Narcotic traduction Turc
221 traduction parallèle
I gave her a very powerful narcotic, I'm sure it will be effective soon.
Kendisine çok kuvvetli bir yatıştırıcı verdim ancak etkisini birazdan gösterecektir.
It is perhaps the narcotic.
Belki ilaçtandır.
Suicide by poison, subdivided by types of poison... such as corrosive, irritant, systemic, gaseous, narcotic... alkaloid, protein, and so forth.
Zehre göre olanlar zehrin t ürüne göre ayrılır çürütücü, tahriş edici, gazla, alkoloidlerle, uyuşturucuyla,... proteinlerle, falan filan.
You've been suffering from narcotic poisoning.
Uyuşturucudan zehirlenmiştiniz.
Despair is a narcotic.
Umutsuzluk uyuşturucu gibidir.
It's a sort of cheap, mass-produced narcotic.
Kitleleri uyuşturan, ucuz bir uyuşturucu madde gibi.
Look around for narcotic.
Etrafta uyuşturucu arayın!
They got plenty narcotic in there.
Burada bir sürü olmalı.
One was a narcotic, the other a sedative.
Biri uyuşturucu, biri yatıştırıcı.
But they found it's a trap, like a narcotic.
Ama bunun da uyuşturucu gibi bir tuzak olduğunu anladılar.
You told me they used delusions as a narcotic.
Bana halüsünasyonu bir uyuşturucu gibi kullandıklarını söylemiştin.
Give him 500 micrograms of the psychedelic and 3 milligrams of the narcotic.
Ona, 500 mikrogram hayal gördürücü madde 3 miligram da uyuşturucu verin.
I impregnated the lashes of the whip with a powerful narcotic.
- Güçlü bir yatıştırıcı sürdüm kamçıya.
I gave her a very powerful narcotic, and I'm sure it will be effective soon.
Kendisine güçlü bir uyuşturucu verdim. Kısa sürede etkisini gösterecektir.
Every year you lead the narcotic bureau in arrests.
Her yıl en çok narkotik tutuklamasını siz yapardınız.
It's the toughest narcotic in existence.
Var olan en güçlü uyuşturucudur.
What narcotic was it that you gave Shilov?
Şilov'a ne tür bir uyuşturucu verdiniz?
Gaspar Calero is one of the richest, most powerful narcotic traffickers in Latin America.
Gaspar Calero Latin Amerika'daki, en güçlü uyuşturucu satıcılarından biri.
She was given narceine to rule out pre-op narcotic....
Ameliyat öncesi uyuşturucuyu çıkarması için ona narceine verildi.
Third... that the Delta fraternity routinely provided dangerous narcotic diet pills...
Üçüncüsü... Delta derneği üyelerine düzenli olarak...
This is Toyota Kawasaki here at the Mexican-United States border, where a huge task force of narcotic custom agents is preparing a surprise welcome for a vehicle which they say is constructed entirely of high-grade marijuana.
Toyota Kawasaki Meksika-ABD sınırından bildiriyor, narkotik şube ekipleri tamamen yüksek kalite marijuanadan yapıldığını söyledikleri bir araç için sürpriz bir hoşgeldine hazırlanıyorlar.
- On 22nd of September. he had a drink in Manhattan bar... when the narcotic brigade alighted for a routine control. " Police!
22 Eylül'de, Manhattan Bar'da içkisini yudumlarken narkotik ekipleri rutin bir kontrol gerçekleştirmişler.
Looks like a narcotic substance to me.
Bana uyuşturucu madde gibi geldi.
It's some kind of narcotic.
Bir tür narkotik.
But they found it's a trap, like a narcotic.
Ama bunun bir tuzak olduğunu gördüler. Uyuşturucu gibi.
Now, you told me once they used illusions as a narcotic.
Yanılsamaları uyuşturucu olarak kullandıklarını söylemiştin.
Furthermore, parolees are forbidden to carry firearms, to consort with convicted felons, to use narcotic substances and must report to this office once a week for counselling.
Ayrıca, şartlı tahliye edilenlerin silah taşıması diğer mahkumlarla vakit geçirmesi ve uyuşturucu madde kullanması yasaktır. Haftada bir de buraya gelip görünmelisiniz.
An urge which is older and younger than Marx resembles a narcotic
Uyuşturucu gibi Marx öncesinde ve... sonrasında varlığını sürdüren bir bağımlılıktır.
- It is a potent narcotic.
- Bu güçlü bir uyuşturucu.
In Palestine, he'd be offered wine mixed with myrrh, a narcotic to dull the pain.
Filistinde mahkumlara mirli şarap verilirdi.. bir narkotik acıyı hafifletmek için.
some narcotic thing. A lot of men were hurt.
Bir sürü yaralı varmış.
Nuke, the most addictive narcotic in history.
Nuke, tarihteki en etkili uyuşturucu.
It's a narcotic.
Bu bir uyuşturucu
There is paperwork required when you write a narcotic and I did not have time for that.
Uyuşturucu yazarken kırmızı reçete lazım. Bunun için vaktim olmadı.
Pride is a powerful narcotic but it doesn't do much for the autoimmune system.
Gurur güçlü bir uyuşturucu, ama bağışıklık sistemi için fazla işe yaramıyor.
Oh, them cameras are bad as any narcotic.
Onlar da narkotikler kadar kötüdür.
I'm tryin'to take care of mine, and I gave up that narcotic.
Kendime bakıyorum, uyuşturucuyu bıraktım.
Tell everybody that the smoke that comes out of a narcotic cigarette it is not smoke -
Herkese, ot sigarasından uzak durmasını söyle. İçmemelerini söyle.
But some experts say that the singing of an emotionless computer is nothing more than a type of narcotic. That's not true at all
Ama eleştirmenler onun duygusuz sesinin bir aldatmaca olduğunu söylüyorlar.
It says here that you were once convicted for possessión of a narcotic.
Burada bir kere uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandığınız yazıyor.
Is marijuana really a narcotic?
Esrar gerçekten uyuşturucu mu?
It's known as a natural narcotic and high levels in the body... cause concentration level to rise.
Doğal narkotik olarak bilinir ve vücuttaki yüksek seviyeleri konsantrasyon düzeyini artırır.
It's a narcotic.
- Biliyorum.
To reverse the narcotic effect.
- Narkotik etkiyi kaldırmak için.
Because of its frank depiction of sex and narcotic consumption... it is not for infantile intellects such as yours.
İçki tüketimi ve seksi açıkça gösterdiğinden dolayı sizin gibi küçüklere uygun değil.
I said you're being taken into custody for smuggling contraband and narcotic substances.
Kaçakçılık ve uyuşturucu satma suçlarından dolayı, gözaltına alınıyorsunuz, dedim.
The Son'a have produced quantities of the narcotic ketracel-white.
Son'a lar büyük miktarda bir tür uyuşturucu kenevir üretirler.
Heroin Bob, the guy who never did any drug in his life outside of beer... died from a narcotic overdose.
Eroin Bob, biranın dışında bile hayatında hiç hap almamış adam... narkotik overdozdan öldü.
What kind of narcotic was it?
Soruya cevap verin!
This noise is a narcotic to my sick heart.
Bu gürültü kalbimi uyuşturuyor.
We were developing a narcotic dependence on television... the marital aid that enables a couple to endure each other... without having to talk.
Seni gördüğüme sevindim. Televizyona bağımlı hale gelmeye başlamıştık. Ben de seni.