English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Nano

Nano traduction Turc

605 traduction parallèle
After some extensive research, I've discovered that there's a nanomachine embedded in this bug's belly.
Kapsamlı bir araştırmadan sonra, bu böceğin göbeğinde gömülü bir nano-makine olduğunu keşfettim.
THE END
SON Çeviri : nano neco _ z
THE END Translation and Subtitles by Captions, Inc., Burbank
Çeviri : nano neco _ z
We met at last year's international conference on nanotechnology.
- Geçen senenin, nano teknoloji konferansında tanışmıştık
English subtitles by Yoshida Kaori Additional translation by Ubique, snOOpee, gerbil04 and Kuzuha
Çeviri : nano
KAZUKO INANO HOSEI KOMATSU
KAZUKO I NANO HOSEI KOMATSU
- I can't. There isn't another junction for seven or eight nanoseconds.
- Yapamıyorum 7 veya 8 nano saniye içinde önümüzde başka bir bağlantı yok.
You all right, Nano?
İyi misin Nano?
With our experience in nanotechnology, we could introduce destructive nanites into the Borg.
Nano teknolojideki şu an ki tecrübemizle Borg'ları içten yıkacak yıkıcı cins nanitler üretebiliriz.
The core element is based on an FTL nanoprocessor with 25 bilateral kelilactirals, with 20 of those being slaved into the primary heisenfram terminal.
Çekirdek element, 20'si ana heinsafram terminale bağlı 25 çiftli kelilaktiral ile bir FTL nano işlemciye dayanıyor.
I am implanting nano-cortical fibres in your cerebrum.
Beynine nano-kortikal teller yerleştiriyorum.
I've never seen a nanobiogenic weapon so resistant to radiation.
Radyasyona bu kadar dayanıklı nano biyojenik silah görmedim.
But in light of public feelings about Kubus, any ship with him onboard can't leave until it's undergone a security check to prevent sabotage, and that includes a molecular scan for nanotechnology.
Ama Kubus hakkındaki kamu vicdanının ışığı altında hiçbir gemi içinde Kubus varken sabotaj ihtimaline karşı güvenlik kontrolünden geçene kadar ayrılamaz ve bu da nano teknoloji olasılığına karşı moleküler tarama gerektirir.
Would you be satisfied just pottering around in a workshop building nano-circuit boards and playing with tricorders?
Bir atölyede nano devreler yaparak, tarayıcılarla oynayarak oyalanmaktan mutlu olur muydun?
You've been trying to incubate a nano-tech android.
Doğurabilir nano - teknolojik androidler üzerine çalışıyorsun.
Millions of nano-machines are suspended in chlodial solution.
Milyonlarca nano makine solüsyonun içinde harekete geçiyor.
The nano-cells are silicon-based, so they need glass to regenerate.
Nano hücreler silikon yapıdadır dolayısıyla, yenilenmek için cama ihtiyaç duyarlar.
.. nano-death.
.. nano-ölüm
A nano-tech synthetic organism, to be precise.
Nano-teknolojilerin suni organizmaları, kusursuz olabilir.
We'll destroy the prototype of future humanoid nano-technology.
Gelecekteki, bedensel nano-teknolojilerin ilk örneğini yok edeceğiz
Every nanosecond.
Her nano saniye.
encoded into the design of he Chyron chip.
Kiron çipin dizaynında kodlanmış gizli bir "nano-program" olduğunu biliyorum.
That's where Jobe merged the nano-matching hardware.
Burası Jobe'un nano-eşleştirme donanımını birleştirdiği yer.
Yeah, that's good, but you need to reinforce this copper tubing with a nanopolymer.
Evet, bu iyi ama kanalları nano-polymer ile kuvvetlendirmeniz lazım.
It's a very complex web of bio-neural circuitry, nano-fibers.
Çok karmaşık bir nano fiberden yapılmış biyo nöro çevrim.
They were retrieved from inside the head wound by nanites that I designed to recognize unusual DNA patterns.
Benim dizayn ettiğim nano robotlar tarafında, başta bulunana yaradan çıkardığım, farklı bir DNA.
