Not doing it traduction Turc
3,351 traduction parallèle
I'm not doing it.
Bunu yapmayacağım.
I'm not doing it!
Ben bunu yapmıyorum.
I'm not doing it for me. It's for our children, Kit.
Bunu kendim için değil, çocuklarımız için yapıyorum, Kit.
Well, I'm not doing it here again.
O işi yine burada yapmayacağım.
They're not doing it, and they're right.
Yapmıyorlar ve haklılar da.
Ohhh! No, still not doing it.
Hayır, halen yok mu?
Sorry, darling... your cheap Succubus tricks are not doing it for me.
Üzgünüm tatlım... senin ucuz Succubus numaraların beni etkilemez.
Not doing it!
- Yapmıyorum bunu!
But we're not doing it, if that's what you're thinking.
Ama sevişeceğimizi sanıyorsan aldanıyorsun.
I'm not doing it.
Ameliyatı yapmayacağım.
- I... I'm not doing it!
- Bunu ben yapmıyorum!
It's not like I liked doing it.
Hoşuma gittiğini sanıyorsan yanılıyorsun.
Well, we are not, uh, doing it because we as a nation decided to give golden bear back to the bears.
Çünkü ulusça, Golden Bear'i ayılara bırakma kararı aldık.
You're doing it so much years and did not know for what?
O kadar yılı ziyaret ediyoruz ve ne için bilmiyor musun?
You're doing very valuable work, and I hate it, because it means that you're not coming back.
Elle tutulur derecede kaliteli iş çıkarıyorsun. Beni rahatsız etmesinin tek sebebi de geri dönmeyecek olmandı.
It's not mysterious if you know what you're doing.
Ne yaptığını biliyorsan o kadar da gizemli değildir.
I'm not doing this. It's been a year and a half!
Tam bir buçuk yıl oldu!
I'm not fucking doing it.
Bu siktir boktan şeyi yapmayacağım.
We're doing the best we can, but maybe it's not enough.
Yapabildiğimizin en iyisi yapıyoruz ama belki de bu yeterli olmuyor.
I was thinking having sex might help, but... doing it without kissing just would make me feel like a pro, and that does not relax me.
Sevişmenin faydası olur diye düşündüm ama öpüşmeden yaparsak kendimi fahişe gibi hissederim ve kesinlikle rahatlayamam.
We're not young, stupid couples that are naked all day or trying to get hep C by doing it in public bathrooms.
Biz genç değiliz, bütün gün çıplak kalıp... hepatit C kapmak için umumi tuvaletlerde sevişen salaklardan hiç değiliz.
I'm not doing it, Andrew. I'm not going through all that again, not even for you.
Yaşadıklarımı bir daha yaşayamam.
Not doing it.
911'i falan aramayacağız.
Tyneman tried to kill me, and you're not doing anything about it.
Tyneman beni öldürmeye çalıştı ve bunun için hiçbir şey yapmıyorsunuz.
That's it, just our own heart going, "dude, I can't- - " you can't keep doing this. I told you three strokes ago that this is not smart, "
Bu kadar ya, kalbimiz zamanla, "Dostum, yapamıyorum... böyle yürümeyecek sana üç kriz önce söyledim, gidişat kötü."
Look, it doesn't take a shrink to see that you're not doing so well.
Bak, çok da iyi durumda olmadığını görmek için doktor olmak gerekmiyor.
Secret midnight run. Oh, for God's sake, Mamie Sue, it's not code if it's what we're doing.
Tanrı aşkına, Mamie Sue bizim yaptığımız şeyin kodu öyle bir şey değil.
Believe it or not, I'm doing you a favor.
İster inan ister inanma ama şu an sana bir iyilik yapıyorum.
I can do it perfectly. Been doing it since he was governor. But I did not sign this paper lightly.
Vali olduğu dönemden beri imzasını taklit ettiğim için bu işte ustalaştım ama bu mektubu imzalamadan önce iyice düşünüp taşındım ve kafamı kullandım.
And he hired an assassin to shoot the President of the United States, and you're not doing a single thing about it.
Dahası, Birleşik Devletler başkanını vurması için bir suikastçı tuttu ama sen bu konuda hiçbir şey yapmıyorsun.
If he's not drinking the blood, what the hell is he doing with it?
Peki içmiyorsa bu kanla ne yapıyor?
'It's not me, the Lord's doing it all.'
Ben değil, bütün bunları Tanrı yapıyor.
Whatever they're doing, they're not going through it to leave 20 witnesses to talk to sketch artists.
Ne isterlerse onu yapıyorlar skeç sanatçılarıyla konuşan 20 tane tanığı bırakıp... hiç bir yere gitmeyecekler.
It's not what the people in these videos are doing,
Görüntülerdeki kişilerin ne yaptığı önemli değil Watson, ne söylediği önemli.
I'm not like Angela who calls a lawyer every time someone watches a YouTube video of animals doing it, but someone should get fired over this, right?
Ne zaman biri Youtube da hayvan pornosu izlese, avukat çağıran Angela gibi değilim ama bunu yapan biri kovulmalıdır, yanlış mıyım?
It's not like you're doing anything important.
Şu anda önemli bir şey yapıyor gibi değilsin. Aslında.
She's not talking about it. She's obviously not doing anything about it.
Konuşmuyor, bir çaresine bakacakmış gibi de görünmüyor.
I'm doing it for infuence, I'm not thinking so much about what office I should sit in.
Amacım etkili olmak. Makamın bir önemi yok.
Well, not to take sides, Sung, but confusion seems to be systemic when it's you doing the explaining.
Taraf tutmak gibi olmasın Sung ama açıklamayı sen yapınca kafa karışıklığı bulaşıcı gibi.
I'm doing it for Alejandro, not you.
Alejandro istediği için yapıyorum. Senin için değil.
Why are you doing this, Sam? It's not Sam.
Neden böyle yapıyorsun Sam?
Who's to say that she's not still doing it?
Hala yapmadığını kim söyledi peki?
What you're doing with Shoshanna, it's not real.
Shoshanna'yla yaşadıklarınız gerçek değil.
I smell it, but it's not doing anything.
Kokladım ama hiçbir şey olmadı.
I'm doing it whether you like it. Or not.
İstemesen de her türlü olacak bu iş.
The fact that it's not Teacher Kang, but Teacher Jung doing it doesn't make me happy.
Bunu yapanın Öğretmen Kang değil de, Öğretmen Jung olduğu gerçeği beni mutlu etmiyor.
Not really doing it for me.
Pek benlik değil.
We have the best scientists in the US, from Stanford, that are going to be doing the testing itself to see what this really is and also to rule out what it's not.
Stanford olarak Amerika'nın en iyi bilim adamlarına sahibiz. Stanford'dakiler testi kendileri yapıyor olacak. bunun gerçekte ne olduğunu görmek... ve aynı zamanda ne olmadığını da çıkarmak için.
It's not hospitality, sir. I'm just doing my job.
Bu konukseverlik değil efendim.
Cut it out. I'm not doing anything.
Bir şey yapmıyorum.
What are you doing? Are you the one doing this? Filling her head with the idea that this is what she should be doing, because it's not.
Ve biri arkamdan grubuma, ekibime ya da herhangi birine bir şey söylerse bir sonraki festivale gidip geleceğin genç kraliçesini arayabilir.
doing it 61
doing it by my lonesome 18
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
doing it by my lonesome 18
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322