English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / My eldest

My eldest traduction Turc

211 traduction parallèle
My eldest had a sore throat and the youngest measles.
Benim büyüğün önce bademcikleri şişti, sonra da kızamık oldu.
I'll ask him for an autograph for my eldest.
Benim büyük için bir imza isteyeceğim.
My eldest daughter is practically on her honeymoon and everybody knows about it but me.
Büyük kızım neredeyse balayına çıkacak ve ben hariç herkes biliyor.
My eldest son.
Büyük oğlum.
My eldest has started.
Büyük oğlum sigaraya başmış.
No, my eldest daughter did
Evet, büyük kızım yaptı o işi.
You're my eldest brother.
Ağabeyimizsin.
Anyhow, he is the son of my eldest sister.
Neyse, en büyük kız kardeşimin oğlu.
From my eldest.
En büyüğümden.
This is my eldest son's room.
Burası benim büyük oğlumun odası.
" I wish to retire and have Yogoro, my eldest son, succeed me.
" Emekli olmayı ve büyük oğlum Yogoro'nun, görevimi devralmasını rica ediyorum.
Ichi, the wife of my eldest son Yogoro, was unlawfully kidnapped and forced to return to the castle.
İchi, büyük oğlum Yogoro'nun eşi, kanunsuzca kaçırıldı ve kaleye dönmesi için zorlandı.
My eldest brother...
Kardeşim...
Perchik, this is my eldest daughter.
Perchik, bu en büyük kızım.
My eldest son was sick, and he died this morning.
En büyük oğlum çok hastaydı ve bu sabah öldü.
My eldest son is playing here in this place and they go on working.
Benim en büyük oğlum da burada, bu yerde oynuyor ve burada çalışmaya başlayacak.
I have also written something to Edvard, my eldest son.
Ayrıca en büyük oğlum, Edvard'a da bir şeyler yazdım.
When my eldest son comes home from work tonight.
Bu gece en büyük oğlum işten dönsün.
And my eldest son is happily married with three lovely children, thank God.
Büyük oğlum mutlu bir evlilik yaptı. 3 güzel çocuğu var, Tanrıya şükür.
My eldest brother Congfang and my fifth brother Conghai escorted 4th sister Xianer to be married to Yanzhang.
Abim Congfang ve kardeşim Conghai... Ablam Xianer'ı evlenmesi için Yanzhang'a götürüyordu!
My eldest brother was stabbed to death.
En büyük ağabeyim bıçaklanarak öldürüldü.
The whole country's collapsed, all except... the sons of bitches... the thieves... their cohorts, and my eldest son :
Tüm ülke mahvoldu, sadece orospu çocukları hırsızlar işbirlikçileri ve büyük oğlum ; onlar büyük gelirlere kavuştular!
I hereby cede total authority... over all my dominions... to my eldest son Taro.
Bu nedenle, hükmüm altındaki her yerin, her şeyin üzerindeki yetkilerimi en büyük oğlum Taro'ya devrediyorum.
My eldest daughter, Sheila, 24, suddenly decided to be a teacher... so threw up her secretarial job two years ago to go to college.
24 yaşındaki büyük kızım Sheila birdenbire öğretmen olmaya karar verdi. İki yıl önce sekreterlik işini bırakıp üniversiteye başladı.
My eldest son is backstage.
En büyük oğlum arka tarafta.
Duryodhana, my eldest son, doesn't eat, doesn't sleep.
Duryodhana, en büyükleri, yemiyor, uyumuyor.
You are my son, my eldest son.
Sen benim oğlumsun, en büyük oğlum.
My eldest sisters were 14, 15.
En büyük kız kardeşim 15, diğeri 13 idi.
Do you wish to marry my eldest?
Büyük kızımla evlenecek misiniz?
And here, is my eldest son, Francois.
Bu da benim en büyük oğlum, Francois.
This is Jane, my eldest.
Bu Jane, en büyükleri.
He begins with congratulations on the approaching nuptials of my eldest daughter, but I shan't sport with your intelligence by reading his remarks on that topic.
Büyük kızımın yaklaşan düğününü tebrik ederek başlıyor. Fakat bu konuda yazdıklarını okuyarak sabrını zorlayacak değilim.
Why has my eldest son never spoken of you?
Neden büyük oğlum senden hiç bahsetmedi?
I was thinkin'it wouldn't be right for me to ask the two eldest to take my name.
İki büyük çocuğun soyadımı taşımasını istemenin doğru olmayacağını düşünüyordum.
The other, my fellow director, was his eldest son, Julian.
Öteki eleman, benim kardeş yönetmenim, onun en büyük oğluydu, Juliano
I gave my boots to the eldest, who was ill.
Çizmelerimi hasta olan en yaşlılarına verdim.
My sister's eldest had measles and then her Ernie broke his arm and her husband came out all over with boils, all in the same week,
Kız kardeşimin çocuğu kızamık çıkardı ve sonra Ernie kolunu kırdı, sonra kocası aynı hafta her yeri sivilceli olarak geri döndü.
He's my eldest son.
O en büyük oğlum.
Even more so, your eldest daughter Dior, my legitimate wife, by the terms of our union, you have refused me her hand... in order to give her to Saxewar, a stranger to our family.
Dahası, bağımızın adetlerine göre meşru eşim olan kızın Dior'u ailemizin dışından olan Saxewar'a vermek için onunla olan nişanımızı reddeddin.
As the eldest son, Mr. Holmes, I have expectations of inheriting my father's business.
Ben ilk çocuğum, Bay Holmes, babamın mesleğini devam ettirmem beklendi.
My condolences on the loss of your eldest son, paisan.
Büyük oğlunuzun kaybına taziyelerimi sunuyorum, hemşerim.
Karna was your eldest brother, my first son.
Karna senin en büyük kardeşindi, benim ilk oğlum.
My brother Tom's eldest boy.
Kardeşim Tom'un en büyük oğlu.
You're the eldest, so that makes you my number one.
En büyükleri sensin, bu seni, benim bir numaram yapıyor.
As you know, it's a very old custom in my family for the eldest son to adopt an orphan boy and raise him as his own, giving him a good education
Bildiğin gibi, yetim çocukları benimsemek ailemin çok eski bir geleneği. Ayrıca onu yetiştirmek için iyi bir eğitim vermek gerekli!
But the eldest who stayed at my father's home, died.
Fakat en büyükleri babamın evindeydi ve öldü.
My eldest daughter is moving back in with me, so I've been redecorating :
Bu yüzden evi yeniden dekore ediyordum.
The one is too like an image and says nothing, and the other too like my lady's eldest son... evermore tattling.
Biri tıpkı portre gibidir ağzını bile açmaz diğeriyse Leydim'in en büyük oğlu gibidir, hiç çenesi durmaz.
My dad is the eldest brother of Wu-tong's Seven Heroes
Babam "Wu Tong'ın yedi kahramanın" en büyüğüdür.
This is Simon, my eldest. Take off your cap!
Bu Simon, en büyükleri.
I'm the eldest in my family, too.
Ben de kendi ailemin en büyüğüyüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]