Not by choice traduction Turc
175 traduction parallèle
- Not by choice, Madame.
- Tercih ettiğimden değil Bayan.
- Certainly not by choice.
- Benim tercihim değil kesinlikle.
- Not by choice, Coach.
- Yanından bile geçmem koç.
It's not by choice, I can tell you.
İnan ki kendi seçimim değil.
Why are you fighting me? It is not by choice.
Benimle neden savaşıyorsun?
My silence is not by choice, sir.
- Sessizliğim tercihen değil efendim.
Not by choice?
- Tercihen değil mi?
Trust me that this, frigid temperature is not by choice.
Bu soğuk havanın benim seçimim olmadığı konusunda bana güven.
Not by choice.
Bu bir tercih değil.
- It's not by choice.
- Kendi seçimimle olmadı.
As long as they come to you on command and not by choice, how will you know?
Emirle geldikleri sürece bunu nasıl bileceksiniz?
I know it's not by choice.
Bunun isteğe bağlı olmadığını biliyorum.
- Not by choice.
- Bu benim seçimim değildi.
I was just explaining to Phoebe that the changes I'm making in the club are not by choice. They are by necessity.
Ben de Phoebe'ye kulüpte yaptığım değişikliklerin istediğimden değil gereklilikten olduğunu anlatıyordum.
- Not by choice.
- Bunu ben seçmedim.
- Not by choice.
- İsteyerek değil.
- Not by choice.
Benim seçimim değil.
We were very thin back then, too... but not by choice.
O zamanlar biz de çok zayıftık fakat bu bizim tercihimiz değildi.
These are my friends by default and not by choice, and we're leaving right now.
Bunların arkadaşIığını ben seçmedim ve şimdi gidiyorlar.
- Not by choice.
İsteyerek değil.
Not by choice.
- Bunu ben tercih etmedim.
- Not by choice, believe me.
- Benim seçimim değil. inan bana
Not by choice.
Kendi istemi dışında.
- Yes, but not by choice.
- Evet ama mecbur ediliyor.
Not by choice.
- Benim seçimim değildi.
Not by choice.
Benim seçimim değil.
My good man, it is not by my choice that you keep me company.
Azizim, bana refakat etmeniz, benim seçimim değildi.
But... we're not here by choice.
Ama... biz buraya gelmeyi kendimiz seçmedik.
I ceased my struggle by choice, not because of you or your Captain.
Mücadeleden ben kendim vazgeçtim, senin ya da kaptanın yüzünden değil.
I'm not piloting it by choice either.
isteyerek pilot olmadım.
I suppose we have no choice. Abandoning ship and allowing the crew to be rescued by the Americans - that's not an option.
Denizaltını terk ederek Amerikalıların mürettebatı kurtarmasına izin vermek.
I was not... I was not born to be a woman by choice!
Ben bir kadın olarak doğmak istemedim.
That's not where I was going. I got boxed in by my poor choice of syntax.
Gelmeye çalıştığım nokta bu değildi, ama zayıf kelime dağarcığımın içine hapis oldum.
He takes away that choice by not charging anything but murder one or murder two.
O da sadece 1. ve 2. derece cinayetle suçlayarak bu seçeneği kaldırıyor.
I was not... I was not born to be a woman by choice!
Ben bir kadın olarak doğmayı istemedim
The marriage was arranged by Hrothgar, not Kyra's choice.
Evlilik işi Hrothgar tarafından ayarlandı, asla Kyra'nın seçimi değildi.
But by not allowing us to wink, he has left me with no choice.
Ama göz yummamıza izin verilmemesi, bana seçenek bırakmıyor.
Well, I'm sure you're not coaching this team by choice.
Şey, bence bu takıma koçluk yapmayı siz seçmediniz.
I'm not escorted by choice.
Bu korumaları ben istemedim.
Not by choice.
İsteyerek değil.
Lack of evidence and gross negligence by the police... give me no choice but to find Mr. Kovic... not guilty.
Delil yetersizliği ve polisin ihmali nedeniyle Bay Koviç'i suçsuz bulmak dışında bir şansım kalmıyor.
Not by choice, but yeah.
İstemeyerek, ama evet.
substitute three piece do not continue to attack by surprise he came out substitute.We have the choice power of yes, I know
Üç kart değiştir. Kent gelmesi çok zor. Ama ona geldi.
"We usually do not suffer death by choice, but rather by stupidity and custom." [Trans. Note : Quoting La Rochefoucauld.]
"Genelde seçtiğimiz için değil, daha çok aptallıktan ve gelenekten dolayı ölürüz." * [La Rochefoucauld]
In terms of choice, I am not solely led by nice direction of a maiden's eyes.
Karar verirken, diğer kızlar gibi kalbimin sesini dinleyemem.
We're now watching Al Jazeera, and, uh, I can tell... what... what they're showing, and then I can tell what they're not showing... by-by choice.
Şu an El Cezire'yi izliyoruz, ve, ııı, şunu söyleyebilirim onların... onların gösterdikleri şeyler, ve ben daha sonra onların neleri göstermediklerini söyleyebilirim... bilinçli.
You are not here by my choice.
Buraya benim seçimimle gelmediniz.
The cities are quite crowded, by choice not by necessity.
Şehirler çok kalabalıktır, bunu tercih ettiğimizden değil, gereklilikten.
May not have been by choice.
Kendi seçimi olmayabilir.
We know you're not here by choice.
Buraya gelmeyi sizin seçmediğinizi biliyoruz.
Not by choice!
- O senin baban.
not by a long shot 121
not by yourself 18
not by me 60
not by you 36
by choice 29
choices 35
choice 102
not bad 2340
not bloody likely 20
not bad at all 156
not by yourself 18
not by me 60
not by you 36
by choice 29
choices 35
choice 102
not bad 2340
not bloody likely 20
not bad at all 156
not because of you 21
not because of me 29
not better 39
not before 64
not both 22
not buying it 19
not back 19
not because of me 29
not better 39
not before 64
not both 22
not buying it 19
not back 19