Nobles traduction Turc
556 traduction parallèle
And soon they were surrounded by a huge, well-shaded cemetery in which the Ottoman nobles and pious people wanted to enjoy in a posthumous way the benefits of the holy man's proximity.
Kısa süre sonra öldükten sonra bu kutsal zata yakın olmanın faydalarından nasiplenmek isteyen Osmanlı asilzadelerinin ve dindar kişilerden oluşan büyük ve gölgelik bir mezarlık tarafından etrafı çevrilmiştir.
you, my Nobles... you, my gallant General... you, my Archbishop... and you, my hero cousin.
Siz, benim soylularım... Sen, benim yürekli generalim... Sen, benim başpiskoposum...
I thank, too, those nobles... who defended the state when I was a child.
Sizlere de şükran borçluyum, Soylular. Çocukluğumda ülkemizi savundunuz.
If all the nobles got what they deserve, we wouldn't have enough pillories.
Soylular da hakettiğini bulsalar, rezil edecek şeyimiz kalmazdı.
True, we're not great thieves, like the nobles.
Utanmana gerek yok. Tabi, biz öyle soylular gibi, büyük hırsızlar değiliz.
We'll not let those nobles take away our right of sanctuary.
Soyluların, tapınak hakkımızı almalarına izin vermeyeceğiz.
"... he will refuse the nobles'demand...
"... talebini kabul etmeyecektir... "...
The people fear the nobles'influence upon you, sire.
Halk, soyluların sizi ikna etmesinden korkuyor, Efendim.
Destroy these false nobles who want to be kings.
Kral olmak isteyen ne kadar sahte soylu varsa yokedin.
We've come to save her from the nobles who want to hang her.
Asılmasını isteyen soylulardan kurtarmaya geldik kızı.
- Not even the nobles?
- Soylular bile mi?
- Not even the nobles.
- Soylular bile.
You can't let those thieving nobles hang an innocent girl.
Bu hırsız soyluların, masum bir kızı asmalarına göz yumamazsınız.
You and your nobles might be permitted to live on in luxury.
Sizin ve soylularınızın lüks içinde yaşamasına izin verilebilir.
But there is not one person in the world, not among Kings, or nobles, or princes who can bring help to the France we love.
Ama dünyadaki kimse krallar, soylular veya prensler arasında bile aşkımız Fransa'yı kurtaracak biri yok.
- I call upon all the nobles...
- Bütün soylulardan rica ediyorum- -
I will not have you killing off my nobles, either piecemeal or in bunches.
Seni ne parça parça nede bütün halde adamlarıma öldürtmeyeceğim.
We, the nobles of Rome, are free to live only for our own pleasure.
Biz, Roma'nın soyluları sadece zevk için yaşarız.
You stand before the senators and nobles of Rome.
Roma'nın senatör ve asillerinin huzurundasın.
These nobles deign to drink with us only when we're the ones paying.
Evet. Bu soylular, hesabı ancak biz ödersek bizimle içmeye tenezzül ediyor.
Handed down to the nobles of Persia by the great kings of Persia thousands of years ago... when men still lived like beasts on those Greek islands of his.
Binlerce yıl önce, insanlar bulundukları o Yunan adalarında hayvanlar gibi yaşıyorken, Pers ülkesinin büyük kralları bu saydıklarımı kuşaktan kuşağa miras bırakmışlardır.
Half the night I've sat and listened to your talk of Babylon, the king, his nobles.
Yarı gece oturup senin Babil, kral, kralın asaletini dinledim.
Take these nobles as security!
Bu kraliyet mensuplarini rehin alin!
First day, assembly of nobles and guests in the Great Hall.
İlk gün, Büyük Salon'da soylular ve konuklar toplantısı.
Behind the faces of the nobles were strong and dangerous feelings.
Soyluların yüzlerinde güçlü ve tehlikeli hisler gizliydi.
You nobles will come to an agreement with the liberals and even with the Masons
Kısaca, siz beyefendiler liberallerle anlaşıyorsunuz. Hatta masonlarla bile.
You live among the nobles.
Sen soyluların arasında yaşıyorsun.
The nobles, as you call them, are not easy to understand.
Soylu dediklerinizi anlamak kolay değildir.
