English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ M ] / My laptop

My laptop traduction Turc

623 traduction parallèle
Uh, could somebody grab my laptop there?
Laptop'ımı gören var mı?
Can I use my laptop computer?
Dizüstü bilgisayarımı kullanabilir miyim?
I'll have my laptop in all my meetings.
Laptop'um bütün toplantılarda yanımda olacak.
I can't use my laptop computer.
Dizüstü bilgisayarımı kullanamıyorum.
- I forgot my laptop and the disks.
- Bilgisayarımla disketleri unutmuşum.
Crack a government encryption code on my laptop?
Diz üstü bilgisayarımla hükümetin şifrelerinden birini mi kıracağım?
Data transmits to my laptop, gets triangulated.
Veriler bilgisayarıma aktarılıyor, hesaplanıyor.
Hey, Shaggy, I just pulled up the Scooby-Doo video game on my laptop.
Hey, Shaggy, Scooby-Doo video oyununu Bilgisayarıma koydum.
- I don't have my laptop. - Huh?
- Evet, Laptopum yanımda değil.
Using my laptop, I hooked into the Internet and found a meteorology website.
Dizüstü bilgisayarımla internette dolaştım ve meteoroloji sayfası buldum.
I checked my laptop, and the backup disk was gone!
Laptop'ımı kontrol ettim, yedekleme diski yoktu!
- I stay with my laptop, pal.
- Ben bilgisayarımla burada kalıcam.
My laptop is charged.
Laptop'um şarjı var.
Give me my laptop!
Bilgisayarım!
And not only did he recover my laptop but I got my first byline in the Smallville Ledger.
Hem bilgisayarım kurtuldu hem Smallville Ledger'a ilk haberimi yaptım.
Why don't you take it easy on your girlfriend? My girlfriend wouldn't leave my laptop to eat a muffin in a bathroom stall! Hey, she's not my girlfriend
- Söylesene be!
I kind of forgot we were even looking for my laptop
Arzunun ve korkunun karışımını görmek istiyorum.
I had our guy switch the monitoring to my laptop in case the general got it into his head to check.
Görüntüyü laptopuma koydurdum generalin kontrol etmesi durumuna karşı.
- I left my laptop here.
- Laptop'ımı burada bıraktım.
I've just brought up a recipe on my laptop and it crashed.
İnternetten yemek tarifi indirirken birden kesildi.
I really need to pick up my laptop from the IT guy before Johnson gets here.
Johnson buraya gelmeden önce bilişimci çocuktan laptop'ımı almam lazım.
In my laptop, it's on my palmtop,
Dizüstümde, avuç içimde,
Last week, when I got home, my laptop, my stereo system, my plasma screen everything was gone.
Eve geldiğimde, bilgisayarım, müzik sistemim plazma televizyonum, her şeyim çalınmıştı.
Got me. She kicked me out so fast that I forgot my laptop, and there's just some stuff on there that I don't want anyone else to see.
Beni o kadar hızlı kapı önüne koydu ki, laptopumu orada unutmuşum ve içindeki bazı şeyleri kimsenin görmesini istemiyorum.
Can I work on my laptop?
- Bilgisayarımla çalışabilir miyim?
I downloaded them onto my laptop.
Laptop'uma yüklüyorum.
Well, I did the best I can balancing my laptop while pulling five g turns. That's an exaggeration, boss.
Biri arabayı beş kere döndürürken bilgisayarımı kucağımda tutmak zordu.
The last thing I do remember, I was working on my laptop.
Son hatırladığım şey, laptop'umla çalışıyordum.
I want my laptop now.
Dizüstü bilgisayarımı geri istiyorum. Hemen.
I keep a journal on my laptop for the past, I don't know, three years.
Bilgisayarımda günlük tutuyordum. Üç yıl olmuştur.
You smashed my laptop?
Bilgisayarımı sen mi kırdın?
The friggin'maids took my laptop.
Kodumun hizmetçileri laptop'umu almış.
Let me use it until I get my laptop fixed.
Benimki düzelene kadar bunu kullanabilirim sanırım.
My corporate records are stored on my laptop.
Şirket kayıtlarım dizüstü bilgisayarımda kayıtlı.
My corporate records are stored on my laptop.
Şirket kayıtlarım dizüstü bilgisayarımda kayıtlı. Evet.
My laptop's gone.
Diz üstü bilgisayarım yok.
Tyler, will you download this onto my laptop?
Tyler, bunları benim diz üstü bilgisayarıma yükler misin?
- I'll get my laptop.
- Laptopumu alıyorum.
They also took my book proposal, my laptop... Don't touch anything.
Sadece klinik deneylerin kayıtlarını almakla kalmayıp, kitabımın müsveddesini ve dizüstü bilgisayarımı da almışlar.
What're you doing on my laptop?
Dizüstümle ne yapıyorsun?
I'll bring my laptop.
Laptopumu getireceğim.
Ugh, I shoulda brought my laptop - - I could've gotten so much work done.
Bilgisayarımı getirseymişim keşke. Bir sürü iş hallederdim.
They're just what my laptop needed.
Tam da dizüstüme göreler.
This is what I do when I have problems with my laptop.
Laptopımla sorunum olduğu zaman böyle yaparım.
When that design came up, my laptop froze.
Uçakta. Bu şekil ortaya çıkınca bilgisayarımın ekranı dondu.
Originally I wanted to it install on uh, my larger laptop and so I just did a search on the net and found where there were resources to get help
Ben yüklemeyi, aah benim koca laptop uma yapmak istemiştim ve nette bir arama yaptım ve yardım alınabilecek bir kaynak buldum
I sat over here and I put it on my lap, because it's a laptop and I just plugged it over there and...
Burada oturuyordum ve laptop'ım da kucağımdaydı ve şuradaki prize takmıştım...
When I got my new laptop I had to throw out all my files of rock'n'roll lyrics.
Yeni laptop aldığımda, rock'n'roll şarkı sözlerimi atmam gerekti.
Hey. Cracked my D.B.'s laptop. Got his appointment book.
Bizim kurbanın dizüstü bilgisayarına girip randevu defterini aldık.
I got a laptop in my car.
Arabada bir laptopum var.
I want just this kind of a laptop for my Shekhar.
Ben sadece Shekhar için bir laptop istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]