Neat traduction Turc
2,704 traduction parallèle
Plus, they got us these neat little rubber wristbands for free.
Ayrıca bir de bu zarif lastik bileklikleri dağıttılar.
You've made some really neat friends.
Çok iyi dostlar edindin.
Neat!
- Zekice!
It's a neat trick, though.
İyi numara ama.
"It'd be really neat to have a statue of Pat where he's laughing his ass off."
"Pat'in kıçıyla güldüğü bir heykelinin olması gerçekten harika olurdu."
Hey, that's a neat trick.
Güzel numara.
Okay, not too neat.
O kadar düzgün yapma.
And you have a perfect signature. It's a neat trick.
Harflerle ilgili önyargıların gider ve harika bir imza elde edersin.
God forbid you have an issue that doesn't fit into one of their neat little boxes.
Onların küçük odalarında sorun çıkartan herkesle probleminiz var.
- Why? It's too neat.
Bunlar çok düzenli.
Oh, neat car.
Güzel araba.
In a neat pile.
Yavaşça koysana!
Technically, there's no such thing as a neat pile.
Teknik olarak, yavaşça koymak diye bir şey yok.
Wrapped up all nice and neat.
Mükemmel ve düzgün şekilde hâlloldu.
In real life, nothing is that neat.
Gerçek hayatta hiçbir şey düzgün değildir.
It's not always that neat. You just keep adding pieces of the puzzle until a picture emerges.
Bir fotoğraf canlanana kadar yapboza parça eklemeye devam ediyorsun.
Neat. Wow.
Sek olsun.
I love- - this idea is neat.
Fikrinizi beğendim.
Well, you've got that tied up in a neat little bow.
Demek aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık?
It's really neat here, it feels great! What?
Ama burası çok düzgün farklı hissettiriyor!
Neat. I haven't been gone that long. I would remember someone who looked like you.
Gideli o kadar uzun zaman olmadı, senin gibi birini hatırlardım.
It creates a universe that looks as neat and ordered as our own.
Bizimki kadar dikensiz ve düzenli bir evren yaratır.
- Three and neat, sir?
- Sek ve üçlü mü?
And to dial that back, jamie has a neat idea That accounts for the fact that the cups will vary in mass.
Geri döndüğümüzde Jamie, bardakların kütlesinin sonuç üzerinde önemli etkisi olduğunu düşünmeye başlamış.
Ho-ho! Well, that's a neat hole, but I need to hit the dude.
Düzgün bir delik açtı ama dostumuzu vurmam gerek.
And you accomplished a pretty neat trick, too.
Ayrıca, oldukça zekice bir numara yapmayı da başardınız.
And he came on the set with a glass of that much neat vodka, and as usual... carried on as usual.
Sete elinde bu kadarlık sek votka ile geldi. Her zamanki gibi devam etti.
Jack, neat, and, uh, let me have one of those local beers you're always touting.
Jack, sek, ve şu yerel biralardan almama izin ver. Her zaman çığırtkansın.
He's out of practice, so he's not so neat.
Pratiğini kaybetmişti.
I'm a bit of a neat freak.
Biraz düzen manyağımdır.
Neat.
Muazzam.
Neat.
Şahane.
- Neat!
Harika!
How far the prisoner has to drop, according to his / her weight and physique, so the neck snaps nice and neat.
Her şeyi açıklıyor. Mahkum boyuna ve fiziğine göre hangi yükseklikten bırakılmalı ki boynu düzgün şekilde kırılsın hepsini gösteriyor.
Neat name.
Güzel isim.
Maybe Kassar's a neat freak.
Belki de Kassar'ın temizlik takıntısı vardır.
It used to be so neat and sleek, everything in its proper place.
Muntazam ve düzgün olmalıydı, hepsi yerli yerinde olmalıydı.
Another Macallan, neat.
- Bir Macallan daha. Sek.
Vodka, neat, four olives.
- Votka. Sek. Dört zeytin.
Hey, Ms. Vodka-Neat-Four-Olives. What's that called?
Bayan votka, dört zeytine ihtiyacım var.
Don't you want to keep our room neat?
Odamızı düzenli tutsak daha iyi olmaz mı?
Oh, neat!
Harika.
Are you boys excited for the neat scavenger hunt?
Hazine avı için heyecanlı mısınız çocuklar?
No problem. Neat!
Tamam olur.
God, everything's so neat.
- Tanrım, her şey ne kadar düzenli.
Maybe she's a neat person.
- Belki kız düzenli birisidir.
Mine's a scotch, neat.
Bana bir viski, sek olsun.
Chop it up, pound the pavement, walk the biz-neat.
İşimizi yapmak koşuluyla, tanıklarla konuşalım sokakları arşınlanlayalım, işyerlerini gezelim.
Money's decent and I like everything neat and tidy, OK?
Parası iyi ve ben her şeyin düzenli olmasını isterim, tamam mı?
Secrets don't come out all neat and tidy, Andy.
Sırlar öyle kendi kendine ortaya çıkmaz, Andy.
Neat.
- Güzel.