Nescafé traduction Turc
38 traduction parallèle
All we have is Nescafé.
Elimizde sadece Nescafé var.
It's better.
Daha iyi. Nescafé?
He got fascinated with Nescafé commercials...
Nescafê reklamlarından büyülenmişti...
Yes, in the Nescafé jar...
Evet, kahve kavanozunda...
Nechezol or Nescafé?
Arpa kahvesi mi, neskafe mi?
- Nescafé?
- Kahve alır mısınız?
The patron saint of the old Nescafé handshake.
Meşhur "Nescafé el sıkışmasının" ( Ç.N. elle tatmin etme ) piridir.
Nescafé?
Kahve ister misin?
The Nescafé you stole from the kitchen.
Mutfaktan çaldığın Nescafe'yle.
I brought you a Nescafé.
Sana Nescafe getirdim.
You don't like my Nescafé?
Nescafe'mi beğenmiyor musun?
You don't like my Nescafé.
Nescafe'mi beğenmiyorsun.
This regular TV, or Nescafé?
Bu her zaman ki televizyonmu yoksa Nescafe mi?
Why'd he say "Nescafé"?
Neden Nescafe dedi ki?
No, not you, Nescafé.
Hayır, sen değil, Nescafe.
The Nescafé's in the pan behind you.
Arkanızdaki dolapta Nescafe var.
No, make me a Nescafe.
Neskafe yap.
You make, as you do everyday, a bowl of Nescafe ; you add, as you do everyday, a few drops of sweetened condensed milk.
Her günkü gibi kendine Nescafe yapıyorsun her günkü gibi, şekerli konsantre süt ilave ediyorsun.
they are now just the heaviness of your limbs, your nagging migraine, the bitterness in your Nescafe.
Onlar artık sadece kolların ve bacaklarındaki yorgunluk can sıkıcı migrenin ve Nescafe'nin acılığına dönüştü.
all it took, practically, on a day in May when it was too hot, was the untimely conjunction of a text of which you'd lost the thread, a bowl of Nescafe that suddenly tasted too bitter, a pink plastic bowl filled with blackish water in which six socks were floating, this was all it took for something to snap, to turn bad, to come undone, and for the truth to appear in the bright light of day,
... bir Mayıs günü, hava çok sıcakken ucunu kaçırdığın bir metnin tadı birden acılaşan bir fincan Nescafe'nin kararan suda altı çorabın yüzdüğü pembe bir kabın bir araya gelişi fazlasıyla yetiyor bir şeylerin kötüye gitmesine çözülmesine yetiyor adeta bir delinin kafasına geçirdiği.
Nescafe with milk.
Sütlü Nescafe.
They take instant coffee and bubble gum.
Nescafe ve sakız alıyorlarmış.
I may have bought a tin of Nescafe.
Belki bir paket kahve satın aldım.
- Nescafe?
- Nescafe?
- It's instant. That okay?
Nescafe uygun mu?
Kill someone and make love to a man... There, I admit, that's not really my cup of... instant.
İtiraf etmeliyim ki birini öldürmek ya da kendi cinsimden biriyle sevişmek Nescafe fincanıma hiç uygun değil.
She lives on Nescafe and Salem Menthols.
Nescafe ve Salem ile beslenir.
I think there's some Nescafe.
Biraz Nescafe olacaktı.
There is filter coffee ready and Nescafe'
Fİltre kahvem var, Nescafem var.
I'm gonna leave the room, make myself a Nescafe.
Şimdi odadan çıkıp kendime bir neskafe alacağım.
Coca-Cola, sprite, water, tea, cafe, nescafe, cappuccino, mango, beer.
Kola, gazoz, su, çay, kahve, neskafe, cappuccino, mango suyu, bira.
'I'm Clare Short backing Iraq, Trinny and Susannah endorsing Nescafe.'
Ben Claire Short, Irak'ı destekliyorum. Trinny ve Susannah Neskafe'yi onaylıyor.
- I only got Nescafe.
- Sadece Nescafe var.
'Nescoffee'. What?
'Nescafe'( Güzel kahve gibi telaffuz ediyor )
'Nescoffee'.
- Ne? -'Nescafe'
It's, er... Nescafe, isn't it?
Nestcafe, değil mi?
Nescafe, cream, two lumps.
Neskafe, kremalı ve iki şekerli, değil mi?
Nescafe, cream, two lumps.
Neskafe, krema, iki şeker.