Nephew's traduction Turc
1,562 traduction parallèle
that's not to mention that his nephew shawn is one of the 4400.
Yeğeni Shawn'ın 4400'lerden biri olduğu için değil.
See, we kind of need the power of three for a vanquish, you know, to save your nephew's future and all.
Bak, biz tür üç güç ihtiyacı bir vanquish için, bilirsin, yeğeni geleceği ve tüm kaydetmek için.
God forbid, were to happen to my nephew Wyatt, what do you think the police might do to try to figure out who did it?
Allah korusun, yeğenim Wyatt için ne vardı, polise anlamaya çalışın yapabilir ne düşünüyorsunuz kim yaptım?
I may have borrowed this from my nephew but let me assure you, what's underneath is all man.
Bunu yeğenimden ödünç almış olabilirim... ... ama emin ol ki altındaki şey tam bir erkektir.
I believe that's you very lovingly holding your nephew... who looks very happy in your arms.
Sanırım sevgiyle yeğenini kucaklayan da sensin. Kollarında mutlu görünüyor.
That's my nephew.
O benim yeğenim.
I got a 2 year old nephew who's not afraid of milk.
2 yaşında sütten korkmayan bir yeğenim var.
Don't tell me you're trying to make good on a certain nephew's medical expenses.
Sakın bana yeğeninin hastane masraflarını ödeyerek kendini affettirdiğini söyleme.
So your nephew's six, huh?
Yeğenin altı yaşında, ha?
I see that my nephew isn't here and it's important he lam it now.
Görüyorum ki yiğenim burada değil ve bu işe hemen koyulması çok önemli.
My nephew's fiancee.
Yeğenimin nişanlı olduğu kız.
My handsome nephew.
Yakışıklı yeğenim benim.
He says your nephew's moving into his neighborhood,
Yeğeni'nin, onun bölgesine girdiğini söylüyor.
See, Chrissy's not Tony's nephew.
Bak, Chrissy Tony'nin öz yeğeni değil
It's a new venture. My nephew's barely on his feet.
Bu yeğenim için yeni bir şeydi zaten..
Despite all I've been through with your son, my nephew, obviously I have no say in the matter.
Oğlunla yani yeğenimle o kadar şey yaşamış olmama rağmen demek ki bir zerre bile söz hakkım yokmuş.
- There's my favorite nephew.
- İşte en sevdiğim yeğenim.
In fact, I'm always telling my little nephew what's important is this.
Küçük yeğenime hep ne derim, biliyor musun? Her şeyden önemlisi bu.
- That's Prop Joe's nephew.
Prop Joe'nun yeğeni.
Will you defend my nephew when he's king?
Kral olduğunda, yeğenimi koruyacak mısın?
Like Emperor Constantine, who murdered his son, his wife, his brother-in-law and his nephew?
Oğlu Chrispus'u öldürdü, karısını boğdu, kaynını ve 11 yaşındaki yeğenini öldürdü. Siz onu aziz mertebesine koydunuz.
If you're wondering who the best boy is, it's someone's nephew.
En iyinin kim olduğunu merak ediyorsanız söyleyeyim. Birisinin yeğeniydi.
You know, your nephew's won that race four years in a row.
Biliyorsun, yeğenin bu yarışı üst üste 4 yıldır kazanıyor.
Oh he's cool. This is my nephew.
Oh o harika biri. benim kuzenim.
Ashalata's nephew is the greatest actor
Ashalatanın yeğenidir. En büyük aktör.
How's my nephew doing?
Yeğenim nasıl?
He's a nephew of my patroness, Lady Catherine.
O, patroniçem Leydi Catherine'in yeğeni.
My nephew's a research scientist, an expert on small mammals.
Yeğenim araştırmacıdır. Memeli hayvanlarda uzman.
- Freddy's my nephew.
- Freddy benim yeğenimdir.
He is responsible for his nephew's actions.
Yeğenini işten kovduğunuz için.
What's up, nephew?
naber yeğenim.
You see, the family expected his nephew George to get the lion's share, as he was Richard's favourite while his brother Timothy would get nothing at all.
Aile, aslan payını yeğeni George'un almasını bekliyordu. Richard en çok onu severdi. Kardeşi Timothy'ye de hiçbir şey kalmayacağını düşünüyordu.
You're talking about my daughter, tom's nephew... the woman i love.
Kızım hakkında konuşuyorsun, Tom'un yeğeni... sevdiğim kadın.
If you're fishing for an octopus, my nephew... you need a tightly woven net or he will squeeze through the tiniest hole and escape.
Amacın anlaşılamaz. Durdurulması imkansız bir tuzağa ihtiyacın var ya da ilk fırsatta burdan kaçmalısın.
- He's my nephew.
- Yeğenim olur.
Yeah, it's about my nephew.
Evet, yeğenim ilgili.
Alejandro our gardener, that's Carmen's nephew.
Alejandro bizim bahçevanımız, Carmen'in yeğenidir.
Look, we just heard from local Texas PD. You were right about Clurman's nephew.
Az önce Teksas Polisi'nden haber geldi, Clurman'ın yeğeni hakkında haklıymışsın.
- How about your nephew over here, huh? Yeah, that's worth the trip from New York, huh?
New York'tan geldiğime değdi.
I played Stamos's tough-guy nephew.
Stamos'un yeğenini oynadım.
Babette's nephew, Gary, is sleeping on them.
Babette'in yeğeni Gary onların üzerinde yatıyor.
My little nephew, he's crazy about him as well.
Küçük yeğenimde onun için deli oluyor.
But he's your nephew.
Ama o senin yeğenin.
I'm Michael, Joey's nephew.
Ben Michael, Joey'nin yeğeni.
It's not enough to make me miserable at work, so she meets my nephew, sees an opportunity to worm her way into my home and attack me from the inside!
İşteyken beni perişan etmesi yetmiyor, şimdi de yeğenimle tanışıp evime sinsice girip bana içten saldırmak için fırsat kolluyor!
This one has a very special place in my heart, see... Because he is my nephew and also, Montecito's own.
Bunun kalbimde özel bir yeri var, anlıyor musunuz çünkü o benim yeğenim..... ve ayrıca Montecito'nun elemanı.
I have a two-year-old nephew who won't eat anything but pasta with butter.
2 yaşında, tereyağ ve makarna dışında bir şey yemeyen bir kuzenim var.
My nephew is involved with, um, a charity for cerebral palsy.
Yeğenim, beyin felci ile ilgili bir yardım derneğinde çalışıyor
How's your nephew?
Yeğenin nasıl?
I have made a very sizeable donation to Oscar's nephew's...
Oscar'ın yeğenine yüklü bir bağış yaptım...
- Can you blame him? He's your nephew.
- Onu suçlayabilir misin?