English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Name it

Name it traduction Turc

15,510 traduction parallèle
They're going to name it the "Frankie Bergstein Memorial Lube!"
Ona "Frankie Bergstein Kayganlaştırıcı Anıtı!" adını verecekler!
It doesn't even sound like a real name.
Gerçek bir isim gibi gelmiyor.
It's just so weird, I mean, I barely know the guy's first name and now he's married to Ali?
Bu çok garip. Yani, ben daha çocuğun adını bile bilmezken şimdi Ali'yle mi evli?
I'm here to tell you that it's not and that it's not mine either. It's the fault of only one man, and he has an extremely on-the-nose and alliterative name.
Buraya bütün bunların senin suçun olmadığını benim suçum da olmadığını aliterasyonlu, kendisine tam olarak uyan bir ismi olan adamın suçu olduğunu söylemeye geldim.
Well, I thought that it was time you got a code name.
Sana da bir kod adı vermenin zamanı gelmişti diye düşündüm.
It's not like we can prove that Adams isn't her real last name.
Sonuçta Adams'ın onun gerçek soyadı olmadığını kanıtlayabiliriz.
How do you know that bee's name? I did it!
- O arının ismini nereden biliyorsun?
Pike said if I put my name to it, then--then I get my badge back.
Pike dedim, buna Adımı koyarsanız Sonra - o zaman ben rozetimi geri almak.
Curtis. You know, it's funny because there's this super hacker who's wanted by the FBI whose name is also Noah Kuttler.
Gariptir, FBI tarafından aranan bir Noah Kuttler daha vardı.
- It was a Finnish name...
Fince bir adı vardı.
It's a name insult for Saamis.
Samiler için kullanılan aşağılayıcı bir ifadedir.
Is it a nice name for a girl?
Bir kız için güzel bir isim mi?
it's a nice name for a girl.
Evet, güzel bir kız ismi.
It seems a surprise they'd name a city after him.
Adını bir şehre vermeleri çok şaşırtıcı.
It has a name.
Bir ismi var.
Welfare is not as simple as the name makes it sound.
Refah kulağa geldiği kadar basit bir şey değildir.
A name I gave it.
Benim verdiğim bir isim.
It's the name of their favorite television show.
En sevdikleri televizyon programının ismi.
- What was the name of it again?
Grubun adı neydi bu arada?
A million dollars for naming rights, for the right to put your name where it matters.
İsim hakkı için bir milyon dolar, nereye gerekiyorsa isminizi koymak hakkı için.
I forgot, I... Was it my name?
Unuttuğun adım mı?
Yeah, it also explains why he didn't know my name or that we have met before.
Evet, adımı bilmemesini veya daha önce tanışmadığımızı açıklıyor.
It's not African, it's an Indian name!
Afrikalı değil, Bu bir hint ismi!
You will take his name just as it is.
İsmini taşıyacaksınız.
It's got a name, something force.
Adı da bir şey gücüydü hatta.
Mention her name again and you'll regret it.
Bir daha onun adını anarsan pişman olursun.
They signed over the deed to the place ; they put it in the sister's name.
Evin tapusunu kız kardeşlerinin üzerine yapmışlar.
For a century, you lived with my name, and you never did quite recover from losing it, did you?
Bir yüzyıl boyunca.. .. benim adımla yaşadın.. .. ve onu kaybetmenin verdiği korkuyla..
Comrade Lee, your name. Where do you want it written in the history books?
Yoldaş Lee, adınızı tarihin tozlu sayfalarının hangi bölümüne yazdırmak istiyorsunuz?
I seen it written right there on her breast, and I still can't spell her name.
Göğsünde yazdığını gördüm ama yine de okuyamıyorum.
I mean, with a name like this, it must happen all the time.
Böyle bir isimle, her zaman başınıza geliyordur.
You know, that's really disrespectful to poor what's-her-name. Damn it.
Zavallı "adı her neyse", bu ona büyük bir saygısızlık.
You mentioned one guy by name, but that was it.
Bir kişiden ismen bahsetmişsiniz, ama sadece bu kadar.
And it turns out I don't know any priest by that name.
O isimde bir papaz tanımıyorum.
I thought your son's name was Connor. It is.
- Oğlunun adı Connor sanıyordum.
It's a cute name.
Cici isimmiş.
Remember, the honor isn't in the name... it's in the deed.
Unutma onur soyadında değil, yaptığın şeylerdedir.
There's a Hellfire missile up there with your name on it.
Yukarıda isminin yazdığı bir Hellfire füzesi var.
I don't really know the name for it.
İsmini ne koyacağımı gerçekten bilmiyorum.
It's a very on-the-nose name, if you ask me.
Bana sorarsan cuk diye oturan bir isim olmuş.
I got it, the name, the whole "Lucifer" thing, and desire is like your superpower.
Anladım, anladım. İsmin, bütün bu Lucifer olayı falan. Arzular da süper gücün sanırım.
It's a very on-the-nose name, if you ask me.
Bana sorarsan oldukça isabetli bir isim olmuş.
Weird guy, apparently, with a weird name, too, but she can't remember it.
Anlaşılan ismi de tuhafmış ama hatırlayamadı.
Claim it's all done in the name of our father, but... it's for your sake, brother.
Hepsini babamızın adına yaptığını iddia ediyorsun ama kendin için yaptın kardeşim. Bir de bana gururlu derler.
'Cause the way you were screaming my name... it was pretty hot.
Çünkü ismimi haykırma şeklin çok seksiydi.
That can't be his real name, can it?
Gerçek ismi bu değildir herhalde değil mi?
Look, I'm glad we found the murder weapon, but it didn't come with a name tag.
- Bakın, cinayet silahını bulduğumuza memnunum ama bir isim etiketiyle birlikte gelmedi.
- Well, that's your name, isn't it?
- İsmin bu, değil mi?
If it's a boy we name him Rodrigo.
Eğer bir çocuksa, biz ona Rodrigo ismini verelim.
How did it know your name?
İsminizi nereden biliyordu?
It's my last name.
O benim soyadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]