Negligence traduction Turc
453 traduction parallèle
It's your negligence that is responsible for my wife's death.
Sizin bu ihmaliniz yüzünden eşim öldü.
A charge you will see vanish into thin air here as the state, to cover up its own criminal negligence in not protecting this innocent man, proceeds in this savage attempt to kill as scapegoats these 22 bewildered souls.
Bunun ne kadar boş bir suçlama olduğu ve yalnızca devletin, suçsuz birini korumaktaki kendi aczini bu 22 şaşkın insanı kurban ederek örtbas etme çabasından kaynaklandığı bu mahkemenin sonunda ortaya çıkacak.
Go down to the jail and let out a howl about negligence.
Hapishaneye gidin ve ihmalkarliginiza yanin.
Nurse Holloway threatened me with legal action... when I used the words'criminal negligence. "
Cezai ihmal sözlerini kullanınca Hemşire Holloway beni dava açmakla tehdit etti. "
He claims negligence and superior rights and responsibilities arising out of that negligence.
Kendisi bir ihmalkârlık yapıldığını, bundan doğan hak ve sorumluluklar bulunduğunu iddia etmektedir.
Your negligence cost us a prisoner. Take it easy, Mac.
- Dikkatsizliğiniz bize bir tutukluya mal oldu.
of incompetence, criminal negligence... and the almost treasonable administration of our national defense... by the navy... and the war department.
Ordu ve donanmanın, - - ulusal savunmamızda göstermiş olduğu... sorumsuz,... acemice ve hainlik derecesindeki... yönetimin direk sonucudur.
"guilty of criminal negligence," that you meant that?
"acemice ve hainlik derecesindeki yönetim"
Negligence of the ordinary- - No. Forgive me- -
Bilerek yapılan- - Hayır, affedin- -
It's probably criminal negligence.
Herhalde suçlu ihmalkârlık falandır.
Civilian negligence will not be tolerated.
Sivil ihmalkârlıklara izin yok!
Though your negligence is inexcusable, I shall overlook it just this once.
Yalnızca bu olay için ihmalinizi göz ardı edeceğim.
The negligence of this man... claimed the lives of many of our brave.
Bu adamın ihmali yüzünden pek çok... cesur adamın hayatını kaybetti.
Should I condemn you all for your negligence!
Bu ihmali hepimizin kınaması gereklidir.
I think signing a nuclear disarmament pact with the Soviet Union is at best an act of naïveté and at worst an insupportable negligence.
Bence, Sovyetler Birliği ile bir nükleer silahsızlanma anlaşması imzalamak... iyi bir şey olabilir, ancak çok toy bir hareket ve en kötü ihtimalle büyük bir gaflet.
Your action in the past year has bordered on criminal negligence.
Geçmiş yıllarda karıştırdığınız haltlar neredeyse cezaî işlem gerektiren şeylerdi.
I hope you're not imputing negligence.
Umarım bölümümü işi boşlamakla suçlamıyorsunuzdur.
Valuable time has been wasted, several colleagues have been lost, and all through sheer negligence!
- Değerli zamanımız boşa gitti. Tamamen ihmalkârlıktan, birçok yoldaşı kaybettik.
We got a clear-cut case of negligence.
Ortada besbelli bir ihmalkarlık var.
- You should bone up on negligence.
- İhmalkarlık konusunda bir şeyler okumalısınız.
Lieutenant Commander Finney, Benjamin. This enquiry to determine whether a general court-martial should be convened against Captain Kirk, on charges of perjury and culpable negligence.
Bu soruşturmada askeri mahkeme gerekiyor ona bakılacak, resmi suçlamada yalan ifade verme ve ağır derecede ihmal var.
Charge : Culpable negligence.
Suçlama, ağır derece ihmalkarlık.
Specification : In that, on stardate 2945.7 by such negligence, Captain Kirk, James T. Did cause loss of life to wit, the life of records officer
Unsurları şunlardır yıldız tarihi 2945.7'de, Kaptan Kirk, James T., ihmalkar davranarak, ölüme neden olmuştur ve işbu sebeple, sicil subayı Binbaşı Finney, Benjamin yaşamını kaybetmiştir.
And even if there wasn't any I'm rather certain I can prove negligence on your part.
Ortada bir beceriksizlik olmasa bile... bir ihmaKarlık olduğunu kanıtlayabileceğime eminim.
Their negligence is evident but can't be tried by a circuit court.
İhmalleri açık ama gezici bir mahkemede yargılanamazlar.
