Nod traduction Turc
1,179 traduction parallèle
You wanna just nod at them furiously?
Öfkeli bir şekilde mi baş selamı vereceksin?
Nobody knew her beyond the usual nod and wave.
- Selamlaşmanın dışında onu tanıyan yok.
A head nod if there's another way around this.
Eğer bundan başka bir çıkış varsa sadece başını salla.
Is that a head nod?
Bu bir baş sallama mıydı?
A nod is usually down, then back up.
Sallama genelde önce aşağı sonra yukarı doğrudur.
I got eyes to see. ears to listen with and a head to nod knowingly.
Dört göz, can kulağı ve onaylar bir başla seni dinliyor.
Just nod.
Sadece başını salla. Eveet.
Just nod and say, "Uh-huh."
Sadece başını salla ve, "A-ha" de.
But I simply cannot give you the nod on this one.
Ama basitçe bu kitabını onaylayamam.
Said all I had to do was stand up there and nod my head "yes."
Tek yapmam gerekenin orada durup "evet" anlamında başımı sallamak olduğunu söylediler.
♪ But if you get the people's nod ♪
Halkın onayını alırsan
A nod'll do.
Başınızı sallamanız yeter.
We all look at each other and nod with these... these responses that we've been trained to make.
Hepimiz birbirimize bakıp kafa sallıyoruz,... verdiğimiz bu tepkilerin hepsini yapmak için eğitiliyoruz.
And congratulations on the nod.
Selam verenler için de tebrikler.
and nod... good.
ve... güzel.
Nod, a little nod, please.
Kafanızı sallayın. Az da olsa sallayın lütfen!
I have a tendency to nod to black people.
Siyah insanlara hep kafamı sallıyorum.
I just find that I nod to them.
Kafa salladığımı yeni çözdüm.
I never nod to white people.
Beyazlara hiç sallamıyorum.
- You didn't nod at her.
- Ona kafanı sallamadın.
In public, Süleyman required that all those around him remained completely silent, while he made his wishes known with the slightest nod or gesture.
Süleyman, halk içindeyken etrafındaki herkes, tümüyle sessizdir. Bir isteği olursa, başını veya elini hafifçe hareket ettirerek işaret ederdi.
I nod to Phil behind me, and he'll put a bullet in your head.
Phil'e başımla işaret ederim ve o da senin kafana bir kurşun sıkar.
Do I nod to my friend behind me?
Arkamdaki duran kişiye başımla işaret eder miyim?
Just nod and smile, Stephen.
Sadece kafanı salla ve gülümse, Stephen.
With a smile and a nod from you?
Gülümseyip başınla onaylaman yeter mi sanıyorsun?
Someone says they're gonna start using crack, and we sit there and we nod our heads.
Biri saf kokain kullanmaya başlayacağını söylüyor ve bizler sadece oturup, kafa sallıyoruz.
So if you ever see me giving them legal advice, just nod along.
Eğer onlara hukukla ilgili bir şeyler söylediğimi duyarsan, kafanı salla.
I'd catch his eye, nod over at Jesse and wink.
Jesse'ye göz kırptığını görürdüm.
I nod over to Jesse, and give Seth a big old wink.
Jesse'ye başımla işaret yapıp Seth'e göz kırptım.
I guess will just have to settle for a nod and a handshake.
Sanırım sadece bir kafa sallama ve el sıkışmayla yetineceğim.
Apparently, one nod from Hef, and the pool party was over.
Belli ki Haff'in bir hareketiyle havuz partisi bitmişti.
You should get the official nod in a few days.
Birkaç gün içinde resmi onayı alırsın.
Nod your head, man, if you're awake.
Uyanıksan kafanı salla.
Now, nod your head...'cause I'm watching your little ass on TV.
Şimdi başını salla çünkü televizyondan seni izliyorum.
He gave the nod To each one of my follicles Head to my baby toe
Bütün kıl köklerime hayat verdi ; başımdan ayak parmağıma dek...
Nod if you understand me.
Beni anlıyorsan başını salla.
Nod!
Başını salla!
My dad would come home after working all day in the sun and he'd have a beer my mom would just be chatting away and my dad would nod off right at the kitchen table.
Babam bütün gün güneşin altında çalıştıktan sonra eve gelir bir bira içer, annemle sohbet ederlerdi babam mutfak masasından ona başını sallar dururdu.
My boss says no local sharing unless he gives the nod but I " m not really bothered about that.
Patronum, onayı oImadan kimseye biIgi vermememi istedi. Ama bu benim açımdan pek sorun değiI.
Nod your head slightly, it's enough... or gently move your hair... or the soles of your feet!
Başını hafifçe salla, bu kadarı bile yeter. Ya saçını ya da ayak topuklarını kibarca oynat!
If he mentions her, you nod politely.
O anarsa, kibarca başını salla.
No matter what he says nod your heads and act interested.
Senden sorumlu kişi, bu salı üyeler ile konuşmanı istiyor. Dillerini bilmezken nasıl konuşa bilirim? Sana dua edeceğimizi söyledi.
You want to nod your head, too?
Sen de mi kafa saIIamak istiyorsun?
Never mind, you brought NOD, right?
Neyse, gece görüş dürbünü getirdin, değil mi?
They smile and nod, and laugh behind their hands.
Onlar gülümseyerek ve başını sallayarak, varkandan dalga geçecek.
I'm only staying till the police give the nod.
Polis git diyene kadar kalıyorum.
Nod your head if you understand me.
- Beni anladıysan başını salla.
Next time, smile and nod when we're together.
Bir dahakine gülümse ve birlikte olduğumuzda kafanı salla.
Just sit there and nod your head a few times, and you're home free.
Tam not almanız gerekmez. Sınıfta oturup başınızı sallayın.
Muni was not, so I give the nod to William Wellman.
Muni ise değildi. O yüzden ben William Wellman'cıyım.
We're still on "Learning how to Listen" which I don't know how to do, so I just open my eyes really wide and nod.
Henüz "Dinlemeyi öğrenmek" kısmındayım ki nasıl yapılacağını bilmiyorum bu yüzden sadece gözlerimi kocaman açıp kafamı sallıyorum.