Notify traduction Turc
1,774 traduction parallèle
We'll need to get the locals involved. Notify the police.
Yetkilileri aramalıyız, polise haber verin.
Notify this Hun's next of kin.
Şu pis Alman'ın ailesine ölüm haberini götürün.
We have to notify the police.
Polise bildirmek zorundayız.
Then I'll notify your parents.
O zaman ben ailene haber veririm.
All right, get all the adjacent centers. Notify them. In every direction.
Yakındaki tüm merkezlere bildir.
You wanted me to notify you when we had any movement on Franklin.
Franklin harekete geçtiğinde bildir demiştin.
I am writing to His Excellency to notify him that I consider priest Mario Pantaleo to be a pious, simple and exemplary man.
Arizaga'nın yerine kim gelecek? Ekselanslarına rahip Mario Pantaleo'nun sade, dindar, ve örnek bir insan olduğunu yazıyorum.
I'll notify our neighbours. They were going to send us a food supply.
Ben komşulara haber vereyim, erzak yollayacaklardı.
- Notify Secret Service now.
- Lynn, öyle yapılmasını reddetti. Derhal Gizli Servis'a bildirin.
Edgar, notify LAPD and all relevant agencies.
Edgar, LAPD'e ve konuyla ilgili bütün ajanslara haber ver.
I will personally notify your families and tell them of the sacrifice you made.
Ailelerinize bulunduğunuz fedakarlığı bizzat kendim haber vereceğim.
We should at least notify the civilian observers and the press that these ballots...
Sivil gözlemcileri ve basını bu pusulalardan haberdar etmeliyiz.
I need to notify the doctor's patients, you know... cancel appointments.
Doktorun hastalarını bilgilendirmem gerekiyordu, bilirsiniz... randevuların iptali.
I did notify the local PD, though, to be discreet.
Olayın gizli tutulması için yerel polisi de uyardım.
I got to notify the parties.
Taraflara haber vereyim.
You keep calling here and threatening me, I'm gonna notify the police.
Beni arayıp tehdit etmeye devam ediyorsun, seni polise şikayet edeceğim.
I just lost two of my civilians. Notify the law enforcement desk.
İki sivili kaybettim Polise haber verin
- Notify the Admiral. - Yes, sir.
Amirale haber verin.
I get to notify you that Internal Affairs is investigating your Strike Team.
İçişleri'nin senin Saldırı Ekibi hakkında soruşturma açtığını bildirmeye geldim.
I get to officially notify you that Internal Affairs is investigating all four members of your former Strike Team.
İçişleri Bakanlığı'nın eski Saldırı Ekibi'nin tüm dört üyesi hakkında soruşturma açtığını sana resmen bildirmeye geldim.
I gotta notify Billings.
Billings'e haber vermem gerekiyor.
Right after I notify the State and fill out the paperwork.
Eyalete bildirip ve bazi kagit islerini hallettikten sonra.
I have to notify police on this.
Bu konuda polise haber vermeliyim.
Why did they fail to notify us that Phyllis had fallen asleep on duty.
Neden Phyllis'in görev sırasında uyuya kaldığını bildirmeyi ihmal ettiler.
If anything develops, notify me at once.
Eğer bir şey gelişirse, önce beni ara.
- Notify me when they have her in custody.
- Tamam sağol. Onu gözaltına aldıklarında bana haber ver.
I will notify the president and get him to a safe location.
Başkana haber vereceğim ve onu güvenli bir noktaya götüreceğim.
We should notify the mexican and canadian border patrols.
Meksika ve Kanada sınırını da alarma geçirmeliyiz.
Mrs. Wilk didn't have much time, so either Dr. Cox or I had to notify her next of kin.
Bayan Wilk'in fazla zamanı kalmamıştı. Ya ben ya da Dr. Cox en yakın akrabasına haber vermek zorundaydık.
Notify local hospitals, cab companies, the state troopers, and local cops.
Bölge hastanelerine, taksi şirketlerine ve polise haber verin.
So, notify whoever you have to notify, because you're gonna spend the next 24 hours right here.
Bu yüzden haber vermeniz gereken kimse varsa verin, çünkü 24 saat burda olacaksınız.
And have Medical notify me as soon as Bierko has regained consciousness.
Ve sağlık ekibi, Bierko bilincine kavuşur kavuşmaz bana haber versin.
I hope I don't have to remind either one of you that you have a legal obligation to notify me if Jack contacts you.
Jack sizinle bağlantıya geçerse... bunu bildirmenizin yasal bir zorunluluk olduğunu söylememe gerek yoktur umarım.
I want you to notify me immediately if and when that happens.
Psikolojik travma tehlikesinde. Olursa bana bildirin.
Right? He would have had to notify the team when the transfer was gonna happen, but there were no calls made from his room, cell or land line.
Transfer gerçekleştiği zaman ekibine haber vermiş olurdu fakat odasından yapılmış her hangi bir telefon konuşması yok.
The F.B.I. said they'll notify the L.A. office, but unless he does something stupid they're only gonna watch him for a couple of days.
F.B.I. Los Angeles ofisine haber vereceklerini söyledi. Fakat aptalca bir şey yapmadığı sürece, onu sadece birkaç gün izleyecekler.
I will notify Netan of your arrival.
Geldiğinizi Netan'a bildireceğim.
I'll notify Vaughn and Dixon about Rome.
Vaughn ve Dixon'a Roma'yla ilgili bilgi vereceğim.
Just notify the local authorities.
Siz sadece yerel yetkilileri bilgilendirin.
My team can still... - -we'll notify cdc right away.
Benim takımım hala... Saglık servisini arayacagız hemen.
We will notify him once we have the positive proof.
Olumlu bir kanıt bulunca bilgilendireceğiz.
People, from now on, if anyone needs to take a leak, please notify Dr. Reid. It is a pet peeve of hers.
Millet, bundan sonra tuvalete gitmeniz gerektiğinde lütfen Dr. Reid'e haber verin Yoksa çok huysuzlaşıyor.
Why didn't you notify the police?
Polise niye haber vermediniz?
Marshall's program to track the 1 2 was designed to notify him should anything significant happen.
Marshall'ın 12'leri izlemek için yazdığı program, kayda değer bir şey olduğunda uyarı vermek üzere hazırlanmış olmalı.
Sergeant gabriel, please notify building operations that we'll be shutting down this floor.
Gabriel. Bina yönetimine haber ver. Bu katı tamamen kapatıyoruz.
Notify the O.R. She's bleeding out.
Ameliyat ekibine kan kaybı olduğunu bildirin.
You know I'll notify you first word from the freight office about your boy's remains.
Yük taşıma bürosundan haber gelir gelmez, - sana da bildireceğim.
I don't notify fucking family.
- Ben ailelere haber vermem.
Notify the Admiral.
Amiral'e haber verin.
Who else should we notify?
Başka kime haber vermeliyiz?
Notify DOD.
Savunma Bakanlığı'na haber geç.