No notes traduction Turc
244 traduction parallèle
No notes must be kept.
Hiçbir notu saklamayın.
He left no notes, but it was obvious he assumed responsibility.
Geride bir not bırakmamıştı ama bu olaydan kendisini sorumlu tuttuğu apaçıktı.
- No notes? No outlines?
Not almıyor musun?
No notes, no messages.
Herhangi bir not ya da mesaj yok.
Enclosed - No notes to help?
- Yardımcı olacak bir şey yok mu?
- No notes.
- Hayır, yok.
There's no conclusion of the file, no summery, no notes,... no reason to explain why they gave up.
Dosyanın ne sonucu, ne özeti, ne de notları var,... ne de neden vazgeçtikleri ile ilgili bir açıklama.
He had no notes next to him.
Yanında hiç not yoktu.
- He quit... and he turned in his murder book and crime-scene photos... list ofevidence, but no notes.
- Suç mahallinde yazdıklarını... çektiği fotoğrafları, kanıt listesini bırakmış... -... ama hiç not yok.
A few coins, but no notes.
Sadece bir kac bozukluk, kagit para yok.
No notes, not a word out of place.
Not yok, yersiz tek kelime bulamazdın.
I have no notes.
Söyleceyek birşey yok.
No notes, no warnings of any kind.
Not yok, hiç bir uyarı yok.
There's nothing on the hard drive, there's no disks, no notes.
Sabit diskte, disklerde ya da notlarında birşey yok.
Oh, no, just making notes as I would in classes.
Hayır sanki sınıftaymışım gibi not ediyorum.
There was no way of stopping or changing it. He couldn't see anything but notes and couldn't hear anything but his trumpet.
# Notalardan başka bir şey görmüyor, trompetinden başka bir şey duymuyordu.
Dr Fulton has made no record of it, and nothing in his notes tells us what it is.
Doktor Fulton bunu kaydetmemişti ve notlarında da yazmıyordu.
Why, jotting down notes on how we sit and talk and eat and move just to save Father's face, no.
Nasıl oturup konuştuğumuzu, yiyip yürüdüğümüzü yazacaklar. Sadece babamı kurtarmak için.
No sour notes for me.
Ahenksiz müziğe dayananmam.
Those people who made up music notes... they made them up so that they could write down music, no?
Notaları icat edenler icat ettiler ki, müziği yazıya dökebilsinler, değil mi?
Jenny, love, you hurry now,'cause Mama don't want no more of them nasty notes from teacher about her baby bein'late.
Jenny, hayatım, şimdi acele et. Çünkü anne artık öğretmenden bebeğinin geç kaldığına dair uyarı almak istemiyor.
No need to take notes.
Not almanıza gerek yok.
No wrong notes, now.
Hiç yanlış yapmadık.
No, sir. I was just collecting my notes.
- Notlarımı toparlıyordum.
I couldn't get that thing to work, no matter many notes you left.
Ne kadar not bırakırsan bırak, bu şeyi çalıştıramam.
- No. Then send it before four as I have promissory notes to pay today.
Bugün ödenecek senetlerim var, saat dörtten önce gönder o zaman.
Any more notes or phone calls? No. Oh, no, no, no, no, no.
Telefonlar ve pusulalar var mı hala?
No flash cards, no crib notes on your sleeve?
Kolunda bilgi kartı, kopya kağıdı falan yok, değil mi?
No, I'm just gathering my notes.
Hayır, sadece notlarımı toparlıyorum.
Oh, no need for that, Perkins, I've just dashed off a couple of notes, one asking for a sponge bag, and the other sending for my lawyer.
Buna hiç gerek yok Perkins, az önce bir çift pusula gönderip birinde tuvalet çantası, diğerinde de avukatıma haber verilmesini istedim.
No? If you want my notes, you need to go to Iron Mountain.
Notlarımı istiyorsanız arşivlere gitmelisiniz.
No, it's nothing. It's, uh, notes.
Sadece, notlar.
Okay, no more notes, Chris.
Tamam, daha fazla not yok, Chris.
No more notes.
Daha fazla not yok.
Mrs. Sanders ain't going for that late shit no more. Yo, man, I need those notes for biology class.
Biyoloji sınıfı için notlara ihtiyacım var.
- I beg you, let me see these notes. - No.
- Yalvarırım şu notları göreyim.
You take notes for me, Ok? No problem.
Kaçırdıklarımı anlatısın.
No, these are just the notes, really.
- Hayır, bunlar sadece notlar.
- No, Tristen, that was just notes.
- Hayır, Tristen, bunlar sadece notlarda vardı.
No, I meant, are these eighth notes or what?
Hayır. Bunlar sekizlik nota mı? diye soracaktım.
Meanwhile, back in New York and still no closer to being in-put by Trey, Charlotte addressed thank you notes.
Bu arada New York'ta Trey'le hâlâ umduğu şeyleri başaramamış olan Charlotte, teşekkür mektuplarını gönderiyordu.
- No. He was blowing some bad notes there at the end.
Son kısımda birkaç kötü nota çaldı.
No. The notes in the rafters.
Kirişlerin üstündeki notalar.
No, but you can't say it's not a coherent vision, down to detailed notes on his foreign policy.
Hayır fakat detaylara inmeden görebilirsiniz.
No, I didn't put notes into anybody's box.
Hayır, benim kimsenin posta kutusuna not bırakmadım.
It'll be in your notes. There's no reference to the WFB in my notes.
- Notlarımda yok.
- My notes! You'll need them! No!
Notlarım, onlara ihtiyacınız olacak!
No, but we left notes.
- Hayır, ama not bıraktık.
- No, I'm taking notes on the case.
- Hayır, davayla ilgili not alıyorum.
We have a very firm rule : No comparing notes on current ops.
Güncel operasyonlar konusunda karşılaştırma yapmak yok.
No, that was in your attached notes.
- O raporumda yazmıyor!
notes 105
no noise 34
no nonsense 21
no note 45
no no 895
no nothing 196
no no no 496
no no no no no 78
no no no no 118
no noise 34
no nonsense 21
no note 45
no no 895
no nothing 196
no no no 496
no no no no no 78
no no no no 118