Noisy traduction Turc
1,256 traduction parallèle
Noisy fun.
Fazlasıyla gürültülü bir eğlence.
Also, it's very, very noisy.
Üçüncüsü ; çok ama çok gürültülü.
Yours is a noisy line of work.
Sizinki oldukça gürültülü bir iş kesimi.
NOISY, ISN'T HE?
Çok gürültülü değil mi?
Noisy bastards.
Gürültücü piçler.
( Man ) Leaning towards someone, which is often necessary in a noisy environment, is another way to show your interest.
Genellikle gürültü ortamlarda karşınızdakine eğilmek, ilginizi göstermenin başka bir yoludur.
Don't be noisy Mr. Gibson.
Patırtı çıkarmayın Bay Gibson.
- It's too noisy.
Çok ses çıkarır.
- No, too noisy.
- Hayır, orası çok gürültülü.
A little noisy, but hot.
Biraz gürültülü ama ateşli.
- Too noisy around here.
- Burası çok gürültülü.
Not across the street, it's noisy.
Sokağın karşısındaki yer olmaz, çok gürültülü.
- And it's noisy.
- Ve çok da gürültülü.
Vik, don't be so noisy!
Vik, bu kadar gürültü yapma.
I guess it was a "widdle" noisy.
Sanıyorum "biğaz" gürültülüydü.
With noisy games and joyful tears
Gürültülü oyunlara ve Sevinç gözyaşlarıyla
It was really noisy with the planes going by all day.
Gün boyu geçen uçaklar yüzünden çok gürültülüydü.
He is sometimes noisy at night, from nightmares.
Kabusları yüzünden, bazı geceler gürültü çıkarır.
Let's get inside, it's noisy here.
İçeri girelim, burası çok gürültülü.
It had middle age, a hair noisy and antiquated clothes.
Orta yaşlı bir kadın, kabarık saçları ve eski moda elbiseleri vardı.
The city gets noisy during Carnaval.
Karnaval sırasında şehir gürültülü olur.
Why do you always have to be so noisy?
Her zaman gürültü yapmak zorunda mısın?
How was New York? - Noisy.
- Gürültülü.
I remember it was noisy.
Gürültülüydü gibi hatırlıyorum.
It's noisy here.
Çok gürültülü burası.
They're noisy, they're messy, they're expensive.
Gürültü yaparlar, etrafı dağıtırlar ve çok masraflıdırlar.
It looks like it's going to be noisy.
Öyle görünüyor ki gürültü patırtı kopacak.
We have a small, noisy and corrupt war group here who don't realize that you Germans are marching into your own back yard.
Burada Almanların kendi arka bahçelerine saldırdığını fark etmeyen küçük bir gürültücü savaş grubu var.
But my dad's kind of noisy... and I'm not.
Fakat, babam biraz gürültücüdür ben değilim.
Noisy in which way?
Nasıl gürültücü?
So why is it when you are recording, you place little importance... on whether you have a piano with noisy works or a chair that squeaks?
Madem öyle neden kayıt yaparken piyanonuzun gürültülü olmaması ya da sandalyenizin gıcırdamaması gibi etkenlere çok önem vermiyorsunuz?
Are you kidding me? Playing a drum so noisy?
Bu çok gürültülü!
She was a noisy lover.
Gürültücü bir sevgiliydi.
Noisy lover, huh?
Oh, sesli sevişirdi ha?
Sorry I'm so noisy.
Kusura bakma çok ses çıkarıyorum.
- Nah. They're too noisy.
- Hayır, fazla ses çıkarıyorlar.
It's a noisy time in the colony.
Kolonide çığlıklar had safhada.
Only a month ago, these steep slopes of volcanic ash were noisy with the squawks of 80,000 pairs of them coming and going and caring for their chicks.
Çok değil, sadece bir ay kadar önce bu dik volkanik kül yamaçları yavrularına bakmak için koşuşturan 80 bin çift Chinstrap'ın bağrışmalarına sahne oluyordu.
But that can be noisy.
Ama gürültülü olabilir.
You like noisy music?
Gürültülü müzikten mi hoşIanıyorsun?
If they don't have noisy radios, they got earphones on, like...
Gürültücü radyoları yoksa da içinden şöyle sözler gelen kulaklıkları var :
But it's too noisy
Ama çok gürültülü
It's all right. It's noisy, though
Sadece gürültü Nell.
But let's go back to our noisy crowd.
Ama yine gürültülü kalabalığımıza dönelim.
But I'm American and I'm so noisy, and you're so quiet!
Ama ben bir Amerikalıyım. Çok gürültücüyüm.
It's kind of noisy here.
Burası çok gürültülü.
They won't be dangerous, noisy or smelly, will they?
Onlar tehlikeli, gürültülü ya da kötü kokulu olacak mı?
Hey. I'm dangerous, noisy and smelly.
Ben tehlikeli, gürültülü ve kötü kokuluyum.
- Too noisy.
- Çok gürültülü.
Yeah, noisy boys.
Afedersiniz? Evet, gürültücü çocuklar.
I'm not in the mood for noisy, crowded, and vulgar today.
Evet ama bugün gürültülü, kalabalık ve basit bir yere gidecek havada değilim.