Neto traduction Turc
63 traduction parallèle
- What about you, Neto?
- Peki ya sen, Neto?
Neto, wake u.
Neto, uyan artık.
Let's have breakf ast together. I'm going throughsome estimates.
Neto, haydi birlikte kahvaltı edelim.
- Do youlay sorts, Neto?
- Sporcu musun Neto?
- Neto.
- Neto.
Neto, thenwhat?
Neto, soyadın?
Wilson SouzaNeto.
Wilson Souza Neto.
Comewith me, Neto.
Gel, Neto gel.
Thisway, Neto.
Bu taraftan Neto.
Neto is here, he's my friend.
Neto geldi. O benim arkadaşım.
Neto, the doctor's here.
Neto, doktor burada.
- Maybe... but fromwhat Neto told me, youwere too rough.
- Belki de ama Neto'nun bana söylediğine göre, oldukça kaba davranmışsınız.
- Neto, come here, lease.
Neto, buraya gel lütfen.
- Go ahead, Neto.
- Yürü Neto. Haydi.
Neto!
Neto.
Seak to me.
Neto! Neto! Konuş benimle.
Seak to me!
Neto! Neto! Konuş benimle.
That's my boy, Neto.
Adamım Neto.
There goes Neto, and he's through to the penalty area, playing beautifully, passing one player slowly, beautifully, there he goes dribbling that ball.
Neto geliyor ve penaltı sahasına girdi. Çok güzel oynuyor, bir oyuncuyu geçiyor yavaşça, harika bir şekilde, işte topu içeri veriyor. Ve Ekselans şut atıyor!
That night Neto and Matias chose the same I did ten years ago.
O gece Neto ve Matias benim 10 yıl önce seçtiğim yolu seçtiler.
Neto and Matias didn't have any chance.
Neto ve Matias'ın hiç şansı yoktu.
This is where Neto and Matias came in the picture.
İşte burası, Neto ve Matias'ın hikâyeye dahil oldukları bölümdür.
Neto and Matias believed everything.
Neto ve Matias her şeye inanırlardı.
You'll work here, Neto.
Sen burada çalışacaksın, Neto.
Neto was impulsive, he acted without thinking.
Neto aceleciydi. Düşünmeden hareket ederdi.
In Neto's hands, they would've burned.
Neto'nun gözünde hepsi çöp yığınıydı.
Stop that Neto.
Kes şunu Neto.
Calm down Neto No one knows I'm a cop.
Sakin ol, Neto. Kimse polis olduğumu bilmiyor.
If the police had any brains they wouldn't have allowed somebody like Neto to be in charge...
Eğer polislerde biraz akıl olsaydı Neto gibi birine kesinlikle görev vermezlerdi.
Neto was just like me.
Neto tıpkı benim gibiydi.
Neto, I'll include you, but don't forget my part.
Bu işe seni de dahil ediyorum, Neto. Sakın benim payımı unutma.
Let's go, Neto
Gidelim, Neto.
Neto, wanted to work for the police.
Neto, polisliğe hizmet etmek istiyordu.
Call it fate, but the same day I had lost hope of leaving BOPE was the day when Neto came in with his plan.
Kader diyebilirsiniz, ama BOPE'tan ayrılmaktan umudu kestiğim gün Neto'nun planıyla beraber çıkageldiği gün ile aynıydı.
- Hi Neto!
- Selam, Neto?
This is where Neto would come in.
Buradan sonra devreye Neto girdi.
Neto worked the system perfectly.
Neto düzene harika bir şekilde ayak uydurdu.
At least Neto fought fire with fire.
Neto en azından ateşe ateşle karşılık vermişti.
Neto got stuck in the repair shop.
Neto da arabaları tamir etmesine rağmen atölyede kaldı.
Neto, I told you this wouldn't end well.
Neto, sana bu işin sonunun iyi olmayacağını söyledim.
The Commander would punish him the most otherwise, the story of Neto and Matias would've been quite different.
Kumandan en ağır cezayı Fabio'ya vermişti. Aksi olsaydı, şu an çok farklı bir Neto ve Matias hikâyesi anlatıyor olurdum.
Neto, did you do what we said?
Neto, sahiden paraları siz mi aldınız?
But Neto saw the gangster reaching for his gun.
Ama Neto birinin silahına uzandığını fark etti.
Neto had a very restless finger, and he thought the guy was going to grab his gun.
Neto tez canlı olduğu için onun silahını alacağını sandı.
- We're going to die, Neto.
- burada öleceğiz, Neto.
Neto signed up because he liked war.
Neto'nun yazılma sebebi savaşı sevmesiydi.
- No, let me sleep!
- Neto, bırak uyuyayım.
So I had to choose between Neto and Matias.
Ben Neto ile Matias arasında bir seçim yapacaktım.
Neto was the most bloodthirsty.
Ama Neto aralarında en kana susamış olandı.
He signed up for Operation Holiness.
Neto hemen Kutsal Operasyon'a kaydolmuştu.
- Neto!
- Neto!