Nerves traduction Turc
3,169 traduction parallèle
You're looking for a man probably with a history of military service, nerves of steel...
Çelik gibi sinirleri var askeri geçmişi... olan biri olmalı...
- You're getting on my nerves!
- Cinlerimi tepeme çıkarıyorsun.
Are you testing my nerves?
Sinirlerimi mi deniyorsun?
If you keep getting on my nerves I might explode
Sinirlerimi bozmaya devam ederseniz patlayabilirim.
That guy's gettin'on my nerves...
Benim sinirlerimi bozmaya başladı.
For a few days lately... you've been getting on my nerves.
Son günlerde sinirlerimi bozuyorsun.
It's just nerves.
Bu sadece heyecan.
Well, the whole "team" thing just got on my nerves after a while, you know?
Bir süre sonra bütün "takım" olayı sinirime dokundu.
That will soothe your nerves.
Seni rahatlatıcaktır.
Let me guess, your girlfriend is getting on your nerves and making you do your homework.
Dur tahmin edeyim, kız arkadaşın sinirlerini bozuyor ve ev işlerini sana yaptırıyor.
You know, we have all been mates for quite a long time, so we don't get on each other's nerves as much as we could.
Uzun süreden beri arkadaşız. Olabildiğince birbirimizin damarına basmamaya çalışıyoruz.
Thought you needed strong nerves in you job.
Sizin mesleğinizdekilerin çelik gibi siniri olması gerektiğini sanıyordum. - Güle güle.
How are the nerves in your fingers?
- Parmaklarindaki sinirler nasil?
- He was getting on my nerves.
- Aklımı okudun. - Beni sinir ediyorsun.
Perhaps my nerves have blinded me.
Belki de sinirim beni kör etmiştir.
My nerves are on edge skin. and not even going to prison.
Sinirlerim kedi gibi tetikte, artık hiçbir şekilde hapsedilemez.
Nerves of steel.
Çelik gibi sinirler.
Now it's chamomile for your nerves!
Yok efendim sinirlenince papatya iç.
- Have one, it will calm your nerves.
- Al bir tane. Sinirlerini yatıştırır.
The children get on your nerves.
Çocuklar da insanın canını feci sıkar.
You're getting on my nerves. Come over now!
Bu konuşmadan sıkıldım artık.
That's my nerves.
Gerilmişim.
Lavender tea, please, to calm my nerves.
Lavanta çayı lütfen. Sinirlerimi yatıştırmak için.
She gets on my nerves!
Bu kadın sinirime dokunuyor!
- My nerves are shot.
- Sinirlerime kadar çekiyorum. - Bu benim minibüsüm.
It's quite an unsettling feeling, to face one's nerves this often.
Sinirlerin bu kadar sık gerilmesiyle yüzleşmek büsbütün sıkıntı verici.
You've got a lot of nerves, sir.
Çok cesursunuz bayım.
My olfactory nerves are compromised. Come on.
Benin koklama sinirlerim gerginken karışıktır.Hadi.
Nerves.
- Sinirden.
- Listen to the doctor. With this new burden, your nerves could get the better of you.
- Doktorları dinle bu yeni sorumluluğunla beraber sinirlerin daha da çok yıpranacaktır.
Tasks that will test your nerves, your courage and your sanity.
Görevler sizin sınırlarınızı zorlayacak, cesaretinizi ve düşünebilmenizi.
Your fucking brother is starting to get on my nerves.
Lanet kardeşin sinirlerimi zıplatmaya başlıyor.
Even if it's just for your nerves.
Sinirlerini yatıştırması için de bir şeyler içebilirsin.
Benzo for nerves?
Sakinleşmek için Benzo mu?
Usually, when I'm getting on your nerves I can tell and I dial it back.
Genellikle sinirine dokunduğumda bunu anlıyorum ve kendimi geri çekiyorum.
It's a Broadway tradition... for nervous performers to take a shot of whiskey before going on... to calm their nerves and to mask the stench of bad dental hygiene.
Heyecanlı sanatçıların gergin sinirleri yumuşatmak ve kötü ağız kokusunu saklamak için bir tek viski atmaları bir Broadway geleneğidir.
They get on my nerves.
Sinirimi bozuyorlar.
It's supposed to calm my nerves. Okay, I hate to interrupt, but I need to ask a favor. Anything.
♪ See the money, wanna stay for your meal ♪
Antonio, you can't perform such a serious ritual just to settle the nerves of a crazy woman.
Antonio, sırf deli bir kadının sinirlerini yatıştırmak için... böylesine ciddi bir ayin yapamazsın.
Avery does have a sister, but Eugenia is currently institutionalized for nerves... Lesbian...
Avery'nin bir kız kardeşi var, ama Eugenia şu anda sorunlar yüzünden hastanede.
Well, I'm just hoping that some yoga and that meditation will chill her out, because she's really been getting on my nerves.
Yoga ve meditasyonun onu sakinleştireceğine inanıyorum. Çünkü gerçekten beni sinir ediyor.
You know what I used to do back in Kansas before auditions to steady my nerves?
Kansas'ta tiyatro seçmelerinden önce stresimi atmak için ne yapardım biliyor musun?
I assumed it was nerves at first, but he should've stabilized by now.
İlk önce bunun sinirlerden olduğunu düşünmüştüm, ama şimdiye kadar stabil duruma gelmeliydi.
But that could be adrenaline, nerves, stress.
Ama bu adrenalin, sinirler ya da stresten olabilir.
How about a drink to calm your nerves?
Sinirlerini yatıştırmak için bir içki içmeye ne dersin?
Anybody ever tell you your brand of espionage is hell on the nerves?
Seninle göreve çıkmanın sinirleri ne kadar yıprattığını söyleyen oldu mu hiç?
Not just nerves.
Cesaret edemiyordu.
All this love stuff is getting on my nerves.
Bu aşk olayları canımı sıkıyor.
I like this lady, but she's starting to get on my nerves.
Bu kadını severim ama sinirimi bozmaya başlıyor.
- You're getting on my nerves.
- Sinirime dokunuyorsun.
His nerves are shot.
- Bundan şikayetçi misin?