Noxious traduction Turc
95 traduction parallèle
The green colour is copper coming from the penny and a noxious fume is being emitted.
Yeşil renk paradan gelen bakır Ve zararlı bir duman yayılmaya başladı.
Yes, I shall write a monograph some day on the noxious habit of accumulating useless trivia.
Evet, bir gün zararlı bir alışkanlık olan yararsız şeyler biriktirme konusunda bir kitap yazacağım.
Like the poison spreading its noxious fumes the plot laid bare its hideous mechanisms
Zehrin o pis kokusu etrafa yayılırken dönen dolabın o aldatıcı mekanizması da açılıvermişti. Elisabeth yalan söylemiş!
As we descend, there are increasing amounts of the noxious gas sulfur dioxide.
Alçaldıkça, zehirli sülfür dioksit gazı miktarı artıyor.
'Jacob Rushton did indeed suffer a heart attack but it was induced by a noxious substance in his snuff.'"
"Jacob Rushton gerçekten kalp krizi geçirdi ama buna enfiyesindeki tehlikeli bir madde neden oldu."
Well someone slipped a noxious dose into old George's whisky..... and that someone is in this room.
Biri George'un viskisine ölümcül bir doz koydu ve o kişi bu odada.
Yet you are pumping him full of noxious potions as if he were human.
Ama yine de, o bir insanmış gibi zararlı iksirlerinden bol bol verdin.
We said that the Martians were releasing a noxious gas... across the Jersey meadows that was drifting towards New York.
Bir keresinde marslıların zehirli bir gaz saldıklarını... ve Jersey ovalarından New York'a doğru ilerlediğini söylemiştik.
My CX22 cleans up all noxious fumes dust, mist, noxious particles exhaust fumes... all the pollution that we inhale in the cities.
CX22, kentlerde soluduğumuz dumanı, sisi, tozu, egzoz dumanını, her tür kirli havayı birkaç saniyede temizler.
- Iike the presence of noxious, hazardous chemicals.
- zararlı ve tehlikeli kimyasal maddelerin varlığı gibi.
And in this alternative existence, did you still have the same noxious body odor?
Ve bu alternatif varlıkta da, bu tehlikeli vücut kokusuna sahip miydin?
We go to work each day and right under our noses we see our car and the car in front of us spewing noxious, poisonous gases that are all accumulative poisons.
Her gün işe gidiyoruz, burnumuzun dibinde... arabamızın ve önümüzdeki arabanın zararlı, zehirli gazlar kustuğunu görüyoruz. Bunların hepsi de uzun vadede etkili zehirler.
- There're no such things as communists. Scheming people always have to invent some dangerous, noxious party.
İktidardakiler hep bir düşman yaratmak zorundadır.
Species is destructive, invasive, noxious, harmful to the body of the whole.
Tür yıkıcı, İşgalci, tehlikeli, türün yapısına zararlı.
that the noxious warnings sound.
o öldürücü uyarı sesini duyarsın.
My God. he puts the "noxious" in obnoxious.
Çok uygunsuz davranıyor.
First you would scream, and nothing else would happen. You'd be instantly consumed by the hot, noxious atmosphere.
Başka da bir şey yapamazsınız çünkü sıcak basınçlı ve zehirli atmosfer işinizi hızla bitirecektir.
What we do is put a bottle on here, a bottle of noxious chemical, and if the Liopleurodon get too close, if things get hairy, I'll switch a valve, there'll be an explosion of chemicals into the water.
Yapacağımız, buraya bir şişe koymak, zehirli kimyasallar içeren bir şişe, ve eğer Liopleurodon çok fazla yaklaşırsa, yani kıllanırsam, vanayı çevireceğim ve suyun içinde kimyasal bir patlama yaratacağım.
Those noxious gases from the swamp must magnify them.
Bataklıktan çıkan zehirli gazlar onları büyütmüş olmalı.
And the care of each one shall be given to this needy brother, each of us will inhale... the noxious odor of this brother... and our gentle hearts will soothe his wounds... and our lips will tenderly kiss his tousled hair.
Her birimiz muhtaç kardeşinize ilgi ve şefkat göstermeli her birimiz kardeşinizin zehirli kokusunu içimize çekmeliyiz. Mutedil kalplerimiz onun acılarını dindirecek ve dudaklarımız dağınık saçlarını nazikçe öpecek.
People within a two-mile radius of the crash site were soon overcome by the noxious fumes.
Kaza yerinin 3 kilometrelik yarıçapındakiler zararlı dumanlar içinde kaldı.
Rob even invented his own name - Rob Noxious.
Rob, kendi ismini bile kendi yaratmış :
I'm here at the long-dormant Springfield Volcano, which is now spewing noxious debris into the air.
Uzun süredir uykuda olan Springfield Volkanı'ndayım, Ama artık zehirli artıklarını havaya kusuyor.
I get noxious just being near him.
Ona yakın olmakla bile zarar görüyorum.
I don't mind telling you, Wheeler, that the Union Pacific finds the very presence of a sinkhole like this a noxious affront.
Şunu söylememde sakınca yok, Wheeler. Union Pacific, böyle bir batakhanenin varlığını bile son derece zararlı görüyor.
Fingertip-searching a noxious environment today,
Bugünkü işimiz, zararlı çevre değerlendirmesi.
