beze sarılan kürekle, sessizce... "
Her voice is muffled, like she's talking through a handkerchief.
Sesi boğuk geliyor. Sanırım araya mendil koymuş.
[Muffled Shout]
Polis!
" Presently, after a long silence, she heard a muffled sound...
" Uzun bir sessizlikten sonra anlayamadığı...
[muffled voices]
- Durun! - Bay Raigan. - Bunu yapamazsınız.
( Muffled ) Oh, shut up!
Sessiz ol!
Get in, get in. - ( Whistles nervously ) - ( Muffled banging )
- Girin girin
( Muffled cries )
( Muffled cries )
( Muffled ) What do you...
Ne yapmayı...
" From the ruins come muffled groans.
"Enkazdan bastırılmış inlemeler geliyor."
- "Lord have mercy upon our souls." - ( Muffled response )
Tanrım ruhlarımızı bağışla.
What we must do is keep the noble Duke on a string, to pursue his sordid pact with Protestants his politics muffled in a cloak.
Asil dükü uzak tutmalı, Protestanlarla yaptığımız anlaşmayı korumalı ve gizli politikamızı sürdürmeliyiz.
And the Queen muffled in her cloak, under the window?
Ve Kraliçe onun penceresi altında mı saklanıyor?
'A nd the thunder... rolled... in muffled avalanches... "
"Ve gök gürültüsü korkunç bir sesle gürledi ve..."
[Muffled] Oh, ain't that so cute?
Alo? Bekle!
Well, in this climate the vegetation grows so fast... that the village otherwise would be muffled.
Buradaki iklimden ötürü bitki örtüsü çok hızlı bir şekilde büyür ve köyleri tamamen otla kaplanır.
The waves, the engines... an occasional muffled prayer... and the sound of 50 guys all heaving their guts out.
Dalgalar, motorlar arada bir sessiz dua ve mideleri kalkmış 50 kişinin sesi.
- [Muffled Screams] - Be careful, Michael.
Dikkatli ol, Michael.
No! [Muffled Scream]
Hayır!
The sound muffled by the crash of thunder outside.
Dışarıdaki gök gürültüsü sesleri bastırdı.
And I am fed nothing but muffled funeral drums!
Ve cılız cenaze davullarından başka bir şey alamıyorum!
This is muffled with a blanket and anything else handy.
Bu da bir battaniye ve elde başka ne varsa onlar bastırılır.
Just wanted to say muffled...
Sacede şey demek... Boğuk
[Daniele, muffled] Oh, larry, don't forget the garbage.
[Daniele] Oh, Larry çöpü unutma.
And then a crack... and a muffled plop like a... like a ripe melon falling in the mud.
Sonra bir çatırtı boğuk bir "plop" sesi, tıpkı tıpkı olgun bir kavunun çamura düşmesi gibi.
" Alas, that love, whose view is muffled still
"Ah sevgi, gözleri bağlıyken bile nasıl da görür"
Muffled drums and dirges... a coffin and a flag wrapped in plastic... to protect it from the rain.
Trampetler ve marşlar eşliğinde... bir tabut, bir bayrak ve onu yağmurdan koruyan plastik muşamba...
How about a moment of muffled conversation for those who are treated and released?
Tedavi edilip salıverilenler için boğuk sesli bir konuşmaya ne dersiniz?
[Muffled voice] This is a real nice field dressing, fellas, but I can't breathe.
[Örtülü ses] Burası giydirilmiş sevimli bir yer arkadaşlar, ama nefes alamıyorum.
[Muffled laughter]
[Örtülü gülüşme]
[Muffled shouting]
[Örtülü bağırış]
Then the muffled sound of eight footsteps heading for the window.
Sonra cama giden boğuk ayak sesleri.
Muffled about the way you experience things.
Bazı şeyleri karşılayış tarzın anlaşılamıyor.
Sarah, I'm not muffled.
Sarah, öyle bir insan değilim.
"my body shivered and a muffled cry escaped my lips."
"... gövdem titredi ve dudaklarimdan boguk bir çiglik koptu. "
( muffled speaking )
Gary's'den sevgilerle. Teslim edilmiştir.
I'm going to take my hand away from your mouth, and you're going to be quiet, aren't you? [muffled whimpering]
Elimi ağzından çekeceğim ve sen de sakin olacaksın tamam mı?
" The muffled, close half talk of soft-fleshed women.
" Boğuk sesli, yumuşak tenli kadın.
" The muffled, close, half-talk of soft-fleshed women.
" Yumuşak tenli kadınların yarım ağızlı mırıldanışları.
The train muffled it.
Tren sesi örttü...
What... ( Muffled voices )
Ne...
( Blaney's Muffled Voice ) Rusk did it.
Rusk yaptı!
"Where do you usually go?" ( muffled voice )
"Genelde nereye gidersin?"
( muffled voices ) ( shouts : ) hey, hey, we're down here.
Hey, hey, biz burada aşağıdayız.
( muffled voices ) don't move.
Kıpırdama.