You can't leave the little guy alone for a nanosecond.
Bu küçük adamı, bir nano saniye bile yalnız bırakmaya gelmez.
One nano-millimetre between fantastically hot and fucking freezing.
1 nano-milimetre. İnanılmaz sıcak ile dondurucu soğuk arasındaki mesafe.
Once inside the skin, they release a series of nanoprobes into the bloodstream.
Birkere derinin altına girdimi, kana bir grup nano robot yayıyorlar.
The first tissue to be attacked by the nanoprobes is the victim's blood.
Nano robotların ilk saldırdığı doku kurbanın kanı.
I doubt we can actually destroy the nanoprobes, but we might be able to slow them down.
Borgların nano robotlarını yok etmemiz konusunda şüphelerim var, ancak onları yavaşlatabiliriz sanırım.
Let's try a submicron dissection on the probes we've collected so far, see if we can discover the assimilation mechanism.
Şuana kadar elde ettiğimiz nano robotlar üzerinde ayrıntılı bir inceleme yapalım, bakalım onların asimilasyon mekanizmasını anlayabilecekmiyiz.
I hope to unleash an army of modified Borg nanoprobes into his bloodstream designed to target and eradicate the infection.
Umuyorumki enfeksyon yok edilmek üzere modifiye edilmiş Borg nano robotlarını kanına verdiğimiz zaman enfeksyonu yok edecektir.
As you know, I've been analyzing the nanoprobes.
Bildiğiniz gibi, ben Borg nano robotlarını araştırıyorum.
That way, the probe can do its work without being detected.
Böylece, nano robotlar görevlerini farkedilmeden yapabiliyorlar.
Nevertheless, if we teach the Borg how to modify their own nanoprobes, they'd have a blueprint to create a weapon to fight the aliens.
Eğer Borgları nano robotlarını nasıl modifiye edebilecekleri hakkında eğitebilirsek, yabancı türle savaşmak için bir planları olmuş olur.
Doctor, you're the only one on board with full knowledge of the nanoprobe modifications.
Doktor, nano robot modifikasyonları hakkında sadece sizin tam bilginiz var.
Prepare another dose of nanoprobes.
Başka bir doz Nano probese hazırla
If he knew it was a nano-bomb, he wouldn't carry it.
Bunun bir bomba olduğunu bilseydi asla taşımazdı.
- They were nano-bombs.
- Bomba yerleştiriyorlar.
People's attention spans today can only be measured in nanoseconds.
İnsanların ilgisini bugün nano saniyelerle ölçmek mümkün.
When you jumped in front of the other, we were able to adjust the power in the nanoseconds between the time it left the wall and struck you.
Sen diğerinin önüne atladığında, duvardan ayrılıp sana çarptığı zaman nano saniyelerde gücü ayarlayabildik,
There are residual nanoprobes surrounding the wound.
Yaranın etrafında, nano-sonda artıkları var.
Your nanoprobes?
Nano-sondalar senin mi?
It is possible that some of my nanoprobes infected the Doctor's mobile emitter.
Bir kaç tane nano-sondamın Doktor'un yayımlayıcısına bulaşması muhtemel.
Nanoprobes are encoded to utilize any technology they encounter.
Nano-sondalar, karşılaştıkları her türlü teknolojiyi kullanmak üzere programlıdırlar.
The nanoprobes must have extrapolated that technology.
Nano-sondalar o teknolojiye ulaşmış olmalılar.
My emitter fused with several of Seven of Nine's... nanoprobes.
Yayımlayıcım ile, Seven of Nine'ın bir kaç nano-sondası kaynaştı.
We're going to need nanoprobe warheads and plenty of them.
Yeterince, nano-sonda takviyeli savaş başlığına ihtiyacımız olacak.
THE TIME TO LIVE AND THE TIME TO DIE
İyi Seyirler Çeviri : nano neco _ z MEMUR KONUTLARI KAOSHIUNG İLÇESİ
It is a hidden "nano-routine"
Sakın bana engel olma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]