English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / No dice

No dice traduction Turc

264 traduction parallèle
No dice, Geoff.
İmkansız, Geoff.
- No dice, Jean.
- Olmaz Jean.
No dice.
Olmaz.
No dice.
Hiç şans yok.
The leg has to come off. No dice!
Bacak kesilmeli.
- No dice, huh?
- Hiç şansım yok ha?
Well, no dice, no dice.
Şansım yoksa, yoktur.
The police in every state have tried to find... the source of his money, but no dice.
Her eyalette polis parasının kaynağını arıyor, ama kimse bulamıyor.
Maybe, no dice.
Belki de iyi bir fikir değil.
No dice.
Elimde değil.
No dice. We'll hit the primary.
Birincil hedefi vuracağız.
No dice, boys.
Gerek kalmadı.
No dice.
Kumar yok.
Sorry, no dice.
Üzgünüm, imkânı yok.
No dice, Brad.
Maalesef, Brad.
It's no dice, Steve.
Bu kumar değil Steve.
No dice.
Maalesef.
No dice.
Nafile.
No dice.
Zar yok.
No dice.
Zar atmak yok.
No dice.
Olmayacak.
- No dice! It's dawn, pal.
Şafak söküyor arkadaşım.
- No dice.
- Umutsuzum.
No dice?
Umut yok mu?
No dice!
Bak bu hiç hoşuma gitmez.
Of course, they could just as easily tell me "no dice."
Sonra da "artık sana zar yasak" diyebilirler.
The time and the feelings match, but no dice in the place.
Zaman ve duygular uyumlu ama nafile.
I'm sorry, Major, it's no dice.
Üzgünüm Albay, umutsuz.
No dice.
Olmadı.
No dice.
Mümkün değil.
No dice. You infect the whole place,
Şansına küs evlat.
" The boss said,'No dice, son.
" The boss said,'No dice, son.
No dice.
- Sonuç sıfır.
- No dice?
- Olmayacak?
No dice, Bo.
Olmaz, Bo.
No dice, Chicago.
Olmaz Chicago.
- No dice, Dollface.
- Olmaz bebek surat.
No dice, Margaret.
Olmaz, Margaret.
No dice.
Mümkünatı yok.
There's no use crying if the dice happen to fall that way.
Zarlar öyle düşmüşse ağlamanın yararı yok.
- No dice?
- Gidemiyor musun?
- All right, let the dice go. No more bets.
Zarı fırlatın artık.
No dice.
Arka kapı kilitlendi.
I gambled in green pastures, the dice were my cousins and the dolls were agreeable with nice teeth and no last names.
İki hafta boyunca doyasıya kumar oynadım, zarlar dostumdu kızlar idare ederdi, dişleri düzgündü, soyadlarını hatırlamıyorum bile.
But these dice ain't got no spots on'em.
Ama bu zarların üstünde nokta yok ki.
Him and his no-spot dice!
O ve noktasız zarları.
- No dice.
- Hiç şansın yok.
- And I see a dice table, too. No blackjack?
- Ve bir de zar masası görüyorum.
No one can beat him to the draw with dice or with pistols.
Silah çekmede ya da zar atmada kimse onu yenemez.
What happens when you've mixed the batter? Do you dice the ham with the coriander? No, no, you put them in separately
Bulamacı hazırlayınca eti kişnişle küp küp mü doğruyoruz?
. I'd no idea that Alexander played dice.
İskender'in zarla oynadığını bilmiyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]