English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Negotiation

Negotiation traduction Turc

1,092 traduction parallèle
There will be no negotiation.
"Hiçbir şekilde pazarlık yapılmayacak. " Bir :
All progress is a negotiation, Nora.
İlerlemek bir anlaşmaya varmaktır, Nora.
No negotiation.
Ne de pazarlık.
If you allow me to conduct the negotiation I can guarantee your demands.
Eğer görüşmeleri ayarlamama izin verirsen isteklerini gerçekleştiririz.
This is not about retaliation or negotiation and this is not about men versus women.
Ama Vito zorlayabilir. Joey zorlayabilir. Ve Carmine amca zorlayabilir.
I trust that once I give you this money... you and I will take separate paths... and that this negotiation will settle everything.
Önce bu konuda sana güveneyim sana parayı veririm herkes kendi yoluna gider ve bu pazarlık da burada biter.
My terms are not open to negotiation.
Koşullarım, tartışmaya açık değildir.
The Klingon Empire is tired of words of negotiation of the endless delaying tactics of the Federation.
Klingon İmparatorluğu, görüşmelerdeki ağız kavgasından Federasyon sonu gelmeyen geciktirme taktiklerinden bıktı.
Negotiation is a weakness.
Anlaşmaya çalışmak zayıflıktır.
This is not a negotiation.
Pazarlık etmiyoruz.
We got a contract negotiation coming up.
Yeni kontrat anlaşmaları yaklaşıyor.
You said he'd been reading your mind during the negotiation.
Görüşme esnasında onun senin aklını okuduğunu söyledin.
Negotiation is irrelevant.
Görüşme isteği geçersiz.
There will be no negotiation.
Pazarlık olmayacak.
- There will be no negotiation.
Pazarlık yapmayacağım.
I said there would be no negotiation... but if I may, I should like to make a bargain with you.
Pazarlık yapmayacağımı söyledim. Ama mümkünse size bir takas teklif edeceğim, bayım.
Well, uh, we're in a negotiation... with this naked, pink individual.
Bu çıplak, pembe şahısla... bir görüşme yapıyorduk.
Until now this negotiation has been handled by the Chicago police.
Şu ana kadar görüşme işi, Chicago polisi tarafından yürütülüyordu.
He was confident that the Soviet blockade of Berlin's western sectors would be enough to force the allies back to the negotiation table.
Berlin'in Batı bölümlerindeki Sovyet ablukasının, müttefikleri pazarlık masasına geri döndürmek için yeterli olacağından emindi.
But there has been no confrontation as far as we know, and some hope has been generated by suggestions of negotiation. "
Fakat bildiğimiz kadarıyla karşılaşma olmadı ve müzakerelerde sunulan öneriler vesilesiyle biraz umut belirmiş durumda.
Negotiation with the communists was very difficult.
Komünistlerle yapılan müzakereler oldukça zorlu geçiyordu.
That deadline having come and gone we feel that any renewed negotiation with Hosaka corporation should begin from scratch.
O süre sınırı geldi de geçti bile bizim düşüncemize göre Hosaka Grubuyla yapılacak herhangi bir antlaşma en baştan başlamalı.
There will be no negotiation.
Uzlaşma olmayacak.
You called him away from a union negotiation.
Sendika toplantısından çıkardın onu.
May I? Before we start this negotiation, it wouldn't hurt to raise your public profile.
Pazarlığa başlamadan önce toplumdaki ününüzü artırmanın bir yolunu bulalım.
This is a pretty big negotiation.
Onu ben de sevmiyorum. Ama pazarlık çok önemli.
Why does there have to be a trade, a negotiation?
Neden karşılıklı olmak zorunda olsun?
I believe that the quantity is open to negotiation.
Miktarın müzakere edilebilir olduğunu düşünüyorum.
When you ordered me to disarm the warheads during the negotiation, I anticipated an immediate attack.
Görüşmeler esnasında, bana o savaş başlıklarını etkisiz hale getirmem için emir verdiğinizde, ani bir saldırı bekledim.
This is one negotiation he won't want to miss.
Kaçırmak istemediği bir müzakere olacak.
There must be some room for negotiation.
Pazarlık yapmak için, açık bir kapı olmalı.
It's good to see the art of negotiation isn't lost on you, Captain.
Pazarlık yaparken kaybetmemek bir sanattır, Kaptan.
The negotiation was a ploy.
Pazarlıklar kandırmacaydı...
We must continue to rely on negotiation.
Müzakerelere güvenmeye devam etmeliyiz.
Negotiation?
Müzakerelere mi?
Well, it was a negotiation, Theo.
Bu sadece görüşmeydi, Theo.
No negotiation.
Müzakere yok.
This isn't a negotiation.
Bu bir pazarlık değil.
Now is the time for negotiation.
Şimdi görüşme zamanı.
Your Grace, I place you in charge of this delicate negotiation.
Peder, bu hassas pazarlıkla siz ilgilenin.
We are to meet in negotiation.
Görüşmelerde bulunduk.
Second, to use it on the negotiation table for money or to seek asylum to another country.
Birincisi, onu başka bir ülkeye satmak. İkincisi, para için pazarlık masasında kullanmak ya da sığınacak başka bir ülke bulmak.
- This is the art of negotiation.
Buna müzakere sanatı derler.
- The art of negotiation?
- Müzakere sanatıymış. Sabırlı ol.
This is not a negotiation, this is a necessity.
Bu bir müzakere değil, bu bir zorunluluk.
We'll continue this negotiation tommorow, when we're refreshed.
Bu müzakereye yarın biraz daha zinde devam ederiz.
This ain't negotiation time!
Pazarlık vakti değil!
I'm sorry. lt's not open for negotiation.
Üzgünüm. Bu parça pazarlığa açık değildir.
This is not a negotiation!
Bu bir pazarlık değil.
Why would the Goa'uld agree to this negotiation?
Goa'uld neden böyle bir pazarlığı kabul etsin ki?
I think we all should stay right here for one more negotiation.
Bence burada kalıp, bir görüşme daha yapmalıyız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]