Nelson's keen on negligence And grievous bodily harm at gray's inn.
Nelson Gray's Inn'de ihmal ve ağır yaralanmalara meraklıydı.
Stagnation, negligence.
Durgunluk, savsaklama.
I was to kill doctors Schaefer, Ives, and Welbeck... and the dialysis nurse, Miss Campanella... whose negligence caused my coma.
Schaefer'ı, Ives'ı ve Welbeck'i öldürmem gerekiyordu. Ve diyaliz hemşiresi Bayan Campanella'yı da komaya girmeme neden olduğu için öldürmeliydim.
Because of your negligence.
İhmaliniz yüzünden.
I assure you there wasn't any negligence on our side...
Sizi temin ederim ki, bizim bir ihmalimiz yok.
Slight negligence in his upbringing.
Onu iyi yetiştirememişim.
There's no excuse for negligence.
İhmalkarlığın mazereti olmaz.
The one relying on the statute... and the other, ordinary negligence.
Biri kanuna dayalı olarak... diğeri, kasıtsız ihmal.
But he was guilty of negligence... and his carelessness cost a man's life.
Fakat o ihmalden suçlu ve onun ihmalkarlığı bir adamın yaşamına mal oldu.
It was gross negligence, losing him that way.
Onu böyle kaybetmen çok büyük bir ihmalkarlıktı.
People have neglected to tell you what a nasty little bitch you are, and I'm makin'up for their negligence.
Bugüne kadar sana kimse, edepsiz bir cadı olduğunu söylememiş belli ki. Ben şimdi söylüyorum işte.
'I want you to go out there and find out if there was negligence involved.'
Oraya gidip işin içinde bir ihmalkârlık var mı öğren.
And we found out that James'death was the result of negligence and improper safety precautions.
Ve James'in ölümünün ihmal ve hatalı güvenlik önlemleri sonucu olduğunu öğrendik.
Dogshit Miller's gonna be fired for negligence.
Köpek boku Miller ihmalden yanacak.
His negligence concerns me.
Bu ihmal beni endişelendiriyor.
Their negligence is unforgivable.
İhmalleri affedilir gibi değil.
But it's been simple negligence...
Unutkanlık işte...
is it true your agency lost a major account due to your negligence?
İhmaliniz yüzünden ajansınız büyük bir müşteriyi kaybetti mi?
It wasn't really negligence on his part.
Onun açısından tam olarak bir ihmalkârlık sayılmaz.
In conformity with this ruling, an infection from extramarital intercourse on the part of a person with obligations arising from his terms of employment as an act of gross negligence...
Bu hükme binaen bir kimsenin çalışma döneminde sahip olduğu mesuliyetlerden vuku bulan evlilik dışı cinsel ilişki kaynaklı hastalık büyük bir ihmalkârlık olmakla beraber...
lncompetence, negligence. lf Gen. Busse- -
Becerisizlik ve ihmal yüzünden. General Busse- -
You were responsible and that's precisely why you can't touch the body because it may be used in evidence in a case of negligence.
Sen sorumluydun. İşte bu yüzden cesede dokunamazsın. Çünkü bir ihmal davasında kanıt olarak kullanılabilir.
Ed Horman filed suit charging 11 government officials... including Henry A. Kissinger... with complicity and negligence in the death of his son.
Ed Horman, Dışişleri Bakanı Henry Kissinger dahil olmak üzere 11 hükümet görevlisi hakkında, oğlunun ölümünde suça iştirak ettikleri ve ihmalleri olduğu gerekçesiyle dava açtı.
The thrust of this defence will be to answer... in the court, the press, and the public mind... to answer the accusation of negligence this completely... that not only do we win the case, but win the case so that it is seen... that this attack on these men and this institution... was a rank obscenity.
Bu savunmaya güvenmeleri mahkemede, basında ve kamuoyunda karşılığını bulmalıdır, görevi ihmal suçlamasını tümüyle çürütürken yalnızca davayı kazanmakla kalmayacağız, bu insanlara ve bu kuruma yapılan saldırının yüce değerlere bir tecavüz olduğunu da göstereceğiz.
Well, in short, everything that constitutes her life. We will prove that she was deprived through negligence... through the negligence of these... respected men.
Onun bu yeteneklerini bu saygın adamların ihmali sonucunda yitirdiğini size kanıtlayacağız.
Perez detected you probably due to Jude's negligence.
Jude'ün beceriksizliğinden olsa gerek.