Nuns traduction Turc
1,081 traduction parallèle
Not for nuns.
Rahibeler için değil ama.
Where do all good little nuns go on Sunday?
Tüm cici rahibeler Pazar günleri nereye gider?
- Have you heard the one about the 3 nuns in the nudist colony?
Çıplaklar kampındaki rahibeleri duydun mu? Kapa çeneni.
- I wouldn't wipe me nose on it. -'Ave you'eard the one about these 3 nuns..
Üç rahibe fıkrasını duydun mu?
Too bad nuns don't play poker, you'd be sharp at it.
Rahibelerin poker oynaması çok kötü, bu işte iyi olurdunuz.
- Can nuns cook?
- Rahibeler yemek yapabilir mi?
- Ain't it a sin for nuns to hate?
- Rahibelerin nefret etmesi günah değil mi?
You think nuns don't laugh?
Rahibeler gülmez mi sanıyorsunuz?
All the women I've ever met were natural-born liars but I never knew about nuns till now.
Tanıdığım bütün kadınlar doğuştan yalancıydı ama daha önce rahibelerin de böyle olduğunu bilmiyordum.
Cruchot, send the nuns away.
- Onlara bir bahane uydur.
Think, for example, in the new Catechism Dutch or in the nuns of India.
Örneğin, Hindistan veya Hollandadaki râhibelerin durumunu düşün.
In it, among the nuns was a young noble lady of great beauty.
Orada, rahibelerin arasında muhteşem güzellikte soylu bir hanımefendi varmış.
But one night, the other nuns, they were jealous.
Ama bir gece, diğer rahibeler, çokta kıskançlar ha.
After that, all the nuns had a good time!
Bu olaydan sonra, bütün rahibeler keyfe dalmışlar!
Because those nuns are possessed by the devil!
Çünkü o rahibeler şeytan tarafından ele geçirilmişler!
With the soup that we poor little nuns make'?
Biz yoksul küçük rahibelerin yaptığı çorbayla?
At this time, the other nuns are all napping.
Bu saatte bütün rahibeler kestiriyorlardır ( uykudadır ).
And those are nuns of the convent.
Bunlar da manastırın rahibeleri.
Listen, I'm all for charity, but TB, nuns, old folks, cancer, blue babies — there's a limit.
Yardım etmek isterim tabi... ama, tüberkülozlular, rahibeler, huzurevleri, kanser dernekleri - her şeyin de bir sınırı var.
There were three nuns in a railway compartment
Bir kompartımanda üç rahibe vardı ve biletçi...
The nuns sent her.
Rahibeler gönderdi.
Two nuns in the same room?
İki rahibe aynı odada, ha?
Do they have Jewish nuns?
Yahudi rahibe olur mu?
Junior Stillo is the illegitimate son of the leader of the two escapees Krug Stillo, who was serving a life sentence for the 1966 triple slaying of a priest and two nuns.
Junior Stillo gayri meşru oğludur. Krug Stillo, 1966'da üç cinayetten dolayı ömür boyu hapse mahkum edilmişti bir rahip ve iki rahibeyi öldürmüştü.
Why, you rub your stomach up there, and those nuns'll give you a slice of sow belly and a crust of bread.
Orada göbeği ovalarsın... ve rahibeler sana domuz eti ve ekmek verecektir.
Ever since that first day when I saw you playing volleyball with the nuns.... I couldn't help myself.
Rahibelerle voleybol oynadığını gördüğüm günden beri kendime mani olamadım.
You're fine with the nuns, right?
Rahibelerin yanında iyisin, değil mi?
The nuns will tend to your wounded.
Rahibeler yaralılarla ilgilenir.
The Sinful Nuns of St. Valentine
AZİZ VALENTİN'İN GÜNAHKÂR RAHİBELERİ
The nuns might find her.
Rahibeler kendisini bulabilirdi.
The pious nuns of Saint Valentine don't shelter heretics.
Aziz Valentin'in dindar rahibeleri kafirleri korumaz.
The service will soon be over, and the nuns will be back.
Ayin birazdan bitecek, rahibeler geri dönecekler.
Call the nuns!
Rahibelere haber verin.
Only nuns may enter here, when I call them.
Buraya rahibeler sadece ben çağırdığımda girebilirler.
I'm always surrounded by nuns or monks.
Etrafım rahibe ve keşişlerle doluydu.
Eight nuns high- - but they're ready now and singing.
Sekiz rahibe şimdi hazır, şarkı söylüyor.
You know how nuns are.
Rahibeler nasıldır bilirsin.
So are the nuns and the prisoners but for the least error we're taken below to the underground dungeon.
Rahibeler ve mahkûmlar da öyle, ama bizi yeraltı zindanına götürüyorlar.
Nuns and prisoners, mostly the pretty ones.
Rahibeler ve mahkûmlar arasında, özellikle de güzel olanlar.
Look, Sister, the nuns are coming to take you to the Inquisition
Bak kardeşim, rahibeler seni sorguya almaya geliyor.
Women and children, nuns and prisoners.
Kadınlar, çocuklar, rahibeler, esirler.
When I was a kid, I never drank because I thought it was a sin,..... because of the nuns and everything.
Çocukken asla içki içmezdim, çünkü günah olduğunu, rahibeleri falan düşünürdüm.
When I was a... um..... a kid, you know, with the nuns and the confessions and all that,..... I was a ballpayer... ballplayer.
Ben bir... çocukken, bilirsin, rahibeler ve günah çıkarmalar falan derken, Top oynardım... oyuncuydum.
Nuns don't allow nudity.
Rahibeler çıplaklığa izin vermiyor.
To slip her out of the convent school we had to convince two nuns
Onu manastırdan kaçırmak için iki rahibeyi ikna etmemiz gerekti.
Those bloody nuns!
Lanet olası rahibeler!
In 1491, at the monastery of Cameron some nuns became immensely strong.
1491'de, Kamerun manastırındaki bazı rahibeler fena derecede etkilenmişler.
In 1550 the nuns of the convent of Nazareth became possessed.
1550'de Nasıradaki rahibe manastırındaki rahibelere musallat olmuş.
How could a boy of my age, raised in the environment in which I was raised, be anything other than a devoted anti-Communist, when all the papers that I read at the time were constantly running photos of nuns who had been gunned down,
Bir kuşak Cezayir savaşıyla büyüyorken ve bununla ilgiliyken biz daha çok İspanya'daki savaşla ilgileniyorduk.
- Apparently there were these 3 nuns...
- Üç rahibe varmış... - Sus.
Captain phillips on'strewth just caught one of the nuns
Yzb. Phillips Streuth'ta...