Not much to go on traduction Turc
126 traduction parallèle
- That's not much to go on, casey.
- Uzatmanın alemi yok, Casey.
It's not much to go on, of course.
Elden bir şey gelmemiştir tabii.
Yes, but it's not much to go on.
Evet, ama o kadar kolay değil.
There is not much to go on.
Fazla bir şey olmuyor.
Not much to go on.
Fazla bir şey değil.
A feeling is not much to go on.
Bir duygudan yola çıkılmaz.
- Well, that's not much to go on, Reggie!
- Geriye fazla bir şey kalmadı.
I know it's not much to go on, but it's all I've got.
Devamını inan bilmiyorum. Bildiğim herşeyi anlattım.
There's not much to go on.
Devam etmek için fazla bir ipucu yok.
It's not much to go on.
Bu başlangıç için fazla değil.
Not much to go on.
Pek fazla bir bilgi yok.
We'll try to help this lady but there's not much to go on.
Bu bayana yardımcı olmaya çalışacağız... ama elimizde pek bir şey yok.
It's not much to go on, but I'll do what I can.
Pek fazla bir şey yok, ama elimden geleni yaparım.
Not much to go on, either.
- Hayır. Geriye pek bir şey de kalmamış.
Not much to go on.
Fazla bir ipucu bulamadık.
Zack's checking things on his end, but there's not much to go on.
Zack üzerine düşeni yapıyor ama fazla ipucu yok.
'If they do a post mortem... " It's not much to go on.
"Normal bir şekilde defnedilirse..." Bana pek bir şey var gibi gelmiyor.
Not much to go on yet.
Henüz ileri gitmeye gerek yok.
Not much to go on.
Fazla bir şey yok.
I mean, there's not much to go on.
Yani elimizde çok şey yok.
- Really not much to go on.
- Üzerine gidecek pek birşey yok.
It's not much to go on.
Daha fazla sürecek.
It's not much to go on, I know, but it was enough for a search warrant.
Bir şey kanıtlamak için yeterli değil, biliyorum. fakat bir arama emri çıkartmak için yeterli.
Not much to go on, to nick the Baron.
Bence baronu yakalatmak için yeterli değil.
Not much to go on. As insidious liars go, it kept Cordy's room nice and tidy.
Pek birşey yok, o sinsi yalancı giderken Cordy'nin odasını güzel ve derli toplu bırakmış.
- Not much to go on, Cordy.
- Çok fazla birşey yok Cordy.
- That's not much to go on, even if it's true.
Doğru olsa bile, devam etmek için yeterli değil.
It's not much to go on, but if he was having an affair with a married woman, we have a motive for someone wanting him to vanish.
Fazla bir bilgi yok ama, evli bir kadınla ilişki yaşıyorsa, ortadan kaybolmasını isteyen birileri olabilir.
- Not much to go on.
Pek fazla bir şey yok.
I'm afraid that's not much to go on, Mrs. Bistrong.
Korkarım, üstüne gidilecek pek de bir şey yok Bayan Bistrong.
No, not much to go on, other than the tracks they left at the scene.
Hayır, olay yerinde bıraktıkları izlerden başka bir şey yok.
Otherwise, we've not much to go on.
Aksi halde, çok fazla devam edemezdik.
Not much to go on.
Basit bir ipucu.
Not much to go on.
Fikir yürütmek için çok az.
There's not much to go on with this one.
Ondan fazla bir şey çıkmaz.
Not much to go on.
- Başka bir şey kalmadı.
Not very much to go on.
Daha fazla bir şey yok.
Not much of one, maybe, but something to go on with.
Çok iyi olmayabilir ama idare eder.
Not very much to go on.
Pek fazla ipucu yok.
It's not very much to go on.
Pek bir şey yok.
If not I'll go after him. Got too much riding on it not to.
Orada değilse peşinden gideceğim.
Not that we had that much to go on.
Devam etmek için elimizde o kadar çok şey bulunmadığı için.
No matter how much you may feel you have to, do not go on to the place where the dead walk.
Bunu yapmak zorunda olduğunu ne kadar hissedersen hisset sakın ölülerin yürüdüğü yere gitme.
Go on. Well, Gino doesn't speak much English, or at least he pretends not to... so he usually gets right to the point.
Gino pek ingilizce bilmez ya da bilmiyor gibi yapar..
We got one thing to go on, and it's not much :
Tek bir ipucu var, o da çok ufak bir şey.
Not much of a love story... but I don ´ t know how to go on with it.
Pek de aşk hikayesine benzemiyor ama bilmiyorum. Buna nasıl devam edilir?
There's over three thousand employees who work at the Mediterranean, and this guy is not really giving me much to go on here.
Mediterranean'da 3000 eleman var. Adamın da yüzü pek görünmüyor.
Meanwhile, this relic of an institution grows every year... more and more dependent on wealthy immigrants like yourself... from countries where elitism is still very much in... to the point where... there is a not-so-subtle pressure being exerted on people like me... to go easy on people like you.
Bu arada, bu gibi kurumların kalıntıları... senin gibi, elitizmin hala önemli olduğu ülkelerden gelen... zengin göçmenlere bağlı olarak sürekli büyüyor. Ve bunun geldiği nokta... benim gibi insanların üzerine, senin gibilere... nazik davranmak için, pek de hoş olmayan bir baskı uygulanıyor.
Prescott's not going to let this go on for much longer.
Prescott bunun daha fazla sürmesine müsade etmeyecektir.
It's not much evidence to go on.
Elimizde yeterli kanıt yok.
I'm not gonna force any residents to go in there with this much going on in the pit, but you can have as many interns as you need, okay?
Bu kadar çok hasta varken hiçbirini oraya gitmeleri için zorlayamam. Ama istediğin kadar intörn alabilirsin olur mu?