English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Nuzzling

Nuzzling traduction Turc

29 traduction parallèle
Such as nuzzling stewardesses?
Hosteslere yanaşmak gibi mi?
- I think $ 20 million is worth nuzzling.
- 20 milyona burnunu sürtebilir.
Look, a girl puppy nuzzling a boy puppy.
Baksana, dişi bir köpek yavrusu erkeği kokluyor.
Look at that, two deer in the snow, just kind of nuzzling each other.
Şuna bakın, kar'da iki geyik, adeta birbirine sokuluyor gibi.
With infinite patience the yearlings supervise the pups in turns becoming targets for this nibbling, nuzzling, chewing mob.
Bir yaşındakiler büyük bir sabırla bu yavrulara gözcülük ederken kemiren, koklayan, çiğneyen bu kalabalığın da hedefi oluyorlar.
They're nuzzling my flesh with their noses.
Etimi burunları ile dürtüyorlar.
I was waiting for you at the bar and a little English foxhound walked right in, came up to me and started nuzzling me.
Barda sizi bekliyordum ki, içeri yavru bir İngiliz av köpeği girdi doğruca yanıma gelip, kucağıma sokuldu.
Nuzzling into someone's neck.
Birinin boynuna sokulmak.
Nuzzling your ear and complimenting you?
Kulağını öpüp iltifat ettiğim için mi?
There was definitely nuzzling. I'm so sorry.
Kesinlikle sürtme vardı.
We've had a bit of nuzzling, some tail whipping.
Biraz sokulmaya başladı, bazen kuyruk sallıyor.
Kissing what I've already kissed, Nuzzling what I've already nuzzled, Going ( blubbering )
Benim önceden öptüğümü öpmek, benim burnumla önceden dürttüğümü burnunla dürtmek, benim önceden... olduğuma... olmak.
I don't know, I don't want you thinking I'm in here nuzzling your shirts while you're gone, anything weird like that.
Sen yokken tişörtlerini falan kokladığımı düşünmeni istemem.
You were looking at a little infant nuzzling against your stepsister's breasts and you said you were jealous of it.
Üvey kardeşinin göğüslerine sokulmuş bir bebeğe bakıp onu kıskandığını söyledin.
- We're nuzzling.
- Birbirimize sokuluyoruz.
Hey, I was nuzzling that.
Hey, ben daha kurcalıyordum.
Courtship involves a great deal of nuzzling and stroking.
Kur yapma, uzun uzun sokulma ve okşamalarla gerçekleşiyor.
- Oh, you know, we held hands, some light nuzzling, kissed once or twice.
- Bilirsin işte, el ele tutuştuk küçük burun sürtüşleri, bir iki öpücük.
You're in for some Nick nuzzling.
Nick'le koklaşmaya hazır ol.
With all this nuzzling crap from Bullock and your black hole problem,
Bullock, burun sürtme saçmalığı ile ve senin de siyah delik problemin.
Frolicking in the woods, maybe some... some nuzzling.
ormanda eğlendiniz, belki biraz da koklaştınız.
He's nuzzling her neck.
Boynuna sokuluyor.
God, nuzzling? That is so illicit!
Tanrım, boynuna sokulmuş.
Don't worry, uh, some nuzzling.
Endişe etme. Biraz sokulma.
Now you know what nuzzling me would be like.
Şimdi burun sürtmenin nasıl bir duygu olduğunu anlıyorsun.
Yes, if I liked waking up to a dog nuzzling my bollocks.
Evet, taşaklarımı burnuyla eşeleyen bir köpek olsaydı sevebilirdim.
She'd been seen nuzzling with a boyfriend at a local shop as they bought underwear for her.
Yerel bir magazada kendisine iç çamasiri alirken sevgilisiyle öpüsürken görülmüs.
- Nuzzling?
- Burun sürtme?
And I was nuzzling, too.
Burnumu da sürtüyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]