Nutrients traduction Turc
418 traduction parallèle
We'll be entirely on high-protein nutrients.
Tamamen yüksek proteinli besinler tüketeceğiz.
Do you need more planters, more nutrients?
Daha fazla çiftçi ya da bitki besinine ihtiyacınız var mı?
It's also recommended for fortifying the sick, especially in combination with other nutrients.
Üstelik diğer besleyicilerle birlikte hastaları iyileştirmede tavsiye edilir.
So... to review... the solid waste... those nutrients not absorbed in the lining of the stomach... the large intestine... the small intestine, and the alimentary canal... are passed out through the colon.
Pekala... midede sindirilmeyen... katı artıklar... kalın bağırsak, ince bağırsak... ve sindirim kanalı sayesinde... ana kanala geçerler.
Liquid nutrients are then carried... through an elaborate system of filtering... aided by the pancreas, liver, and gall bladder... or collected in the bladder to be expelled at a later time.
Sıvı gıdalar da, bu yüzden karaciğer, pankreas, meshane... yardımıyla süzüldükleri incelikli bir... sistem ile taşınırlar.. Ya da daha sonra dışarı atılmak üzere meshanede tutulurlar.
My chemical nutrients are like your blood.
Benim kimyasal gıdalarım, sizin kanınız gibi.
when the earth cooled enough, rain fell, delivering nutrients to the oceans and life emerged.
Dünya yeteri kadar soğuyup, yağmurlar düşmeye başlayınca ; okyanuslarda besinler oluşmaya başladı, ve yaşam meydana geldi.
amino acids, nutrients- - raining into the ocean.
Amino acidler, besleyiciler- - Okyanusa yağıyor.
Our bodies do not assimilate the nutrients if the food has been cooked.
Eğer yiyeceğimizi pişirirsek vücudumuz gerekli besinleri alamaz.
Some materials of organic origin, like tomatoes and history tests, are given to the pigs as nutrients.
Domates ve tarih sınavları gibi bazı organik kökenli maddeler domuzlara gıda olarak verilir.
They thrive on nutrients in the water which is heated by the Earth's great furnace beneath.
Yeryüzü'nün en büyük fırını tarafından ısıtılan sudaki besinlerle gelişiyorlar.
Sometimes a mother's milk doesn't have enough nutrients.
Bazen anne sütü emzirecek kadar çok değildir.
... and that's how the body absorbs the nutrients from food.
... ve işte vücut, yiyecekten gerekli maddeleri bu şekilde alıyor.
There are no nutrients.
- O sandviçin hiç besin değeri yok.
The forest is a tangled weave of plants, competing for the nutrients and light.
Orman besin ve ışık için yarışan bitkilerden iç içe geçmiş bir örtüdür.
I've learned that nearly half of the mineral nutrients in the green foliage of the forest are contained in the epiphytes themselves.
Ormanın yeşil çalılıklarındaki besin minerallerinin hemen hemen yarısına yakınının epifitlerin içinde yer aldığını öğrendim.
And I say that not because I'm giddy with nutrients and starting to get feeling in my right foot.
Ve bunu gıdadan başım döndüğü ve sağ ayağımı hissetmeye başladığım için söylemiyorum.
I was looking for Dr Crusher to see what nutrients to send.
Dr.Crusher'ı arıyordum. Basille birlikte hangi besinleri gönderecek.
These have precious nutrients.
Bunlarda kıymetli besinler var.
Liquid nutrients are stored in plasmic fibres throughout my body.
Sıvı gıdalar vücudumun her yerindeki plazmik dokularda depolanmıştır.
All the nutrients the body needs for three days. I love them.
Vücudun üç gün tüm ihtiyacını karşılayacak besini var. Ben severim.
This ocean is rich in nutrients and very rough.
Besin açısından zengin olan bu okyanus oldukça hırçındır.
The nutrients occur in patches, and so the krill, which is sustained by those nutrients, is patchy too.
Besinler belli bölgelerde yoğunlaşmıştır dolayısıyla bu besinlere bağımlı olan kriller de bu bölgelerde bulunur.
The assembled organs must have nutrients, heat, and crucially more direct power.
Toplanan organlara gıda, ısı ve en önemlisi daha direkt güç lazım.
You get one. You have your essential vitamins and nutrients... for the entire day.
Bir tane içince günlük vitamin ve besin ihtiyacını karşılıyor.