Oh, I could have taken her as nobles have taken the daughters of peasants since the beginning of time.
Ve onu elde edebilirdim! Tarih boyunca soylular çok sefer tebaadan kızlarla gönül eğlendirmiştir, lakin ben ona aşıktım.
Don't you understand that when you attack my nobles, you attack me, and when you attack me, you attack England!
Anlamıyor musun? Soylularıma saldırdığında bana saldırmış oluyorsun, ve bana saldırdığında da İngiltere'ye saldırmış oluyorsun!
And to invite you to a feast... to be held in a fortnight... when annually I gather about me... the nobles of the countryside.
Ayrıca sizleri, iki hafta sonra düzenleyeceğim ve yörenin ileri gelenlerinin katılacağı yıllık şölene davet ediyorum.
I sent my son here, I forbade him to use the title "Don" or frequent nobles.
Oğlumu buraya gönderirken, ona "Don" ünvanını ya da başka bir soylu ünvanı kullanmasını yasakladım.
Call the nobles to the kingdom!
Soyluları krallığa çağır!
The nobles are appeased.
Soylularsa sakinleştirildi.
The nobles, no longer living in their own lands, need money.
Artık kendi topraklarında yaşayan soyluların paraya ihtiyacı var.
We'll make political use of it so that the nobles won't be able to think of anything but their doublet.
Biz bundan politik yarar sağlayacağız, böylece soyluların modadan başka birşey düşünmeleri mümkün olmayacak.
Nevertheless, Sire, Your Majesty's generosity will not prevent the nobles from going into debt.
Ama yine de Efendim, Majestelerinin cömertliği soyluların borca girmelerine engel olmayacaktır.
As for those nobles who wish to have lodgings built at Versailles, I will declare their lodgings privileged from seizure and not to be sold by the courts.
Versailles'da konut sahibi olmak isteyen bu soylulara gelince, onların hacizden muaf ve mahkemeler tarafından satılamayacak konutlarını ilan edeceğim.
Here comes my Lord the King and the nobles from the Parliament.
İşte kral hazretleri ve Parlamento'nun soyluları geliyor.
- The nobles are buried...
- Soylular gömüldü...
We fight so nobles and the masses can live without worry!
Soylular ve toplum huzur içinde yaşayabilsin diye savaşıyoruz!
Nobles may benefit from it but the fleeing farmers starve to death!
Asilzadelerin işine gelebiliyor olabilir ama bu karmaşadan kaçmaya çalışan çiftçiler açlıktan ölüyorlar!
I explained to Her Glory that her council of nobles and the Troyius tribunal jointly agreed that I should instruct...
Efendimize, kendi asiller heyetinin ve Troyius kürsüsünün vardıkları sonucun, benim, kendilerine halkımın,
I've condemned men before, nobles and peasants, why not a queen?
Soyluları da, köylüleri de ölüme göndermiştim, kraliçe neden olmasın?
And did you take even sterner measures against great Catholic nobles who made common cause with foreign foes in defense of their feudal independence?
Feodal bağımsızlıklarını savunurken dış düşmanlarla bir olan büyük Katolik soylulara karşı daha sert önlemler aldınız mı?
Russian princesses performing an English play in French for an audience of Polish nobles.
Rus prensesler, Polonyalı soylu bir kesim için bir İngiliz oyununu Fransızca olarak sergileyecekler.
Brother will kill brother and there will be no nobles left in the country. "
Kardeş kardeşi öldürecek ve ülkede geriye hiçbir soylu kalmayacaktır. "
Do you know how many nobles and landlords we have above us in this world?
Şu dünyada üzerimizde kaç tane asilzade ve mülk sahibi vardır biliyor musun?
Citizens nobles gentry!
Vatandaşlar asiller yüksek sınıf!
When the Tao declines inthe realm then campaigns are initiated by the nobles
Tao krallıktan giderse O zaman soylular sefer düzenler
Furthermore, the nobles hoped for the ruin of the government, including the scheming Saneeda Sanjo and Ayamaro Karasumaru.
Bunun yanı sıra, içlerinde entrikacı Saneeda Sanjo ve Ayamaro Karasumaru'nun da bulunduğu... i... hükümetin devrileceğini umdular.