Just noxious, like Grandpa Ted.
Sadece zararlı, Ted deden gibi.
Apparently, some smoke effect went awry And he inhaled noxious chemicals.
Görünüşe göre, bir şeyler ters gitmiş ve... ve bolca zehirli dumana maruz kalmış.
Chemical residue... from two noxious substances slowly seeping through that vent.
- Sağlığa zararlı iki madde fark edilmeden havalandırmadan sızmış.
Above the Earth's iron core, its rocky mantle was melting forming volcanoes that rose to the surface and burped up noxious gases and lava.
Dünya'nın demirden çekirdeğinin üzerindeki taş kabuk eriyordu. Yüzeyin üzerinde zararlı gazlar ve lav püskürten volkanlar oluşturuyordu.
The gases, the sulphur dioxide in particular, is the noxious, toxic gas and we wear gas masks to protect our lungs and our airways, because sulphur dioxide combines with the moisture in your nose and throat and forms sulphuric acid.
Bu gazlar, özellikle sülfür dioksit zehirli, toksik bir gazdır. Bu yüzden ciğerlerimizi ve solunum yollarımızı korumak için gaz maskesi takıyoruz. Çünkü sülfür dioksit, burun ve boğazınızdaki nemle birleşince sülfürik aside dönüşür.
Noxious stimulation, it'll irritate your brain.
Zararlı uyaran beynini rahatsız edecek.
I got something much more noxious.
Bende daha zararlı bir şey var.
Nasty chemicals brought up from below stained the land. And noxious gases bubbled up from steaming pools.
Yeraltından gelen berbat kokulu kimyasallar, yerde lekeler oluşturuyor ve zehirli gazlar buharlı havuzlarda fokurduyordu.
You know what? She is so noxious. Ok?
Biliyor musun, o şu an çok tehlikeli
And until recently, I had no idea that despite his lactose intolerance, he can tolerate small amounts of non-fat ice cream without producing a noxious gas that I maintain, in the right concentration, could be weaponized.
Ve son zamanlarda laktoza olan dayanıksızlığına karşın bende olan sağ tarafta yoğunlaştığında öldürücü olan gaz problemi olmadan az miktarda yağsız dondurma yiyebildiğini bilmiyordum.
How are our people supposed to meet the Father with your noxious medicines flowing through their veins?
İnsanlarımız damarlarında muzır ilaçlarınız dolaşırken Tanrı ile nasıl buluşacaklar?
Without said noxious medicines, you would have dozens now dead instead of just the two.
O muzır dediğiniz ilaçlar olmasa şimdi iki değil onlarca ölünüz olmuştu.
At the same time, a noxious stench of rotting flesh fills the forest air.
Aynı anda çürümüş et kokusu ormana yayılmaya başlıyor.
The air is noxious, the pressure unbearable.
Havası zehirli, basıncı ise dayanılmaz.
Dude, firemen breathe noxious fumes all day.
Ahbap, itfaiyeciler bütün gün zehirli duman soluyor.
And... and over the last few days, I have had to watch Sarah and Luc suffer because I happen to be running in a very noxious political climate.
Geçen bir kaç gün içerisinde, Sarah ve Luc benim içinde bulunduğum bu acımasız politik çevreden dolayı oldukça fazla zarar gördüler.
Well, we'll just see how your noxious gas fares against my cinnamon - apple-scented aroma therapy candles.
Asıl senin zararlı gaz yöntemin, benim tarçın ve elma aromalı terapi mumlarım karşısında durabilecek mi göreceğiz.
I can turn the pleasurable activity of drinking into a repulsive one by pairing it with noxious smells, nausea-inducing medication, low-grade electric shock.
İçki içme isteğini iğrenmeye çevirebiliyorum. Bunu, nahoş kokular kullanarak mide bulandıran ilâçlarla düşük şiddetli elektrik şoklar kullanarak yapıyorum.
When a human knows his or her life is about to come to an end, it will tend to reach an anxiety level... that will cause it to emit highly noxious odors.
Bir insan hayatının son anlarına geldiğini biliyorsa, son raddeye gelmiş endişesi onun bolca koku veren maddeler salgılamasına sebep olur.
More like noxious, semi-psychotic, deviant, but never festive -
Tehlikeli, ruh hastası ve anormal diyenler oldu ama kimse eğlenceli demedi.
The Matis also drop a noxious plant juice into their eyes to sharpen their senses and focus their minds on the hunt.
Mati'lerin gözlerine damlattıkları zararlı bir bitki özü hem avcıların duyularını keskinleştiriyor hem de av için konsantre olmayı sağlıyor.
Treason is a noxious weed.
Hıyanet, zararlı bir ot gibidir.
It belches out noxious gas, that eventually kills Ida.
Dışarıya, sonunda Ida'yı öldüren tehlikeli gaz pürkürtüyor.
It's quite noxious.
- Oldukça zararlı.
And so vivisection applies to medical experiments done with the administration of noxious substances electric or traumatic shocks unanesthetized operations burns drawn-out deprivations of food and drink physical and psychological tortures that lead to mental imbalance infections... and so on.
Dirikıyım, zehirleyici maddelerin enjekte edilmesiyle, elektrik ve travmatik şoklarla, anestezisiz operasyonlarla,