They need to be isolated and studied... so it can be determined what nutrients they have... that might be extracted for our personal use.
Onların soyutlanmaya ve çalışmaya ihtiyaçları var. Böylece yiyeceklerine karar verebilirler. Bu da ihtiyacımız olduğu zaman onları kullanmamızı sağlar.
Nutrients : there's virtually none in this frost-shattered rock.
Besleyiciler : Donup mahvolmuş bu kayaçlarda neredeyse hiç yok.
Their main problem is lack of nutrients.
En büyük sorunları besleyici madde yokluğu.
The water that sluices over these rocks has caused problems for Roraima's plants by preventing the accumulation of nutrients.
Bu kayalıklar üzerinden akan su, besleyicilerin birikmesini önleyerek Roraima bitkilerine dert yaratıyor.
The water around them never drops more than a degree or so below freezing, they're always within reach of sunlight, and they're constantly provided with nutrients as currents bring up rich ooze on an immense scale.
Etraflarındaki su asla 1 derece civarına düşüp donmuyor. Her daim gün ışığına ulaşabiliyorlar. Akıntıların, fazlaca getirdiği zengin çamur sayesinde düzenli olarak besleyici maddeler tarafından destekleniyorlar.
My guess would be that they absorb nutrients directly from space.
Benim fikrim, besinleri direkt olarak uzaydan temin ediyorlar.
An emergency supply of iron, protein, calcium, bunch of other nutrients.
İçinde demir, protein, kalsiyum ve bir sürü besleyici madde bulunan acil yem.
Well, I had to stimulate Kira's estrogen and progesterone production and administer high doses of tesokine to enable the baby to metabolize Bajoran nutrients.
Kira'nın östrojenini ve progesterone üretimini uyarmak zorunda kaldım. Ve bebeğin Bajoryalı besinleri metabolize etmesi için yüksek dozda tesokine uyguladım.
That stuff's loaded with nutrients.
Bu şey ne kadar zor.
- Nutrients.
- Besleyici haplar.
My mother would cook the wallpaper and we would eat it... because there were nutrients in the glue.
Annem duvarkağıtlarını pişirirdi, biz de yerdik. Çünkü yapıştırıcıda besin vardı.
They... we, rather, need to ingest nutrients.
Onların bizden daha çok besin tüketilmesi gerekiyor.
You require nutrients.
Besine ihtiyacın var.
Now is as good a time as any for you to begin taking solid and liquid nutrients.
Şimdi katı ve sıvı besinler alman için iyi bir zaman.
My physiology has reasserted the need to process solid nutrients.
Fizyolojim tekrar katı besin ihtiyacı gösterdi.
Your nutrients.
Besinlerin.
It's loaded with amino acids, carbohydrates- - all the nutrients necessary for the crew to withstand these stressful conditions.
Mürattabatın bu koşullara dayanması için- - gerekli olan besinler, karbonhidratlar ve amino asitler yüklü.
Animals hurry to store up nutrients before winter returns.
Hayvanlar kış gelmeden önce besin depolamak için acele ederler.
Well, now the whole town can benefit from their nutrients.
Artık bütün şehir meyvelerinden faydalanabilir.
Doctors say he may not have the mega-nutrients needed to stave off death.
Doktorlar ölümü engelleyecek önemli besinleri almadığını söylüyorlar.
The virus must be starving him, get him some nutrients.
Virus yüzünden olmalı. Besin maddesi ver.
This also recycles the nutrients.
Bu bir nevi gıda geri dönüşümü sağlıyor.
Whole leaves pass into their guts where stones the dinosaurs have swallowed help grind their food down, so that bacteria ferment it and release nutrients. so that bacteria ferment it and release nutrients.
Bütün halinde yapraklar bağırsaklarına iner, burada, dinozorun yuttuğu taşların yardımıyla, öğütülürler, böylece bakterilerin mayalamasıyla besinler ortaya çıkarılır.
Inside Viking, nutrients were added to the soil. To everyone's amazement, there was an instant response.
Viking'deki haznenin içine besinler eklendi ve herkesin şaşkın bakışları arasında bir tepkime gerçekleşti.
- The human small intestine is lined with millions of them, to absorb nutrients into the body.
Besinlerin emilimini saðlýyorlar.
A good meal involves much more than simply providing the proper nutrients.
İyi bir yemek, basitten çok uygun besinleri içermeli.