O'connell traduction Turc
474 traduction parallèle
I'd have walked down the middle of O'Connell Street just to get a glimpse of the two of you.
Sizleri sadece bir an görebilmek için O'Connell Caddesi'nden geçtim.
If this hairy heathen resembles anybody... it's me wife's second brother Marcus V. O'Connell.
Bu tüylü yaramaz olsa olsa... eşimin küçük erkek kardeşi Marcus V. O'Connell'a benzer.
He's a nice boy, too, Miss Connell... a very nice boy.
Demek öyle söyledi. O da iyi bir çocuktur, Bayan Connell. Çok iyidir.
It's always stood there, Miss Connell.
O hep orada durur, Bayan Connell
Bill Rutherford, Harry Shoenstein, Hank O'Connell.
Bill Rutherford, Harry Shoenstein, Hank O'Connell.
My name is Randall Simpson O'Connell.
Benim adım Randall Simpson O'Connell.
Uh, I want to mention, first of all, this is edited by Father John O'Connell.
Her şeyden önce Peder John O'Connell'un editörlüğünde yayına hazırlanmıştır.
- Helen O'Connell. Come on.
- Helen O'Connell.
Mary O'Connell, that little blonde you paid for.
Mary O'Connell, birlikte olduğunuz sarışın kız.
This is commissioner O'Connell.
Bu Emniyet Müdürü, O'Connell.
My name is Captain O'Connell and I welcome you to the world of private security.
Benim adım Yüzbaşı O'Connell ve özel güvenlik dünyasına hoş geldiniz diyorum.
Then one night, the place got robbed and O'Connell, he got all mad at us for no reason.
Sonra bir gece soyuldu ve O'Connell yok yere bize öfkelendi.
O'Connell he phoned me, man, told me to send y'all to lunch.
O'Connell beni aradı, hepinizi yemeğe göndertti.
- Even O'Connell doesn't know.
- O'Connell bile bilmiyor.
I don't see O'Connell.
O'Connell'ı görmüyorum.
I just saw O'Connell.
O'Connell'ı gördüm.
But Captain O'Connell told us not to screw up.
Ama Yüzbaşı O'Connell berbat etmeyin dedi.
They say you never pass O'Connell Bridge without seeing a white horse.
O'Connell Köprüsü'nü geçerken beyaz bir atın görüldüğünü söylerler.
Maggie O'Connell just drove down Main Street too fast.
Maggie O'Connell biraz önce Ana Caddeden biraz hızlıca geçti.
Finally, O'Connell.
Nihayet O'Connell.
Is there an airstrip in Boswell, O'Connell?
Boswell'de bir pist var mı O'Connell?
- Relax, O'Connell.
- Sakin ol O'Connell.
Oh, excuse me, O'Connell, but, uh, "paranoia" implies an irrational, highly-agitated state.
Kusura bakma O'Connell ama paranoya mantıksız ve tedirgin hareketleri ima eder.
Look, O'Connell...
Bak, O'ConneII...
- Hey, look, O'Connell...
- Hey, bak, O'Connell...
- You don't care about her.
Bak, O'Connell...
Look, O'Connell... Maggie, it's not Dr Fleischman's fault Holling didn't come.
Maggie, Holling'in gelmemesi Dr Fleischman'ın suçu değil.
- I'm Maggie O'Connell.
- Ben Maggie O'Connell.
Not Maggie O'Connell, so there is no reason to be jealous of her.
Maggie O'Connell değil, yani onu kıskanman için bir sebep yok.
You are so slick, O'Connell.
Çok alçaksın, O'Connell.
- Look, O'Connell, I don't know what you...
- Bak O'Connell, ne düşündüğünü bilmiyorum. - Ağzını sıkı tut tamam mı Fleischman?
- The O'Connell curse struck again, huh?
- O'Connell lanetinin işbaşında olduğunu mu?
Lip-readers? Well, it says here Dr Joel Fleischman and Maggie O'Connell.
Pekala burada Dr Joel Fleischman ve Maggie O'Connell yazıyor.
You put something in his head.
Sen onun aklına birşeyler soktun O'Connell, neydi o?
Thanks, O'Connell. This is delightful.
Teşekkürler, O'Connell.
Hello, O'Connell.
Merhaba, O'Connell.
- O'Connell Bridge, 11 : 00 a.m.
- O'Connell Bridge, saat 11'de.
- Hilary O'Connell.
Hilary O'Connel.
- Bye, O'Connell.
- Görüşürüz, O'Connell.
- Hey, O'Connell!
Selam, O'Connell!
O'Connell, hey!
O'Connell, hey!
What's the rush? - O'Connell!
Bu ne acele?
- Hey, someone's calling you.
- O'Connell! - Biri seni çağırıyor.
Darling!
Sevgilim! O'Connell.
- Mr. O'Connell - - Frank.
- Bay O'Connell...
Okay, O'Connell.
Evet, O'Connell.
Tough, can-do, "I am woman" Maggie O'Connell... lies to her father like a six-year-old.
Sert, Atak, Dişi Maggie O'Connell babasına çocuk gibi yalan söylüyor.
- It was disgusting, O'Connell. My clothes still smell.
Üstüme başıma sinmiş.
You spend too much time by yourself, O'Connell.
Çok fazla yalnız zaman geçiriyorsun, O'Connell.
What do you think you're doing, O'Connell?
Ne yaptığını sanıyorsun, O'Connell?
I'm not a veterinarian, O'Connell.
Ben bir veteriner değilim, O'Connell.